havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

Kurthan Hoca İle Ortak Anılar!..

2526
DEĞERLİ okurlarım, yaşamın her alanında her birimizin birçok ortak anısı vardır. Bu hafta ki yazımı, önceki hafta yitirdiğimiz Prof. Dr. Kurthan FİŞEK hoca ile paylaştığım anılarıma ayırdım. O “ Sıfırcı Hoca”yı sizlere bir de ben tanıtayım istedim.
 
***
 
Kurthan FİŞEK 1942 Ankara doğumlu. 1960’da gazeteciliğe başlamış. 1960-1966 döneminde muhabir olarak “Yeni Gün” ve “Öncü” gazetelerinde çalıştı. Türkish Daily News gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü de yapmıştı. İngilizce, Fransızca, Almanca biliyordu.
 
Kurthan Fişek, Kurtuluş Savaşının önde gelen komutanlarından, eski Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Hayrullah Fişek’in torunu, Sağlık Bakanlığı yapmış olan Nusret FİŞEK’in oğludur. Nusret Fişek Sağlık Bakanlığı sırasında “1. Basamak Sağlık Hizmetlerinin” başlatıcısıdır.
 
Kurthan Hoca, 1983’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevinde bulundu. Ayni yıl 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası ile üniversitedeki görevine son verildi. 1990’da Danıştay kararıyla görevine iade edildi, ama o istifa ederek gazeteciliğe döndü. Nokta, Aktüel, Ekonomist dergilerinde Yayın-Yönetim Danışmanlığı yaparken, Sabah ve Hürriyet gazetelerinde de köşe yazarı olarak çalıştı.
 
1978-1979 döneminde Ankara Spor Akademisi ve Atletizm Federasyonu Başkanlığı yaptı. 1980 yılında “Spor Yönetimi” kitabıyla profesör oldu. K. Fişek’in 8 kitabı var.
 
Akademi başkanlığı sırasında arkadaşım Hasan UYSAL ve Yılmaz VURAL öğrencileri idi. Ben, Hasan’la “Kitle İçin Kitle Sporu” Dergisini çıkarıyor ve yazılar yazıyorduk. Hasan Uysal, 23 yıllık gazetecilik serüveninin yaklaşık 10 yılını Cumhuriyet Gazetesinde olmak üzere 7 gazete ve Ajansta çalıştı, 3 Oyunu olan 14 kitabı var. Hasan, Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP)nin Genel Başkanı Aydın Güven GÜRKAN’ın danışmanlığını da yaptı.
 
Yılmaz VURAL ise, Akademiden mezun olduktan sonra Köln Spor Akademisine gitti. Alman Milli Futbol Takımının Antrenörü Jupp Derwall’den bile daha donanımlı olarak Türkiye’ye döndü, bazı futbol takımlarımızın Teknik Direktörlüğünü yaptı.
 
***
 
* Sevgili Kurthan Hoca ile ilgili anılarıma gelince;
 
Yıl 1978. Gençlik ve Spor Bakanı Sn. Yüksel ÇAKMUR. O yıl Ankara’da “otomotiv sanayiinde” Kimya Mühendisi olarak çalışıyorum. Ecevit Hükümetinin spor örgütü oluşturuluyor. Bakan Çakmur’a katkı olarak “Sporda Örgütlenme ve Sporun Sosyal Kalkınmadaki Önemi” konulu bir rapor sunuyorum.
Atletizm Federasyonu Başkanlığı görevine getirilmem söz konusu ediliyor. Kendimce, görev verilirse kimlerle çalışırım diyerek; çalışacağım isimleri belirlemeye başlıyorum. Tam da o günlerde, Spor Akademisi Başkanı Kurthan Fişek Hoca beni çalıştığım Erkunt Sanayii A. Ş.nin fabrikasında ziyarete geliyor. Akademinin flamalı makam arabası ile.. Fabrika güvenliğini bir telaş alıyor, bu gelen kim? diye.
Kurthan Hoca laboratuvarda ki odama geldi, bende şaşkınım..
 
