havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

MAL BULMUŞ MAGRİBİ

1598
          Geçen haftaki yazımda ÇOMÜ Kütüphanesi üzerine daha doğrusu kitap ve kütüphanenin toplumlar için önemine değinen, kısa bir değerlendirme yazısı kaleme almıştım. Üniversitenin eğitim-öğretim yılına başlaması nedeniyle kitap ve kütüphane üzerine dikkat çekmek istemiştim.
Ancak ne var ki bir internet sitesi; Çomühaber söz konusu ettiğim yazıya mal bulmuş magribi gibi sarılarak; “Olay yazarı gazetesini yalanladı!” başlığı ile ucuz, basit, yaratıcılıktan yoksun bir “çarpıtma teşebbüsünde” bulundu. Çomühaber; Olay Gazetesinde daha önce yer alan Kepez Belediye Başkanının üniversitede gerçekleştirilen “okuyan adam” eylemiyle ilgili yaptığı basın açıklamasını sayfalarına taşımıştı. Haber sitesinin “Olay yazarı gazetesini yalanladı!” dediği mesele bu. Benim “çarpıtma teşebbüsü” diye ifadelendirdiğim durumu böyle özetleyebilirim.
Şimdi neden çarpıtma değil de çarpıtma teşebbüsü dediğimi izah etmeye çalışayım.
Birincisi; Kepez Belediye Başkanının açıklaması gazeteyi bağlamaz!... Gazete haber değeri  gördüğü bu açıklamayı sayfalarına taşımıştır, hepsi o kadar!...
İkincisi; benim kitap ve kütüphane üzerine yaptığım değerlendirme, Kepez Belediye Başkanının açıklamasının karşısına konulamayacağı gibi; onunla bir ilintisi de kurulamaz!...
Olay Gazetesi açısından ise; ne benim yazımın ne de Kepez Belediye Başkanının açıklamasının doğrudan bağlayıcı bir yanı yoktur.
Çomühaber; zorlama, eleştiriye konu olan ÇOMÜ yönetiminin tutumunu benim yazım üzerinden aklamaya ve teksip etmeye yeltenmiştir. Aslında söz konusu haber sitesinin bu çarpıtma teşebbüsü neresinden tutsanız elinizde kalacak bir sığlıkla kaleme alınmıştır. Hani başına “ÇOMÜ” tüzel kişiliğinin adını koyan bir haber sitesinden biz daha yaratıcı, daha rasyonel; gazetecilik ahlakına uygun ürünler bekleme hakkına sahibiz. Eğer “ÇOMÜ” adını kullanıyorsanız daha sorumlu davranmanız gerekir. Anlıyorum; benim Laçiner’in katkılarını alkışladığımı ifade etmem, bunu açıkça söylemem; bu site adına kalem oynatanları şaşkına çevirmiştir. Çünkü onları teçhizatlandırıp konuşlandıranlar; tek bir yön göstermişlerdir. Evet; tek bir yöne bakacaksınız denmiştir sanıyorum!...
Örneğin; onlar asla Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın olumlu bir çalışmasını ve uygulamasını sayfalarına taşıyamazlar. Somut örnekle söyleyelim; Özgürlük Parkını, Kordon da yapılanları alkışlayamazlar.
Ben yine ÇOMÜ Kütüphanesini gerçekleştirenleri tebrik ediyorum ancak; onlardan özellikle Laçiner’den, Çomühaber de yazı yazanları kitap ve kütüphane ile tanıştırmasını öneriyorum. Öyle anlaşılıyor ki bir çarpıtmayı bile beceremeyip, yüzüne gözüne bulaştıran bu ekip; kitap ve kütüphane ile sorunlu tipolojilerdir!... Bunlar; kütüphaneye daha fazla gitmeli, kitaplara daha fazla dokunmalıdırlar!...
Bu belirlemeyi yapma nedenim şu; başarmaya çalıştıkları çarpıtma ikna edici olmadığı gibi son derece zayıf bir bağlam üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Eğer bir yaratıcılıkları olsa, bunu çarpıtma içerisinde görebilirdik. Halkımız bu duruma şöyle der; “aslında olan tırnağında gösterir”!...
Eğer Laçiner kadro diye bu Çomühabercileri bağrına basıyorsa; bunlardan kadro falan olmaz!... Baksanıza bir çarpıtma yazısı bile yazamıyorlar!...
Olay Gazetesi açısından duruma ilişkin birkaç söz söylersek; kendi içinde ve yazarları ile ilişkilerinde demokratik bir ilişki kültürünün egemen olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Ben farklı dönemlerde aşağı yukarı on beş yıl Olay Gazetesine yazı yazdım. Bu süre içerisinde düşüncelerimi son derece rahat bir şekilde ifade ettim. Onun için benim yazım üzerinden Olay Gazetesini sıkıştırma çabaları; beyhudedir!...
Bir kez daha yinelemeliyim; kütüphane ile ilgili övgülerim ÇOMÜ yönetiminin üniversite yönetme tarzını eleştirmeme engel değil!... Söz konusu yazıda eleştirilerin olduğunu Çomühaber sitesi atlasa da; okuyan herkes anlayabilecek durumdadır.
Sonuç olarak; “ÇOMÜ” adını kullananlardan, üniversitenin tüzel kişiliğini temsil etsin veya etmesin; daha etik, daha sorumlu, daha yaratıcı ürünler beklemek bizlerin hakkıdır diye düşünüyorum. Yasal, saygın bir kurumun adının arkasına saklanarak ve kimliğini gizleyerek kalem oynatmak, benim kitabımın kabul edeceği bir durum değildir. Ama ben yinede yazının sonunda Çomühabere bir pas atacağım; arkadaşım Sermet Atadinç, bu tür siteleri “tetikçi siteler” diye tanımlıyor. Ben, Sermet arkadaşımın bu ifadesine katılmıyorum. Çünkü tetikçilik bile kendi içinde kötü yola girmiş olsa bile bir zeka taşır; hedef belirleme, hedefe odaklanma, durumu analiz etme konusunda yaratıcı bir zeka içerir!...
Ben burada ne böyle bir zeka ne de böyle bir yaratıcılık görebildim, hadi şimdi bu ifademden Olay yazarları birbirine girdi diye bir manşet çıkarın, göreyim sizi!...
Sonuç; çocuklar zekadaşları ve yaşıtları ile oynamalı!...