havadurum

Ofreneion'dan Erenköy'e... (22)

ÖYLE BİR YER Kİ..! BAKTIĞINDA İKİ KITA'NIN, İKİ DEVLET'İN, ÜÇ DENİZ'İN, ÜÇ GÜNEŞ'İN, BEŞ ADA'NIN, TROİA'NIN, İDA'NIN ETEKLERİ'NİN BATARKEN GÜNEŞ'İN DANS ETMESİ'NİN HARMANLANDIĞINI, GÖRDÜĞÜN, GÖREBİLECEĞİN TEK YER ERENKÖY..!

3155
TRABLUSGARP ve BALKAN SAVAŞLARININ ORTAYA ÇIKMASI, ANADOLU`YA ETKİLERİ...
İtalya 1861`de siyasal birliğini tamamlamış ve geçte olsa sanayi devrimini yapmıştı. Yeni hammadde kaynakları, yeni pazar bulmak zorundaydı. İngiltere, Fransa ve Rusya`dan icazet aldıktan sonra, Kuzey Afrika`da Osmanlı`nın elinde kalan son toprakları (Bugünkü Libya) ele geçirmek için 28 Eylül 1911`deOsmanlı`ya savaş ilan eder. Osmanlı`da savaş ilan eder etmesine de Osmanlı`nın elinde asker yoktur. Bu nedenle genç subayları yerel halkı örgütleyip İtalyanlara karşı direniş başlatırlar. Mustafa Kemal, Enver Paşa, Nuri Conker bu direnişte başarılı olurlar. İtalyanlar çıkartma yaptıkları kıyı şeridinden daha iç kesimlere gidemezler. Oysa; İtalyanların projesi Libya`yla kalmayıp Libya`dan açtıkları koridorla, Afrika içlerine yayılmaktı. İtalya burada çıkmaza girince Osmanlı`yı zorlamak ve tehdit etmek amacıyla Ege Denizi`nin güneyindeki Rodos Adası ve 12 Adayı işgal etti. Bunların dışında Çanakkale Boğazının girişine kadar gelerek Anadolu kıyılarından Erenköy ve Kumkale yamaçlarını bombalamışlardır. Osmanlı Donanması neredeydi? Abdülaziz döneminde kurulan güçlü Osmanlı Donanması, Abdülhamit Padişah olunca donanmayı Gölcük`e kapatmış kaderine terk etmiştir. Bunun neticesi Yunan Krallığına ait tek gemi "Averof" bütün Ege`ye hükmetmiştir.
 
ON İKİ ADA, ON İKİ TANE ADA MIYDI?
Ege`nin güneyinde Batı Anadolu`nun kıyılarında yer yer alan bu adalar "MENTEŞE ADALARI" diye de adlandırılır. İtalyanların işgal ettiği adalar 12 değil yirmiye yakın adayı işgal etmişti. Yirmi ada olsa da "on iki ada" diye geçiyordu. "on iki ada" denmesinin sebebi Osmanlı`nın adalardaki yönetim sisteminden kaynaklanmaktadır.
 
ADALARDA YÖNETİM
Ada`da yaşayan her on aileden bir temsilci seçilir. Bu temsilciler de, adayı yönetecek on iki kişilik bir üst yönetimi adı verilirdi. Bu sistem nedeniyle "on ikilik" sistem yönetimi adı verilirdi. Bu sistem nedeniyle "ON İKİ" ada olarak adlandırılmıştır. Adaların işgali ve Batı Anadolu kıyılarını tehdit etme sonucu ve bu arada Birinci Balkan Savaşlarının patlak vermesiyle Beşinci Mehmet Reşat "ON İKİ ADA`YI" ve Libya`yı İtalyanlara bıraktılar. İtalyanlar Libya`yı aldıktan sonra geri vermek istedilerse de, Yunanlı lara karşı koruyamayız diyerek geri almayı Balkan Savaşından sonraya bıraktılar. Bir anlamda daha sonra alırım mantığıyla İtalyanlara emanet ettiler. 18 Ekim 1912`de "UŞİ ANTLAŞMASI" ile bu olayı onayladılar. Kuzey Afrika`da son kalan toprak parçası da elimizden çıkmış oldu. Libya olayı kapandıktan sonra Osmanlı Balkanlara yöneldi. Balkan Savaşları tarihte görülmemiş, belki de görülmeyecek örnek bir savaştır.

