havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Miting Üzerine Birkaç Not

1456
18 Ocak cumartesi günü “yolsuzluğa, yasaklara, yoksulluğa ve yüzsüzlüğe” karşı Salı Pazarından başlayıp Cumhuriyet Meydanında sona eren bir yürüyüş ve miting düzenlendi. Daha önce yapılan yürüyüş ve mitinglerle kıyaslandığında katılımın iyi olduğunu söyleyebiliriz. Çanakkale halkı; ülke ve kent sorunlarına karşı demokratik duyarlılığını her zaman sorumluluk bilinci ile ortaya koyan, refleks gösteren; demokratik kazanımlarına sahip çıkan bir bilince sahiptir. Katılımcı örgütler düzenleme kurulunun belirlediği çerçeveye genel olarak uygun davranmaya özen gösteren bir anlayışla etkinliklere katılım gösterir.
Bu kez de düzenleme kurulunun aldığı kararlara uygun davranıldı. Özellikle siyasi partilerin ve diğer kitle örgütlerinin parti ve örgüt pankartlarını, flamalarını, bayraklarını taşımadıkları gözlemlendi.
                Bu noktada bana anlaşılmaz gelen demokratik bulmadığım bir yöne işaret etmek istiyorum. Ama önce bir belirleme yapmalıyız. Önceden planlanmış miting ve yürüyüşler “kendi içinde” demokratik olması, katılımcıların ifade özgürlüğünü güvenceye alması, tüm katılımcıların parti ve örgüt hukuklarına saygılı bir yönetme paradigmasına sahip olmasının gerekli olduğu bir paradigmayı esas almalıdır. Hangi pankartı taşıyacağına, parti veya örgütünü ifade eden bayrak veya flamaları taşıyıp taşımamasına örgütlerin kendileri karar vermelidir. Bir yandan demokrasi ve demokratik değerler için sokaklara çıkıp alanlara yürürken öte yandan  “kendi içinde” şu veya bu nedenle bir takım yasak anlamına gelebilecek olan kısıtlamalar getirmek; ifade özgürlüğü ve demokratik değerlerle çelişir. Dahası; Çanakkale gibi miting deneyimi yüksek, ifade özgürlüğüne saygılı bir kentte bu tür kısıtlamalar anlamsız olduğu kadar demokratik toplumsal hayata da uygun düşmüyor.
                Bu kısıtlayıcı tutum daha çok, sol-sosyalist parti ve örgütlerin kendilerini ifade etmelerinin engellenmesine yönelik bir tarihsel arka plana işaret etmektedir.
                İkinci nokta ise miting kürsüsü yalnızca düzenleme kurulunun değil; tüm katılımcıların varlığını ve hukukunu; eşit, adaletli ve demokratik olarak temsil etmesi gerekir. Biz bu temsiliyet meselesini genellikle pankartını taşımasını istemediğimiz parti ve örgütlerin isimlerini anons ederek telafi etme yolunu seçeriz.  Burada ince bir nokta var; eğer partiler ve örgütler kendi pankartlarının arkasında yürümemişse; kürsüden yapılan anonsun katılımcıların hukuk eşitliğini ifade etmek açısından daha fazla önem taşıdığını vurgulamalıyız.
                Son yapılan mitingde ise katılımcı partilerin isimleri anons edilirken bir partinin altı çizile çizile daha kitlesel katılım gerçekleştirdiği büyük bir coşku ile ifade edildi. İddia edilen bu kitlesel katılımın hangi verilere, hangi ölçümlere; yoksa fark etmeden anında yapılan bir anket üzerinden mi söylendiğini anlamakta zorluk çekiyorum. Bu ifadenin katılımcıların hukuk eşitliğini en hafif ifade ile gözetmeyen bir tutum olduğunu söylemeliyim.
                Son mitingin gösterdiği tecrübenin de gösterdiği gibi; her partinin ve örgütün kendi parti pankartının arkasında yürümesi ve kimin hangi ölçüde katılım gösterdiğini anlaşılır kılacaktır. Böylece herkes her kuruluş kendi emeğinin, çalışmasının istismar edilebilme koşullarını da ortadan kaldırmış olacaktır.
                Kuşkusuz ki tüm partilerin, dernek ve sendikaların, meslek örgütlerinin bu yürüyüş ve mitingin gerçekleşmesinde değerli katkıları olmuştur. Bir bütün olarak Çanakkale halkı ülkede yaşanan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına karşı, yürütmenin yargıya yönelik basıncına karşı demokratik tepkisini ortaya koymuştur.
                “Mili irade” kavramını yalnızca seçim sandığına indirgeyen; çarpık demokrasi ve hukuk anlayışına karşı sokakların ve meydanlarında milli iradenin ortaya çıktığı, gerçekleştiği alanlar olduğunu Çanakkale halkı bir kez daha göstermiştir.
Sonuç olarak kendi eylemimizden öğrenerek, dersler çıkararak kitlesel olarak gerçekleştirilen toplumsal refleksleri, “kendi içinde” hukuk eşitliği, demokratik değerlere uygun, hataları ve eksikleri asgariye indiren, komplekssiz bir anlayışla yeniden değerlendirip tecrübe hanemize yazmalıyız.