DOLAR 32.3437 %0.12
EURO 35.2127 %0.09
G.ALTIN 2247.3907 %0.17
BITCOIN 65581.8602 %-2.64
ETHERIUM 3414.6098 %-2.63
havadurum

Kediler Antisosyal Değil

Köpekler, interneti kedilerden çalmış olabilir fakat kedi mimleri (caps?leri) hâlâ devam ediyor.

7771

  Bu mimlerin birçoğu, bir tek konu üzerinde yoğunlaşıyor: Bu konu ise, kedilerin soğuk davranan gıcık tipler olması.

 

Bu kanının ana temsilcisi, doğal olarak Somurtkan Kedi. Fakat söz konusu mimlerin bize söylediğine göre; her türden kedi, kahvesiyle birlikte tek başına bırakılmak istiyor veya gizlilik talep ediyor; ya da kafasının kaşınmasına ayak bileğiyle saldırmayı tercih ediyor.

 

Tamam, bu özellikleri karşılayan bazı kedileri tanıyor olabilirsiniz. Fakat kedilerin sosyal davranışları üzerinde yapılan yeni bir çalışmaya göre bunlar, “kedilerin bağımsızlığa eğilimli olması” meselesi değil.

 

ABD’deki Oregon Eyalet Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, pek çok ev ve barınak kedisinin, aslında insanlarla etkileşim kurmaya bir hayli istekli olduğunu bulmuşlar; özellikle de kedicikleri okşamak isteyen insanlarla.

 

Behavioral Processes bülteninde yayınlanan tezin baş yazarı ve hayvan davranışı üzerinde doktora sonrası araştırma görevlisi olan Kristyn R. Vitale, şöyle söylüyor: “Her iki grupta da, kedilerin, kendilerini görmezden gelen insanlara kıyasla kendilerine ilgi gösteren insanlarla önemli miktarda daha fazla zaman geçirdiğini bulduk.”

 

Kedilerle zaman geçirmiş olan ve bazı kedileri, kucakta duran ufak köpeklerle karıştıran insanlar için bu durum pek şaşırtıcı gelmeyebilir.

 

Vitale’ye de çok şaşırtıcı gelmemiş. Kendisinin bundan önce yaptığı araştırmada, kedilerin yiyecek veya oyuncaklar yerine insanlarla etkileşim kurmayı tercih ettikleri bulunmuş.

 

Fakat kedilerin bizim davranışlarımıza uyum sağladığı ve tepki verdiği düşüncesi, bir miktar yeni sayılır. Çünkü kediler evcil hayvan olarak meşhur olsalar da, onların insanlar ile olan sosyal ilişkileri üzerinde pek araştırma yapılmamış.

 

Çalışma, bu durumun sebebini kısmen, “kedilerin sosyal bir tür olmadığına yönelik yaygın ve yanlış bir algıya” bağlıyor. Mim malzemesi bu değil miydi zaten?

 

Davis California Üniversitesi’nin Veteriner Tıp Fakültesi’nde, kedi davranışı üzerinde çalışan doktora sonrası araştırma görevlisi olan Mikel Delgado, “Bu güzel bir çalışma. Dikkatimizi kedilere verdiğimizde, onların da bizimle ilgilendiğini gösteriyor” diyor.

 

Çalışma, iki deneyden oluşuyor. Birincisinde; 46 tane kedi (yarısı barınakta, yarısı da kendi evinde), yerde sessizce oturan bir yabancının bulunduğu bir odaya yerleştirilmiş.

 

Bu kişi, iki dakika boyunca kediyi epey görmezden gelmiş. Bir başka iki dakika boyunca ise, kediyi ismiyle çağırmış ve kedi yaklaştığı zaman onu sevmiş. İkinci deneyde ise sadece ev kedileri varmış ve aynı şeyleri, birlikte yaşadıkları insanlarla yapmışlar.

 

Vitale’nin söylediğine göre kediler ilgi yağmuruna tutuldukları zaman, o insanın yanında daha fazla zaman geçirmişler.

 

Delgado, bu çalışmanın “kedi yönlü” tasarlanmış olmasını övüyor ve bundan önce yapılan araştırmaların, kedilerin genelde teşvik edildikleri etkileşimlere daha meraklı olduğunu öne sürdüklerini belirtiyor.

 

“Kedi, kendisine dikkat gösterilen aşamada bile birçok şeyi kontrol ediyor ve onların bunu; yani ayrılma kabiliyetini sevdiğini düşünüyoruz. Bu durum onların ilgisiz oldukları anlamına gelmiyor. Sadece seçenek istiyorlar.”

 

Çalışmada yer alan ve üç ila 455 gündür Oregon eyaletinin Corvallis şehrindeki Heartland İyilik Derneği’nde kalan 23 barınak kedisi, kendilerine dikkat etmeyen insanla ev kedilerine göre daha uzun süre etkileşim kurmuş. Vitale, bu durumun; kedilerin ilgiye ihtiyaç duyduğunu veya yaşam koşullarının, onları yabancı insanlara alışık hale getirdiğini gösteriyor olabileceğini söylüyor.

 

Bristol Üniversitesi’nde biyolog olan ve uzun zamandır kedi davranışları üzerinde çalışan John Bradshaw, bu iki grup arasındaki farklılıklara fazla anlamlar yüklenmesine karşı uyarıda bulunuyor; çünkü kedilerin bölgesel canlılar olduğunu ve burada sadece evcil kedilerin tanıdık bir çevrede test edildiğini söylüyor.

 

“Kediler, bildikleri bir mekanda olup olmadıklarına bağlı olarak epey farklı şekilde davranabilirler” diyor Bradshaw.

 

Fakat Bradshaw, bu çalışmanın, kedilerin bireysel bir seviyede bize benzediklerini önemli şekilde vurguladığını söylüyor: Elbette, bazıları araya mesafe koyuyordur. Fakat bazıları çok cana yakın.

 

Bu durumun sebebi hâlâ belirsizliğini koruyor fakat Bradshaw, kendi yaptığı çalışmanın; “genetik, insanlarla erken etkileşim kurmak ve gençlik döneminde bir şeyler öğrenmek arasında karmaşık bir etkileşime” işaret ettiğini söylüyor.

 

Vitale, kedilerle birlikte yaşayan insanlar için buradan çıkarılacak ana fikrin; en bağımsız görünen kedide bile ilk adımı atmaya değmesi olduğunu söylüyor.

 

“Benim görüşüme göre, dışarı çıkıp kedinizle etkileşim kurmaya çalışmak ve neler olduğunu görmek çok önemli” diyor.

 

“Bence, köpeklerin öyle, kedilerin de böyle olduğunu söyleyen böyle bir görüş mevcut. Fakat her iki popülasyonda da bir çok farklılık var.”

 

Somurtkan bir kediye ufak bir sevgi sunarak, diye ekliyor Vitale; “aslında onların size karşı daha sosyal hale gelmesine yardımcı olabilirsiniz.”

 

Kaynak:

1- Washington Post

2- Ozan Zaloğlu (popsci.com.tr)