havadurum

NARSiZM

1686
Halk arasında kendini beğenmiş kişilere kullanılan bir terim olarak da bilinen narsizm, aslında kişilik bozukluğudur. Hep kendi sözlerinin dinlenmesini, hep beğenilmeyi istemek en önemli özellikleri olarak bilinir. Mükemmele ulaşmak, hep göz önünde olmak isterler.
Kendi menfaatleri için başkalarının haklarını görmezden gelirler. Gerçek dışı para, güç ve aşk fantezileri geliştirip hiçbir zaman doymazlar. Bu beklentiler gerçekleşmediği zaman depresyon ve değersizlik duyguları yaşanır. Saldırganlık başlar. Narsist insanlar esasında derin bir kendine güvensizliği perdelerler.
Narsist kişilik bozukluğu olan bireylerin öne çıkan özellikleri; egoistlik yani sadece kendi çıkarlarını düşünme, empatik düşünememe, toplum içinde para, şan, şöhret ve itibar görme isteği, başarılı insanlara karşı kin duyma nefret etme, eleştiriyi kabul etmeme, eksiksiz yaratıldığını düşünme.
Narsitler yetenek ve başarılarını abartmada çok başarılıdırlar, çevresindeki insanların kendisine farklı davranmasını beklerler, her şeyde haklı olduklarını düşünürler, fedakârlık ve iyilik yerine gösteriş amaçlı davranışlarda bulunurlar, çıkarları için her türlü namussuzluğu yapmaya hazırdırlar.
Narsisler övgüyü çok sevdikleri için övgü almak için çok çalışırlar ve üst düzey statüye ulaşmakta çok başarılıdırlar. Ancak hep doyumsuz oldukları için hep yeni kişilerin övgülerini beklerler bu durum da onları yalnızlığa iter. Fedakârlığı hep başkalarından bekledikleri için duygusal hayatları dip durumdadır. Narsistler gerçeklerle kendi düşündükleri arasında sağlıklı bir denge kuramadıkları için hayal kırıklığını fazlasıyla yaşarlar.
Günümüz toplumumuzda yukarıda yazdıklarımı düşündüğümüzde kimler aklımıza geliyor ? ‘Padişahım çok yaşa’ mantığıyla içimizden çıkan narsistleri biz adam etmedik mi? Aziz Nesin in Zübük kitabındaki Zübükzade gibi menfaati için herşeyi yapabilen kişiliksizlerin bizi yıllarca sömürmesine izin vermedik mi?
Narsistler yalnız kalmaya tahammül edemedikleri için hep birilerini yanlarında isterler, yanlarında kadrolu dalkavuklar bulunur. Yazımı narsistler ve onların yağdanlıklarına hitap eden bir hikayeyle bitirmek istiyorum.
Eskiden yaşayan kralın biri patlıcanı çok severmiş. Patlıcandan her bahsettiğinde, Soytarısı iç geçirir Kralı tasdik edermiş. Kral; ‘Patlıcan dolma gerçekten mükemmel bir yemek’ diye konuşsa, Soytarı atılır ‘evet patlıcan dolmanın üzerine yemek tanımam’ dermiş. Kral patlıcan musakkadan bahsetse ‘ah var mı patlıcan musakka gibi bir yemek’’ diye söze başlarmış. Kral ‘ üç öğün patlıcan kızartma olsa yerim’ dediğinde, ‘bir ömür patlıcan kızartma yiyebilirim’’ dermiş.
Zaman geçtikçe Kral patlıcandan bıkmış nefret eder olmuş. ‘Bu patlıcan yemeğini nasıl yerler bilmem. Böyle tiksindirici bir yemek daha olamaz’ demiş.
Soytarı ‘Haklısınız Kralım millette ne mide var. Aslında tüm patlıcan yemeklerini yasaklamak lazım’ demiş. Soytarının daha önceki söylediklerini bilen bir kişi ‘Yahu! Daha düne kadar sen değil miydin patlıcan yemeğini öve öve göklere çıkaran?’ diye sorduğunda Soytarı atılmış. ‘Ben Kralın Soytarısıyım patlıcanın değil.’
Sağlıklı günler dileklerimle….