havadurum

Ofreneion'dan Erenköy'e... (1)

5663
Doğduğumuz, doyduğumuz, yaşadığımız bu toprakların geçmişini bilmiyorsak, hem toplumun, hem bu toprakların yabancısıyız demektir. Aynı zamanda, farkında olmadan, değişişimin, dönüşümün parçası olup, toplumsal, kentsel hafıza kaybını da yaşamış oluruz. 
 
Oysa; "nereden, nasıl, neden, niçin, hangi koşullarda, kimlerle, değerler nelerdir?" sorularına yanıt verdiğimizde, tarihin derin kuyusundan gün yüzüne çıktığımızda, önümüzü, görür, hafızamızı tazeleriz. Değerleri keşfedip toplumda, topraklarımızı da bir başka severiz. Bir başka gözle bakarız. Bir başka koruruz, sahip çıkarız Erenköy`e.

1801`de çizilmiş OFRENEION (Boğaz Alnı) gravürü
 
Antik dönemde adı, Troia ile birlikte anılan Erenköy`ün, var olduğu topraklarda, geçmişte, Ofreneion Kenti mevcuttu. Antik Troas Bölgesi`nin doğu ve batısını bağlayan, coğrafik açıdan önemli bir geçiş noktasında yer alan Ofreneion Kenti`nin milattan önce 3000 yıllarında iskan edildiği düşünülmektedir. Milattan önce 1200 yıllarında gerçekleştiği sanılan Troia Savaşları sırasında, Ofreneionlu askerlerden bahsedilmesi, kentin bu dönemde de var olduğunu işaret etmektedir. Milattan önce 6`ncı yüzyıl ve Milattan sonra 7`inci yüzyıl arasında yaşamış; Herodotos, Ksenophon, Demosthenes, Androtion, Lykophron, Aristodemos, Strabon, Vergilius, Ovidius ve Stephanos, Byzantios gibi tarihçi, yazar, coğrafyacı, şair, antik Ofreneion Kenti ile ilgili bilgiler sunmaktadır. Bütün bu kaynaklar bize, Ofreneion`un Troia Savaşları sırasında var olduğunu gösterdiği gibi, özellikle milattan önce 5`inci ve 4`üncü yüzyılda, bölgenin en seçkin yerleşimlerinden biri olduğunu işaret eder. Çünkü, Yunan şehir devletlerinin Perslere karşı oluşturduğu güçlü, Atike-Dellas deniz birliğine ödediği vergi miktarı, bastırdığı sikkeler, kentin antik Troas Bölgesi içinde önemli bir güce sahip olduğunu göstermektedir. 

M.Ö.4. yüzyılda darp edilmiş OFRENEION parası:
Paranın bir yüzünde Hektor`un portresi, diğer yüzünde şarap tanrısı Dionysos`un elinde üzüm salkımı tutan çocukluk portresi ve "OFRENEION" kısaltılmış harfleri yer almaktadır. Tarım ekonomisinde üzümün çok önemli bir yer aldığını görmekteyiz.

Homeros`un İlyada Destanı`na konu olan Troia Savaşları`nın en önemli kahramanlarından Hektor`un burada gömülmesi, Hektor`un mezarının burada olduğu Ege dünyasının tüm halkları tarafından bilindiği ve hatırasının yaşamaya devam ettirilmesi, kente her zaman özel bir konum kazandırılmıştır.
 
Ofreneion Antik Kenti`nin Hektor kadar Aeneas ile özdeş tutulduğunu görmekteyiz. Ofreneionlu askerlerin, Dardanoslu askerler ile birlikte, Troia Savaşları sırasında, Aeneas`ın askeri gücünü oluşturması, Troia`nın yakılıp yıkılmasından sonra, Aeneas`ın Roma`ya yola çıkması, Roma düşüncesinde Ofreneion`a özel bir konum kazandırmıştır. 
 
Ofreneion Kentinin bağcılık ve şarapçılık alanında da öne çıktığını görüyoruz. Batı Anadolu`da kurulan şehir devletlerinde olduğu gibi Ofreneion da, milattan önce 4`üncü yüzyılda, kendi adına paralar bastırmıştır. Bu paraların genelde bir yüzünde, uğraştıkları tarım ekonomisinin omurgasını oluşturan ürün yer almakta, diğer yüzünde o yerleşimin veya bölgenin en itibarlı, değerli kişisi yer almaktadır. 
 
Ofreneion`da bulunan bronz paranın da bir yüzünde Hektor portresi, diğer yüzünde elinde üzüm salkımı tutan şarap tanrısı Dionysos`un diz çökmüş çocukluk betimlemesi de Ofreneion Kentinin varlığını ve ekonomisinin tarıma, bağcılığa ve şarapçılığa dayandığını anlıyoruz. 
 
Ofreneion Kentinin, Troia Savaşlarında, Troialıların yanında savaşa katıldıkları bilinmektedir. Milattan önce 1`inci yüzyılda tarihçi Halikarnaslı Dionysos`un "Eski Çağda Roma" konulu eserinde, Troia Savaşı`nda Ofreneion ve Dardanos Kent askerlerinin, Aeneas komutasında Anadolulu Troia güçlerine katkıda bulunduğunu ifade etmektedir. 
 