Çaylarımızı yudumlarken Hoca; “- Ben Sayın Bakanın göndermesiyim!..” diye söze girdi ve - Atletizm Federasyonunu kimlerden oluşturmayı düşünüyorsun Çamer.. dedi. Kafamdaki çalışma arkadaşlarımın isimleri söyledim. Bana; - falancayı da yönetime almalısın, bu isim Sn. Bakanın da önerisi sayılır!.. deyince; - “mümkün değil, o ismi yıllardır tanıyorum. Tanınmış eski Milli Atlet olabilir, ama yararlı değil, zararlı olacağını bildiğim için onu yönetime alamam…” dedim.
 
Bana; – “Ben federasyonu kurmakla görevlendirilsem onu yönetime alırdım.” Deyince kendisine aynen: -“ Eğer 6 ay birlikte çalışabilirseniz kendinizi başarılı sayabilirsiniz hocam!..” demiştim.
 
Hocayı fabrikadan yolcu ettim ve üç gün sonra federasyonu kurma görevi kendisine verilmiş ve söz konusu kişiyi de federasyon yönetim kuruluna almıştı.
 
(Sanırım, Kurthan hoca beni haklı çıkarmamak için olsa gerek! 8. ayda Atletizm Federasyonu Başkanlığından istifa etmişti.)
 
*Şimdi de bu olaydan 23 yıl sonra Hocanın 13 Şubat 2001’de Hürriyet gazetesindeki; “Bari Her gün Sevelim Bir gün Nefret Edelim” başlıklı köşe yazısından kısa bir alıntı yapalım. Hoca bu başlığı 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle atmış.
 
-“Cüce Şubat ayının tek tek her gününden nefret ettiğimi söylüyorum… Yılın 364 günü birbirimizden nefret eder, tek bir gün 14 Şubat günü birbirimizi sever, hediyelere, sevgiye, ilgiye boğarız..
22Şubat, 28 Şubat…
O “askeri” tarihlerle hiç ilgisi yok, ama, ayni ayda;
Erol Yaşar, İslam Çupi, Vural Saygılı, Yılmaz Gümüşbaş ve Nezih Demirkent’i kaybettim.” Diye yazısını sürdürürken benimle ilgili paragrafında;
Erol Yaşar bana çok kızardı. Ecevit hükümetinin spor örgütü kuruluyordu. Basketbol Federasyonu Başkanının Arman ağabey, Atletizm Federasyonu Başkanının Turgut Çamer olacağını sabahın köründe söylemiş, ama açıklamanın basın toplantısında yapılacağını, yazmamasını rica etmiştim.
Yazdı. Kazığı yedi.
Atletizmin başına ben, Basket’in başına Uğur Erel geçti.”
 
***
 
Kurthan hoca Atletizm Federasyonu Başkanlığından istifa ettikten epey zaman sonra bir gün Sakarya caddesindeki SSK İş Hanının önünde rastlaştığımızda o bariton, davudi, gür sesiyle bana:
- Ulan Çamer sen, ne zaman öleceğini de bilirsin!.. Aslında ben öngördüğün gibi 6 ayda pes etmiştim ama, seni haklı çıkarmamak için 2 ay daha dişimi sıktım yaa!..” dedi.
 
***
 
Sevgili Çanakkale OLAY okurları, Kurthan hoca cam gibi içi-dışı bir adam gibi adamdı. O eğer birisini sevmiyorsa yüzüne dan diye “seni sevmiyorum” sevdiğine de “seni seviyorum” derdi. Dobralık ve argo üslubu böylesine kendisine yakışan bir başka kimseye henüz rastlamadım dersem, abartmış olmam. Onun Siyasaldaki öğrencileri arasında, Mesut Yılmaz, Abdullatif Şener, Mehmet Ağar ve terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’da vardı. Öcalan’a “0” verdiği için “Sıfırcı Hoca” olarak anılmaya başlamıştı.
 
Onu tanıyan herkesin onunla ilgili - mutlaka tebessüm ettiren - bir anısı vardır! Onu tanıma şansını elde edenlerden biri olduğum için kendimi ayrıcalıklı sayıyorum.
 
Eşi Neyran Fişek Hanımefendiye ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
 
Ben senden nefret etmedim..
 
*** IŞIKLAR İÇİNDE YAT SEVGİLİ HOCAM…