havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

MÜCADELE ETMEK İÇİN BİRLEŞMEK- BİRLEŞMEK İÇİN MÜCADELE ETMEK

Memleketin onca temel sorunu varken ve egemen siyaset o temel sorunların üzerinden atlayarak ve hatta o sorunları da perdelemek üzere milletvekili dokunulmazlıklarını tartışıyor- tartıştırıyor.

549

 Biz, şöyle bir soru soralım: Tarihsel olarak en azından Türkiye’nin yakın tarihi açısından ve gerçekten dokunulmaz olanlar kimlerdir? Özellikle de statükoya yerleşik egemen siyasi gerici politikalara şu veya bu ölçüde karşı çıkan genel olarak politikacıların özel olarak milletvekillerinin dokunulmazlıkları var mıdır, var mıydı? Bırakalım 90’lı yılların dokunulmazlıkların kaldırılması üzerinden ortaya çıkan problemlerini, şu son 5-10 yıl içerisinde gerçek anlamda dokunulamayanlar, korunup kollananlar kimlerdi? İsim saymaya gerek var mı? Her şey herkesin gözü önünde gerçekleşmedi mi? Kimlerin milletvekili olsun veya olmasın, bakan olsun veya olmasın kalın dokunulmazlık zırhlarıyla kaplandığını; onlara fiske vurmak isteyenlerin, dokunmak isteyenlerin nasıl ateş çemberi içerisine itildiğini hep birlikte görüp yaşamadık mı!?

 

    Hani derler ya; ‘’Alavere dalavere Kürt Memet nöbete.’’ özdeyişi var ya, şimdi ne yapıp edip HDP’li milletvekillerinin bir bölümünün dokunulmazlıklarını kaldırarak memleketin sorunlarını çözecek, asayişini düzene koyacak, güvenliğini sağlayacak bir sevdaya, histeriye yakalanmışçasına bağırılıp çağırılmasına tanıklık ediyoruz.

 

   Türkiye ve benzeri ülkelerden ‘’demokratik ülke’’ diye tanımlanan çok daha açık ve görünür bir biçimde dokunulmazlıklar ‘’zülfü yare’’ dokunulmadığı sürece vardır. Bugün yaşadığımız dokunulmazlık sorunu çok derin, geniş, sancılı bir tarihsel arka plan üzerinden; birikmiş, çözüm bekleyen sistemik problemlerin üzerinden şekillenen, kaynağını oradan alan sorunlardan bağımsız olarak ele alındığı sürece; yeni ve karmaşık, daha sancılı ve geleceğe yönelik; daha ağırlaşmış toplumsal izler bırakacağı düşünülmeden, sağlıklı olarak değerlendirilemez.

 

Hadi kaldırdınız HDP’lilerin dokunulmazlıklarını, hadi bir takım siyasi planlarınıza bugün açısından uygun sonuçlar da elde ettiniz. Hadi, toplumun bir bölümünü uygulamalarınıza daha doğrusu dokunulmazlıkların kaldırılmasına da ikna ettiniz. Ya sonra? Ya 5 yıl sonra, 10 yıl sonra ? Buradan hangi problemlerin ortaya çıkacağını düşündünüz mü? Daha önce kaldırılan dokunulmazlıkların bugüne yansıyan izdüşümlerini göremeyecek kadar siyasi körlük içinde misiniz?

 

AKP’nin MHP’nin tutumunu anlıyoruz, şaşırmıyoruz. Ya CHP? Ya Kılıçdaroğlu? Ne diyor CHP Genel Başkanı; ‘’AKP’nin dokunulmazlıklarla ilgili teklifi Anayasaya aykırıdır. Ama ‘’evet’’ oyu kullanacağız.’’ Kılıçdaroğlu’na yakışmadı. Sosyal Demokrat iddialı bir partinin genel başkanına yakışmadı. Demokrasi, adalet, hukuk falan söylemlerini dilinden düşürmeyen bir politik şahsiyete hiç mi hiç yakışmadı. Bu tutum iç tutarlılıktan yoksun, eklektik ve daha önemlisi AKP’nin çizdiği sınırlara, söylemlerine tutsak olmanın ifadesi değilse, CHP’nin tarihsel siyasi genetik kodlarının dışa vurumundan öteye hangi anlama geldiğini birisinin demokratik değerler açısından izah etmesi gerekmektedir.

 

Biz eski sosyal demokratların çok sevdiği bir ifadeyle söylersek; ‘’CHP’li milletvekillerinin izahı zor, bu gerici politikaları ellerinin tersiyle itip boşa çıkaracaklarını ummak istiyoruz!.’’ Doğru tutum bizim gördüğümüz ve baktığımız açıdan Eren Erdem ve Sezgin Tanrıkulu’nun ve aynı çizgide pozisyon alacak olan diğer milletvekillerinin tutumudur. Çanakkale Milletvekilleri Muharrem Erkek ve Bülent Öz’ünde ilimizin politik ve demokratik iklimine uygun olarak hayır oyu kullanmaları beklentisi içeresindeyiz. Geçmişe yönelik onca skandalın, onca kepazeliğin, yolsuzluğun ve her türlü suiistimalin açığa çıkmış olmasına rağmen hala dokunulmayanlar, mecliste ve iktidar sahnelerinde arz-ı endam eylerken; merkezinde HDP’li vekillerin olduğu bir siyasi kıyıma evet diyenleri; barış, özgürlük, demokrasi, hukuk ve adalet için mücadele edenler asla unutmayacak!...

 

 

Bu tutumla iktidara yürüyeceğini sanan CHP üst yönetiminin hangi sonuçlarla karşılaşacağını hep birlikte göreceğiz. Buradan demokrasi çıkmaz. Buradan demokratik bir CHP iktidarı çıkmaz. AKP’nin siyasi gerici politikalarına eklemlenerek onun dümen suyunda kulaç atarak AKP yörüngesinde siyasi taktik manevraları yaparak hatta ve belki de zaman zaman AKP’ye benzeme çabasına girerek siyasi iktidara yürüyeceğini zannedenler, onu elde edeceğini sananlar yanıldıklarını göreceklerdir. Üstelik doğacak sonuçların sorumlusu olacaklardır. Nasıl ki 7 Haziran seçimleri sonrası 34 gün AKP’nin oyalama taktiklerine boyun eğenler 1 Kasım seçimlerine giden yolda AKP için kolaylaştırıcı rol oynayanlar bugünlerin ortaya çıkmasını, bugünün yaşanılan tüm sonuçlarına katkı yaptılarsa dokunulmazlıklar konusunda alacakları bu yanlış tutumla gelecekte ortaya çıkacak problemlerde CHP katkısının olduğunun notunu siyasi belleklere ve tarihe düşecektir.

 

Tüm bu koşullarda demokrasi güçlerine iş,barış ve özgürlük talebini savunanlara 1 Mayıs’ta Türkiye’nin her yerinde alanları doldurmak gibi ertelenemez, vazgeçilemez yaşamsal demokratik, vicdanı ve ahlaki ve tarihsel görev ve sorumluluklar düşmektedir.

 

    Tüm bu olumsuzlukları değiştirmek için, 1 Mayıs’ın tarihsel değerlerine sahip çıkmak için, yaşanılır bir ülke kurmak için, mücadele etmek için birleşmek- birleşmek için mücadele etmekten gayrı bir yol yoktur!...