Ofreneion Kenti; Herodot tarihinde; Pers Kralı Kserkses`in Ofreneion (Erenköy) Rhoiteion (Çakaltepe-Eskikale) Dardanos`a uğradığını, ordusunu burada konuklattığını, Ksenophon`un "Anabasis" adlı eserinde, milattan önce 399`da Ofreneion`a gelip, Zeus`a kurban kestiğini, milattan önce 4`üncü yüzyılda Yunanlı Devlet Adamının konuşmasında; "Parmeno" adlı Atinalı bir yargıcın Ofreneion`a sürgün edildiğini ve burada yaşanan büyük bir depremde, çocukları ile birlikte öldüğünü, Romalı şair Ovidius`un milattan sonra 10 yılında, "Tristia" adlı kitabında, "Ofreneion Hektor`un şehri" ifadesiyle Troialı Hektor`un mezarının Oreneion`da olduğunu vurgulamıştır. 

1860`da Frank Kalvert`in haritası
 
Milattan önce 3`üncü yüzyılda, İskenderiye`de yaşamış şair "Lykophorn"un, "Aleksandra" adlı eserinde Hektor`un mezarının Ofreneion`da olduğunu açıkça beyan etmiştir. 
 
Milattan önce 1`inci yüzyılda yaşamış coğrafyacı Strabon, Ofreneion Kentinde etrafı çevrili kutsal alanın varlığından bahseder ve burayı "Hektor`un kutsal koruluğu" olarak adlandırır. Kahraman kültlerinin antik çağ yunan yaşamında, tanrı kültü kadar yaygın bir gelenek olduğu bilinmektedir. 
 
Yukarıda sözü edilen antik yazarlar dışında, Hektor`un mezarının Ofreneion Kentinde olduğunu doğrulayan en önemli belge, Roma İmparatoru Avgustus`un yazdırdığı Vergilius`un "Aeneas Destanı"dır. 
 
Ofreneion Kentinin Roma Döneminde özel bir önem kazandığı bilinmektedir. Aeneeas Destanı`nda Roma`nın kendi köklerini Troia`da araması, Roma`nın Troia`nın küllerinden doğduğunu kabullenmesi, Troia ve Ofreneion`u Romalılar için önemli bir konuma getirmiştir. Yani Roma, Troia`nın küllerinden inşa edilmiştir. 
 
Aeneas Destanı`na göre, Troia`nın yakılıp yıkılmasından sonra, Troia`dan kaçan Aeneas Roma Kenti`ni kurar. Böylece Roma ile bu bölge arasında, duygusal ve siyasal bir bağ oluşmuştur. Bu bağlamda, Troialı Kahramanlar Romalıların gözünde, özel bir yer edinmişlerdir. 
 
Aeneas`ın Troia`dan ayrılışı, Roma tarihinin başlangıcı ve köklerinin dayandığı yerin Troia olduğunu kabullenmişlerdir. Troia Kenti`ne, Roma İmparatoru Avgustus`un da önem verdiği, bu bölgenin inşası için maddi destek sağladığı, Troas Bölgesi`nin vergiden muaf olduğunu, çeşitli kaynaklardan öğrenmekteyiz. 
 
Avgustus`un milattan sonra 18`de Troia`yı ziyareti sırasında Ofreneion Kenti`ndeki Hektor`un mezarına yazdırdığı kitabe ile Roma-Troia-Ofreneion arasındaki bağı somutlaşmıştır. 
 
"Savaşçı bir soydan gelen Hektor, toprağın altında yeniden soluk al, eğer sözlerimi dinlemene izin varsa, zira öcünü alacak kişi, ülkenin şanını her zaman zikredecek bir varis olarak yanında bulunuyor. Bak, Troia yeniden yükseliyor. Savaşta senden daha aşağı, ancak yine de Mars`ın dostu bir soy oraya yerleşiyor. Akhilleus`a söyle; Myimidonluların hepsi öldü. Thessalia, Aeneas soyundan gelen büyük insanların (Aeneas oğullarının) hakimiyeti altında."
 
Homeros, Hektor`un cenaze törenini şöyle anlatır; 
 
"9 gün odun taşıdılar yığın yığın
Ölümlülere parlayan şafak sökünce, onuncu günü 
Gözyaşları içinde götürdüler. Hektor`un ölüsünü 
Koydular yığınların tepisine, verdiler ateşe. 
Gül parmaklı şafak sabah erken parlayınca, 
Ünlü Hektor`un ölüsü çevresinde toplandı bütün halk.
Hepsi geldi bir araya, topluluk kuruldu. 
Parıldayan şarapla söndürdüler ateş gücünün sardığı her şeyi
Sonra topladı kardeşleri, dostları ak kemikleri 
Hepsinin yanaklarından iri yaşlar dökülüyordu. 
Kemiklerini alıp koydular bir altın kutuya
Erguvan renkli yumuşak örtülerle sardılar kutuyu 
Sarar sarmaz indirdiler derin bir çukura
Kocaman taşlarla ördüler üstünü 
Sonra bir mezar tümseği yapmaya başladılar 
Gözcüler diktiler çepe çevre dört bir yana
Mezar bitmeden Akhalar saldırmasın diye 
Bir mezar tümseği olunca toprak kabara kabara 
Gerisin geri döndü hepsi kente"
 
Hektor Anadolulu Kahraman, antik dönem adıyla Ofreneion-Erenköy topraklarının bağrında, 3000 yıldır yatmakta ve binlerce yıl daha yatacak. Erenköy, Hektor ve Ofreneion birlikte anılacak.