havadurum

Kimlik Dönüşümü

1990
Kimlik; sosyal bilimciler tarafından modernite olgusuyla ele alınan ve günümüze dinamizmini koruyan bir kavram olarak yer almaktadır. Modern yaşam biçimiyle geleneksel tanınma ölçütleri önemsiz bir hale gelmiş bulunmaktadır. Böylelikle, kimliğin yeni bir tanımı ve farklı kimlik biçimleri ortaya çıkmaya başlamaktadır. Kimliğin dönüşümü ise 20. yüzyılda tarihsel ve toplumsal dönüşümler üzerinden iki kırılmaya bakarak anlaşılmaktadır. İlk kırılma II. Dünya Savaşı sonrası dönemin modernite sonrası toplum düzeninin, uluslararası göçlerin arttığı, kimlikle ilgili taleplerin kültürel ve siyasal alana dahil olmasıyla gözlemlenmektedir. 1980`lerle beraber küreselleşmenin etkisiyle kültürel kimliklerin hak talepleri değişim göstermiştir. Ayrıca, II. Dünya Savaşı sonrasında dünya ekonomik olarak yeniden yapılanmıştır. Böylelikle, istihdam açıklığı ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı, göçmen işçi hareketliliği başta olmak üzere tüm dünya üzerinde nüfus hareketliliğinde artış yaşanmaktadır. 1980 sonrasında dünya, küreselleşme ifadesi ile birleşmiştir. İkinci kırılma ise burada görülmektedir. Küreselleşme kavramı iletişimin, kültürün, tüketimin hızlı yayıldığı bir alanda kültürle kimliğinde dönüşmesine yol açmıştır. 1980`lerde farklı etnik ve dinsel grupların kamusal alanda daha fazla etkileşimde bulunmasına neden olmuştur. Bu olgu sosyolojik olarak bir arada yaşama ile ilgili düzenlemelerin yapılması gereğini getirmiş bulunmaktadır. 

Azınlık olarak görülen göçmenler ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Ayrıca, 1960`larda başlayan farklı kimliklerin tanınma, kendi yaşam biçimlerinin siyasal sistemden koruma altına alınma gibi taleplerde bulunmuşlardır. Ancak, farklı kimliklerin aynı çatı altında barışçıl bir şekilde yaşaması beraberinde siyasal ve toplumsal sorunları getirmektedir. Bunlardan anlaşılacağı üzere kimlik kavramı beraberinde birey, devlet, aile, din, modernizm, küreselleşme vb. kavramları getirmiştir. Yapısı gereği insan sosyal bir varlıktır. Bu yüzden kendisini topluluk içinde var etmek istemektedir. Aslında birey kent ortamında yalnızdır. Bireyin kendisini tanımlaması ve yeni dünyanın ortasında var edebilmesinin bir biçimi olarak kimlik ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu noktada birey, kendisiyle aynı değerleri paylaşanla bir araya gelmiştir. Böylelikle, parçalanmış ve yabancı olma durumundan kurtulmaya çalışmaktadır. Ayrıca, popüler hayatın ve eğlencenin anlayışı yeniden biçimlenmiştir. Kültür üzerine yapılan çalışmalarda küresel sürecin tüm dünyada kültürü homojen ve evrensel bir tek kültür oluşmasında etkili olduğu savunulmaktadır. Bunun aksine, başka bir görüşte evrensel tek bir kültür mümkün değildir. Tomlinson`a göre (Akt. Durdu, 2013: 3050), Batı kültür sanayisinin etkisi altında giderek türdeşleşen bir popüler kültürün ortaya çıkış süreci yaşanmaktadır. Böylelikle, Batı tipi yaşam biçimleri tüm dünyayı baskı altına almış bulunmaktadır. Ayrıca, tüm dünyada yiyeceklere, müziğe, filmlere, televizyona vb. çoğu şeye bir benzeşme süreci yaşanmıştır. Örneğin, uluslararası markalar mağazalarda yerlerini almıştır. Popüler yiyecekler, giyecekler, mekanlar yerlerini almıştır. Bu popülerlik, sürekli bir değişim döngüsü içerisinde yer almaktadır. Çünkü, popüler kültür kendini yenileyen bir süreçtir. Günümüzde kültürün en çok ilişki içinde olduğu kavram medya olarak görülmektedir. Medyanın insanlara yeni hayatlar sunması, modern insanın dünyaya ait imgelerini oluşturması ve sürdürmesi olarak yer alan bir ilişki içerisindedir. Medya ile oluşan semboller insanların hayatlarını etkilemekte ve yön vermektedir. Belirli yaşam tarzları ortaya çıkararak, fikirleri, eylemleri etkileyen bir kültür şekli ortaya çıkarmıştır. İnsanların hayat tarzlarını, algılarını, sevgilerini, gündelik yaşamlarını kendi etki gücüne göre biçimlendirmektedir. Özellikle 2000`lerden sonra çok hızlı bir biçimde günlük hayatın içerisinde yer alan sosyal medya, eğitim düzeyi, gelir durumu, dünya görüşü, yaşı, cinsiyeti faklı olan milyonlarca insanın hayatında yer edinmiştir. Popüler kültür sosyal medya aracılığıyla toplumsal bünyeye daha kolay girmektedir. Böylelikle, yeni yaşam tarzlarını şekillendirmektedir. Sosyal medyanın insanlar için kaçınılmaz ve vazgeçilmez bir hale gelmiştir. Dünyada ve ülkemizde her iki kişiden birinin internet kullanıcısıdır. Sosyal medyanın oluşturduğu bu etkileşim çerçevesinde bireyler ve toplumlar arasında yakınlaşma ve ortak ilgiler yaratmaktadır. Yeni yaşam tarzları, davranışlar oluşmakta, sanal kültürel ortamlar doğmakta ve kültürel değişmeler yaşanmaktadır.