BALKAN SAVAŞLARI
Balkanlarda dört ufak genç devlet, daha düne kadar, Osmanlı`nın bir eyaletiydiler. Dört yüz elli yıllık bir hakimiyet sonunda, bu küçük devletler Osmanlı`ya karşı ittifak kurup başkaldırdılar. Bu küçük devletlerin kendine özgüvenleri, kazandığı başarılar şaşılacak bir durumdur. Aynı zamanda yerini bir tarih sayfası açması Avrupa`nın yeniden siyasi haritasının değişmesi en önemlisi Avrupa`nın dört yüz yıldan beri içinden çıkılmaz karmaşık bir yapı olarak görülen Doğu sorunu bu savaşlar sonucu çözüme doğru evrilmiştir. 17. ve 18. Yüzyılda ülkelerin zenginliği toprakların genişliğiyle, 19.yüzyılda zenginlik sanayi ve sömürgeleriyle, 20.yüzyılda bilimle ölçülmeye başlandı. Sanayi devrimiyle toplumda temel çelişki EMEK ve SERMAYE çelişkisiyken günümüzde yani 21.yüzyılda bilim çok büyük aşamalar kaydetmiş AKIL-SERMAYE çelişkisi en temel çelişki olmuştur diyorum.
 
Balkan halkları, bağımsızlık, eşitlik, milliyetçilik rüzgarlarını Fransız Devriminden, Fransızlar da 1776`da Amerika`da gerçekleşen Amerikan Devriminden etkilenmişlerdir.
 
Dört küçük ve genç devlet Amerikan Devriminden değil ama Fransız Devriminden ve onun düşüncelerinden doğrudan etkilenmiştir. 8 Ekim 1912 günü Karadağ Osmanlı`ya savaş ilan etmiştir. Bu ittifaka daha sonra Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan katılmıştır. Devrim rüzgarları Osmanlı`nın kapısına gelmiştir. İmparatorlukların yıkılacağı gerçeği artık kaçınılmaz olmuştur. Balkan Savaşı aynı zamanda Osmanlı`dan başka İmparatorlukların yıkılacağından haberciydi adeta alt yapısını oluşturuyordu.
 
Balkanlar`da dört yüz elli yıl hakimiyet sürdüren Osmanlı Devleti, dört genç devlete tam OTUZ DOKUZ (39) günde yenilmiş ve Balkanları terk etmek zorunda kalmıştır. Avrupa diplomasisinin dört yüz yılda yapamadığını hep karmaşık bir sorun olarak, gördüğü Balkanların otuz dokuz günde bitmesi şaşkınlık yarattı. Hem de bu kadar ani ve çabuk beklenmedik bir şekilde sonuçlanması, en tecrübeli uzmanları bile şaşkına çevirdi. Aynı zamanda Osmanlı`nın Balkanlarda "VARKEN YOK OLMA" savaşıydı. Bu sürpriz savaşın bu kadar kısa sürede sonuçlanmasından başka şaşılacak birçok yönü vardır. Bu savaş okullarımızda derinliğine ve detaylarıyla pek incelenmez es geçilir ama bu savaşı çok iyi bilmek zorundayız.
 
