Değerli Okurlarım;
Kaç zamandır muhalefeti takip ediyorum ve bir karanlık yola girmiş, gidiyorlar. Bu kadar mücadele, boşa gitmek üzere. Neden mi? Bu AKP’den ayrılma, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan ne bekliyorsunuz?
Bütün siyasi partiler, HDP’nin oylarının peşinde. Ali Babacan’ı da, Ahmet Davutoğlu’su da, AKP’si de…
Ben anlamıyorum Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu neyin peşinde?
Biraz gerçekçi olun ‘ittifakız’ deyin. HDP ile Kürtlerin oyunu almayan avucunu yalar. Ahmet Davutoğlu, aldığı başbakanlığa sahip çıkamamış bir siyasetçi. Kimin oyunu alacak, biri çıkıp anlatsın. Ali Babacan, kurucusu olduğu partiden kovulmuş, aday bile yapılmamış, bitirmiş kendini. Yani Saadet Partisi Genel Başkanı açıkça destek veriyor. HDP ile de, CHP ve İYİ Parti ile de harbiden görüşüyor. Kemal Kılıçdaroğlu dürüst olabilir, teşkilatçı olabilir fakat artık kenara çekilip, onursal başkan olarak oturmalı. Ekrem İmamoğlu’na ya da Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a bırakmalı ve sonuca gitmeli. Kaç defa şansını denedi. Demokrasiyi çalıştırıp, ülkesini seviyor ise fedakarlık yapmalı.
İngiltere’yi hatırlayın, başbakanı görevden aldılar ve Boris Johnson’u dedesi Osmanlı kaçaklarından olmasına rağmen ülkenin bekası için Londra Belediye Başkanlığı’ndan, bugün İngiltere Başbakanı koltuğuna oturdu, kalkmayı bilmiyor. Koltukta Japon yapıştırıcı var sanki. Yahu sizde ne enerji var? Ne yer içersiniz de bu kadar strese dayanırsınız ve doymazsınız? Bırakın gençlere. Namuslu, vatan evladı bir siz misiniz? Neler var neler…
Birileri din ve iman edebiyatı, birileri milliyetçilik, birileri sosyal ve vatansever… Bırakın bu ayakları da halkçı olun. Yeter artık. Din de bizim, iman da bizim. Siz mi bizimle mezara gireceksiniz? Cennete mi götüreceksiniz? Siz daha yediğinizi paylaşamıyorsunuz. Kim bilir hangi depoda fareler yiyordur halktan götürdüklerinizi ya da hangi gemi ambarlarında oksitleniyordur. Açık, tuzlu denizlerde çıkar kokusu yakında.
Devletin sinir uçları, her kademesi bir kişinin değirmenine su taşıyıp duruyor. Su taşımak bir yere kadar. Bir gün baraj kurulur, bütün suların yolları değişir. O günü çok merak ediyorum. Göz yummak ve kişilerin menfaatini, devletin menfaatinin üzerinde tutmak neymiş o gün hep beraber göreceğiz. Ölmez isek beraber görüp yaşayacağız. O zaman yerinizde olmak istemem. Götürenin de, göz yumanın da, peşkeş çekenin de…
Hala bir yol var dönmek için. Çöpten, pazar artıklarından milyonlarca insan rezalet içinde yaşıyorlar ve insan yerine koymadığınız bu insanların bir oyuyla seçileceğinizi hatırlatırım.
Sanki gökten zembille o koltuklara oturdunuz. Sizi oraya ihmal ettiğiniz bu insanlar seçti. Artık kömür, yağ, salça kurtarmaz sizi. Allah affetsin, bu kadar mı doyumsuzsunuz? Nereden, nasıl geldiniz bütün dünya biliyor. Birbirinize şantaj ve tehditle bir yere de varamayacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti, 7 düvele dersini vermiş bir milletir. Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Zaza’sı, Boşnak’ı, Arnavut’u, Ermeni’si, Süryani’si hatta sürekli siyaseten vurduğunuz Yahudiler bile öyle bir ders verecekler ki size, feleğinizi şaşacaksınız.
Bu dilenme Menderes’le geldi, Demirel’le devam etti, Özal ile pik yaptı, AKP ile de iflasa gidiyor. Yollar yaptık dersiniz, 20 yıl ödenecek, bitmeyecek. Köprüler keza öyle. Şehir Hastanelerinin adı var, kendi yok. Daha benim ailemden bir tane tedavi olan yok. Ben bir test yaptırdım Çam Sakura’da, onu da paramla yaptırdım sigortam olmasına rağmen. Siz kimi kandırıyorsunuz?!
Bu ülkeye bir defa ulusal hükümet kuruldu, onu da Mustafa Kemal kurdu.
Ölümüyle bir daha ulusal hükümet kurulmadı. O gün bu gün, tepe takla gidiyoruz. O günkü sistem yine 100 yıl ayakta kaldı. Artık gerçek ulusal bir hükümet ve devlet gerekiyor. İsmet İnönü dahil buna.
Bir Atatürk isteriz, içinde ihanet olmasın.
Bir Atatürk isteriz, içinde yolsuzluk olmasın.
Bir Atatürk isteriz, onun bunun askeri olmasın.
Bir Atatürk isteriz, tüm etnik gruplara, vatandaşlara aynı mesafede olsun ki vatan, vatan olsun…