havadurum

OL’ MAK YA DA ÖL’MEK

1726
“Biz büyüdük ve kirlendi dünya” ne güzel söylemiş Murathan Mungan. Acaba sadece dünya mı kirlendi. Ruhlardaki kirlilikle başlayan aymazlık, boşvermişlik, adamsendecilik, para için ruhunu şeytana satanlarla yaşamak zorunda bıraktı bizi yıllardır.
Türkiye’ de emekçi OL’ mak demek yaşıyorken ÖL’ mek demek.
Emekçi demek 850 lira asgari ücret almak demek.
Emekçi demek “Sen sus söz hakkın yok” demek.
Emekçi demek 65 yaşına kadar modern kölelik yap, mezarda emekli ol demek.
Emekçi demek tohumunu kendi üretemeyen demek.
Kısacası emekçi demek ÖLmeyecek kadar paraylaOLmaya çalışan demek.
TRT televizyon yayınına başladığı yıllarda ”aşağıdakiler ve yukarıdakiler” adında bir dizi vardı. Aşağıdakiler tahmin edeceğiniz gibi emekçiler, yukarıdakiler ise sömürenlerdi. Bugün bundan farklı bir durumumuz var mı?
Siyasi otoritenin gücüyle bir koltuk kapmış bürokratlar, sihirli değnekle yürü ya kulumcular hep yukarıda oturdular. Aşağıdakileri hep ikinci sınıf vatandaş olarak gördüler. Aynı torna tezgahından çıkmış gibi siyah takım elbise, kırmızı kravat, haram yemekten erimeyen göbek. Vatandaş olarak bir işinizi halletmeye gidiyorsunuz hem saygısızlıktan hem koltuğu kaptırma korkusundan ayağa bile kalkmıyor. Ama onu o koltuğa oturtan siyasilerden biri geldiğinde üzerinde gömlekle otururken bile ceket varmış gibi önünü iliklemeye çalışıyor.
İhale yapılacak, önceABİlerden akıl alınıyor, uygun bir yandaşa ihale veriliyor. Yandaş ne yapıyor suya sabuna dokunmadan başka taşeron yandaşlara işi devrediyor. Saadet zinciri gibi. Vatandaşın hiç birşeyden haberi OLmadan.
Avrupa Birliğine üye kriterlerine uymak için bir sürü yeni yasa çıktığını herkes bilir. Hatırladığım birkaç uyum yasasının uygulanması aşamalardan bahsedeceğim.
Ticari araç kullanıcıları ve ehliyeti alkolden alınan sürücüler için çıkartılan “Psikoteknik değerlendirme raporu” zorunluluğu. Önemli bir zorunluluk ancak raporun alınması aşamasında yapılan uygulamalar her işte olduğu gibi üçkağıtçılığın buraya da bulaşmasına neden oldu. Kargoyla gönderilen ehliyetlere yazılan sahte raporlar, ne bu işi yapanların ne de her gün yüzlerce yolcu taşıyan şöförlerin yüzünü kızartmadı. Alan memnun satan memnun.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği yasasına göre ise işçinin sağlıklı koşullarda çalışması için işverenlere yeni yükümlülükler getirdi. Özellikle risk gurubu yüksek işletmelerde zorunlu olan uygulamaların hayata geçirilmesi gerekliliği ortaya çıktı. Ancak burada da klasik pratik Türk zekası devredeydi. İşçiyi düşünen kim, nasıl olsa sokakta bir sürü işsiz var. Her şey kağıt üzerinde tamam ama uygulamada her şey kara düzen.
Gün geldi o kara düzen Soma’ da olduğu gibi iflas etti. Yazılan göstermelik raporlar, fabrika ya da üretim müdürünün odasında yapılan teftişler, her şeyi de görmek zorunda mıyız kafası zaten kan ağlayan milletimin acılarına katmer oldu. Bu kadar CAN ın CANANLARININ, EVLATLARININ, ANALARININ, BABALARININ vebalini kim alacak? O koltuklarda oturup timsah gözyaşlarıyla milleti istismara devam edecek misiniz?
OLmuyor beyler olmuyor.
Cüzdanının yerine vicdanının sesine kulak veren bürokratların yönettiği bir Türkiye’ de yaşama dileklerimle…..Hepimizin başı sağolsun.