havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

ÖĞRETMENLERE...

2012
        Değerli okurlarım, okullar açılalı 10 gün oldu. E-Postama gelen bir ilginç, ilginç olduğu kadar da ibretlik bir öyküyü salt öğretmenlerimizin değil, sizlerin de dikkatinize sunarak paylaşıyorum.
***
            *Öğretmen okulun ilk gününde, 5. Sınıfın önünde dururken, çocuklara bir yalan söyledi:
Çoğu öğretmen gibi öğrencilerine baktı ve ‘hepsini ayni derecede sevdiğini’ söyledi.
Ancak bu olanaksızdı, çünkü ön sırada, oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan çocuk vardı. Mediha öğretmen 1 yıl önce Mustafa’yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Mediha öğretmen onun kâğıtlarını kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (X) yapmaktan ve kâğıdın üstüne kocaman bir “O” koymaktan zevk alır oldu.
Mediha öğretmenin okulunda, her öğrencinin geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu; Mustafa’nın kağıtlarını en sona bıraktı. Ancak onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürprizle karşılaştı.
Mustafa’nın 1. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
“Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve de çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli.”
2. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
“Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evdeki yaşamı mücadele içinde geçiyor.”
3. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
“Mustafa’nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evdeki yaşamı yakında onu etkileyecek.”
“4. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:
“Mustafa içine kapanık ve okulda derslere ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.”
*Bunları okuyunca Mediha öğretmen sorunu kavradı ve kendinden utandı.. Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile kendisini çok kötü hissediyordu. Mustafa’nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti. Mustafa’nın hediyesi, kahverengi ambalaj kâğıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Mediha öğretmen onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ‘ne kadar güzel’ olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü boynuna bileklerine sürdü.
Mustafa o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı:
“Öğretmenim bugün ayni annem gibi kokuyordunuz…”
Çocuklar gittikten sonra, Mediha öğretmen en az bir saat ağladı. O günden sonra okuma, yazma ve matematik ‘öğretmeyi’ bıraktı. Bunun yerine çocukları ‘eğitmeye’ başladı.
***
 Mediha öğretmen, Mustafa’ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha çok teşvik ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu. Yılın sonuna kadar Mustafa sınıftaki en zeki çocuklardan biri oldu ve ‘tüm çocukları ayni derecede sevdiğini’ söylemesine rağmen, artık Mustafa onun gözdelerinden biri idi.
1 Yıl sonra, Mediha öğretmen kapısının altında Mustafa’dan bir not buldu, ona ‘yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen’ olduğunu söylüyordu.
6 Yıl sonra, Mustafa’dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onu ‘hala yaşamındaki en iyi öğretmen’ olduğunu yazmıştı.
Bundan 4 Yıl sonra, yakında Kolejden en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Mediha öğretmenin ‘tüm yaşamındaki en iyi ve en favori öğretmen’ olduğunu yazmıştı.
Sonra 4 Yıl daha geçti, ve başka bir mektup geldi. Fakülte diplomasını aldı, biraz daha ilerlemek istiyordu. Mektup onun karşılaştığı ‘en iyi ve en favori öğretmen’ olduğunu açıklıyordu. Ama şimdi ismi biraz daha uzundu. Mektup şöyle imzalanmıştı:
Prof. Dr. Mustafa YILMAZ (Tıp Doktoru)
***
            Öykü burada bitmiyor. Ortaya çıkan başka bir mektup var. Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyor. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini ve evlenme töreninde Mediha öğretmenin damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Kuşkusuz Mediha öğretmen bunu kabul etti.
…Ve tahmin edin ne oldu?
Taşları düşmüş olan o bileziği taktı. Mustafa’nın annesinin süründüğü parfümden sürdü. Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Mediha öğretmenin kulağına şöyle fısıldadı:
Bana inandığınız için teşekkür ederim öğretmenim. Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim.”
Mediha öğretmen gözlerinde yaşlarla şöyle dedi:
“Yanlış düşüncelere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum.”
 
Not:  2013-2014 Eğitim Öğretim Yılında Tüm Öğretmen ve Öğrencilerimize Başarılar Dilerim. T.Ç.