havadurum

Kim, yönetiyor?

Yusuf Eroğlu Uzman Veteriner Hekim E.T.F.F. Temsilcisi

868

 Futbolumuz kargaşa içinde. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Öyle vahim olaylar oluyor ki; Halit Kıvanç üstadımızın deyimi ile, ”Vay anasını, sayın seyirciler”, dememek, elde değil.. Futbolumuzu kimin yönettiği belli değil. Bakmayın siz;bir federasyon başkanımızın olduğuna. Onun, bu gibi olumsuz konulara müdahale etme yetkisi yoktur. Trabzon’da, Hakemlerin salıverilmesi için talimat veren irade, ne derse o yapılmaktadır. Ayrıca, futbolun tamamını, şartsız ve kuralsız bir Antrenörün emrine vermek, nasıl bir anlayıştır? Hangi kulüp, Futbol Federasyonunun iyi işler yaptığına inanmaktadır? İnsanları futboldan soğuttular. Günü birlik başarılarla, idare etmeye çalıştılar. Bu federasyon, Türk futbolunun 50 yıllık geleceğini de çalmıştır. İflah olmaz hale getirmiştir. Esas suçlular ortada dururken, hakemler günah keçisi olarak ilahlara kurban edilmişlerdir. Rahmetli Süleyman Demirel, çok nüktedan bir adamdı. Literatüre girmiş, birçok sözü mevcuttur. Bunlardan birisi de” Karakuşi Kadı “hikâyesidir. Bir katakulli olduğunda. Rahmetli “Karakuşi Hesabı” diye benzetme yapardı. Gelin, gerçek olan bu hikâyeyi dinleyelim. Efendim. Eski zamanlarda Karakuşi adıyla maruf bir Kadı varmış. Kadı Hazretleri, bir gün sokakta yürürken, fırından güzel kokular geldiğini hissetmiş. Hemen fırına dalmış. Ne görsün? Nar gibi kızarmış bir Ördek. Fırıncıya seslenmiş; ”Bu Ördeği derhal bizim eve gönderesin”. Fırıncı mırın kırın etmiş, ”Efendim. O Ördek, Gayri Müslim bir vatandaşımızın. Gelince ne derdim?” diye yalvar yakar olmuş. Kadı ise, ”Gelince, Ördek Uçtu dersin”, demiş. Ördek Kadının evine gitmiş. Akşamüstü, Gayri Müslim vatandaş fırına gelmiş. Ördeğini istemiş. Fırıncı, ”Ördek Uçtu” demiş. Adam kızmış. ”Ördek Uçar mı” diye hiddetlenmiş. Kavga başlamış. Fırıncı küreği ile adamın bir gözünü kör etmiş. Kavga dışarıya taşmış. İkisi birden hamile bir kadının üzerine düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürmüş. Bunlardan kaçmak isteyen bir adam da, duvardan atlamak zorunda kalmış ve ayağı kırılmış. Hepsi fırıncıdan şikâyetçi olmuşlar. Tabi ki bizim Karakuşi Kadının huzuruna çıkmışlar. Gayri Müslim adam anlatmaya başlamış”. Efendim. Şikâyetçiyim. Ben, pişirilmesi için, Ördek götürdüm. Ördek uçtu dedi. Sonra küreği ile gözümü çıkardı.” Kadı,” Bir kara kaplıya bakalım demiş”. Almış eline defterini karıştırmaya başlamış. Sonunda, ”Ördek uçar” demiş. ”Gözünü gelince, kitapta şöyle yazar, Bir gayri Müslim’in, iki gözünü çıkaranın, bir gözü çıkarıla. Şimdi fırıncı, senin öteki gözünü de çıkarsın ki sen de onun bir gözünü çıkarasın”. Adam “İstemem kadı hazretleri. Davamdan vazgeçtim” demiş. Sıra kadına gelmiş. O da, hamile olduğunu ve fırıncının yüzünden çocuğunu düşürdüğünü ve şikâyetçi olduğunu söylemiş. Kadı, yine defteri karıştırmaya başlamış. ”Derhal fırıncıdan bir çocuk yapıla” demiş. Kadının kocası isyan etmiş. ”Davamızdan vazgeçtik “demiş. Sıra ayağı kırılan adama gelmiş. Kadı, ”Senin ne şikâyetin var adam” diye kükremiş. Zavallı adam, ezilip büzülmüş. ”Vallahi, Kadı Hazretleri. Sizin bu adaletli davranışınızı gördükten sonda, benim ne şikâyetim olur ki”. İşte “Karakuşi hesabı” budur. Bizim futbolumuzun da durumu, tıpa tıp aynıdır. Duruma göre vaziyet almak. Sağlıcakla kalınız.