Bu savaşta en dikkat çeken konulardan biri de dört genç devlet arasında kurulan ittifaktır. Daha düne kadar birbirlerini boğazlayan bu toplumlar nasıl oldu da bir ülkü de birleşip bir araya geldiler. Birbirlerine kin üzerinden çatışan bu toplumlar hınç ve düşmanlıklarını bir yana koyup el ele verebildiler. İkinci gerçek ise Osmanlı`nın artık gücünü kaybetmiş olduğunun ve Balkanlarda bu küçük devletlere yenildiği gerçeğidir. Osmanlı bu gerçeğe rağmen yenilgiyi mazur gösterecek bahaneler bulmuşlardır. Şimşek hızıyla gelişen olaylar karşısında Avrupa`nın işin içinden çıkılmaz bir sorun olarak gördüğü Balkanlar`da statüko bozulmuş Avrupa haritası değişmişti. Büyük devletlerin müdahalesine gerek kalmadan olmuştu. Kısaca Balkan Savaşı "Varken yok olma" savaşı Kurtuluş Savaşı`da "Yokken var olma" savaşı olarak tanımlayabiliriz.
 
ÖYLE BİR YOK OLMA Kİ..!
Üzün, acı, heyecan, hastalık, ölüm, açlık her şey vardı bu yok oluşta Edirne, Kırklareli elden çıkmış Karadeniz de Midye Ege`de Enez arasında dümdüz bir hat çizilerek batısı kazanan devletlere Doğusu Osmanlı`ya kalmıştı Trakya`nın tamamı da elden çıktı. Bu savaşta en karlı çıkan dört ülkeden biri Bulgaristan`dı. En geniş topraklara Bulgaristan sahiplenmişti. Güneyde Ege Denizine kadar ulaşmıştı. Bu paylaşımdan memnun olmayan Yunanistan, Sırbistan, Karadağ Birinci Balkan Savaşında tarafsız kalan Romanya`yı da alarak Bulgaristan`a Savaş açtılar. Balkanlar`da Bulgaristan yenildi. Balkanlarda haritalar yeniden düzenlendi. Bu paylaşımdan Romanya`da pay aldı.
 
23 Ocak 1913`te Bab-ı Ali baskını ile hükümet darbesi yapan ittihatçılar hükümeti tamamen ele geçirdiler. Balkanlar`daki bu kargaşadan yararlanan ittihatçılar 21 Temmuz 1913`te Edirne`yi geri aldılar. Edirne`nin alınmasından hoşnut olamayan Avrupalı devletler buna ses çıkaramamışlardı. 
 
Bu kayıplardan sonra Arnavutluk`la karadan hiçbir bağımsız kalmayınca Arnavutluk`ta bağımsızlığını ilan etti. Bu savaşların bilançosuna bakıldığında Osmanlı için sonuçları bakımından sırf zayiat ve toprak kaybı ile ölçülecek bir savaş değildir. Bu otuz yıllık bir istibdadı deviren, İmparatorluk camiası içinde coşkunlukla yabancı ülkelerde umut ve sempatiyle karşılanan "ilerici" bir hareket iktidarı ele geçirir geçirmez içte de, dış da, herkesi hayal kırıklığına uğratmışlardır. Abdülhamit`in hatalarını tekrarlamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu`nun karmaşık bünye yapısına uygun tedavi yöntemlerini bulamamışlardır. 1911`den 1914`e kadar üç yıl içinde üç savaş kaybetmişler. Bab-ı Ali baskınıyla hükümet yönetimini tamamen ele geçirmişlerdir. 1914 arifesinde Alman sempatizanı bir ekip yönetimi ele geçiriyordu. İmparatorluk hangi maceralara sürüklenecekti buna gelişen olaylar gösterecekti. Balkanların kaybedilişinde çok ta sorumlu aramak anlamsızdır. Bu sorumluluk, esasen imparatorluların bünyesindedir. Varlığında ve varlık nedenlerinde mevcuttur. Tarihte bütün İmparatorluklar çöküp gitmiştir. Osmanlı`da birinci Dünya Savaşında yıkılmış olmasaydı. Bu güne kadar tarihte karışması kaçınılmazdı. Balkan Savaşları olmasaydı da bugün Balkan devletlerinin olmaması mümkün değildi.