havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

ÖĞRETMENLERE ve HERKESE…

Değerli okurlarım, iki gün önce 2015/2016 Eğitim ve Öğretim Yılı başladı. Tüm öğretmen ve öğrencilerimize başarılar dilerken e-posta adresime gelen çok anlamlı ve de ilginç bir iletiyi paylaşmak istiyorum. ***

1251

 *Öğretmen okulun ilk gününde, 5. Sınıfın önünde dururken, çocuklara bir yalan söyledi!

Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini ayni derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu olanaksızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde kaykılmış ismi Mustafa olan bir çocuk vardı.

Mediha öğretmen 1 yıl önce Mustafa’yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Mediha öğretmen onun kağıtlarını kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (X) yapmaktan ve kağıdın üstüne kocaman bir “O” (sıfır) koymaktan zevk alır oldu!

Mediha öğretmenin okulunda her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu; Mustafa’nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürprizle karşılaştı.

Mustafa’nın 1. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

“Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve de çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli.”

2. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

“Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evdeki yaşamı mücadele içinde geçiyor.”

3. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

“Mustafa’nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evdeki yaşamı yakında onu etkileyecek.”

4. Sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:

“Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.”

*Bunları okuyunca, Mediha öğretmen problemi kavradı ve kendinden utandı.

Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kağıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile kendini çok kötü hissediyordu. Mustafa’nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti.

Mustafa’nın hediyesi kahverengi ambalaj kağıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Mediha öğretmen onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü.

Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı:

“Öğretmenim bu gün ayni annem gibi kokuyorsunuz.”

Çocuklar gittikten sonra, Mediha öğretmen en az bir saat ağladı. O günden sonra, okuma, yazma ve matematik öğretmeyi bıraktı. Bunun yerine, çocukları eğitmeye başladı.

Mediha öğretmen, Mustafa’ya özel ilgi gösterdi. Yıl sonuna kadar Mustafa onun gözdelerinden biri olmuştu.

Bir yıl sonra, Mediha öğretmen kapısının altında Mustafa’dan bir not buldu, ona tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.

Altı yıl sonra, Mustafa’dan bir not daha aldı. Liseyi 3’ncülükle bitirdiğini, onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.

Bundan dört yıl sonra, fakülte diplomasını aldığını biraz daha ilerlemeye karar verdiğini ve mektupta hala karşılaştığı en iyi ve favori öğretmen olduğunu açıklıyordu.

Ama şimdi ismi biraz daha uzundu.

Mektup şöyle imzalanmıştı: Prof. Dr. Mustafa Yılmaz (Tıp Doktoru)

*Öykü burada bitmiyor.. Ortaya çıkan başka bir mektup var.

Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının vefat ettiğini ve evlenme töreninde Mediha öğretmenin damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu.

Şüphesiz Mediha öğretmen bu teklifi kabul etti.

Ve tahmin edin ne oldu?

Taşları düşmüş o bileziği taktı. Dahası, Mustafa’nın annesinin süründüğü parfümden sürdü. Birbirlerini kucakladılar ve Prof. Dr. Mustafa, Mediha öğretmenin kulağına şöyle fısıldadı:

“Bana inandığınız için teşekkür ederim. Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim.”

*Mediha öğretmen, gözlerinde yaşlarla şöyle dedi:

“Yanlış düşüncelere sahiptim. Bir fark yaratabileceğimi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum.”