DOLAR 32.3387 %0.10
EURO 35.1936 %0.04
G.ALTIN 2243.8803 %0.01
BITCOIN 64820.8202 %-3.77
ETHERIUM 3364.3649 %-4.06
havadurum

STRESLİ ÇOCUKLAR

Stres günümüzün en önemli sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Genç, yaşlı, kadın, erkek fark etmiyor hayatın hızlı akışı içinde az ya da çok hepimiz stresten etkileniyoruz. Bir biçimde başa çıkmayı öğreniyoruz ya da sıkıntılarına rağmen stresle yaşamaya alışıyoruz belki ama son yıllarda özellikle stresin etkilediği bir kesim var ; Çocuklarımız!

10103

 

 
Maalesef son araştırmalar stresten çocukların da çok ciddi şekilde etkilendiğini gösteriyor. Aslında biliyoruz ki, dozunda ve kısa süreli orta düzeyde stres her birey için olumlu etkiler yapan, odaklanmamızı sağlayan bir duygu durumu. Ancak çocuklarda bu doz her zaman ayarında kalmıyor. Yaşanan stres faktörü herkes için değişiklik gösteriyor ve elbette tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kişilik özellikleri ve yatkınlıklar stresten etkilenme düzeyini belirliyor. Bir çocuk için stres faktörü olan bir durum, bir başka çocuk için son derece doğal ve olağan olabiliyor. Yaşanan stresin kronik stres haline dönüşmesi durumunda bir süre sonra çocuklarda depresyona ve başka psikolojik sorunlara yol açtığı görülüyor.
Çocukları etkisi altına alan stresi ‘Aile içi ve aile dışı stres faktörleri’ olarak iki aşamalı değerlendirmek mümkün.•
Aile içi streste;
·Aile içinde şiddet,
·Anne baba çatışmaları,
·Anne ya da babanın yokluğu veya tek ebeveynli olmak.
·Ailedeki ekonomik sorunlar,
·İlgisiz anne baba tutumları,
·Çocuğun sevgi görmediği ve onaylanmadığı aile ilişkileri,
·Zihinsel veya fiziksel istismarlar,
·Kardeş kıskançlıkları,
·Tutarsız anne baba tutumları,
·Çocuğun ya da aile üyelerinin uzun süren hastalıkları ya da kazalar
·Güvensiz aile hayatı gibi sorunlar,
·Ev, ortam değişikliği, taşınmalar
·Kişisel psikolojik sorunlar dikkat çekerken,
 
Aile dışından kaynaklanan stres faktörlerine baktığımızda;
·Akran zorbalığı ve arkadaşlık ilişkilerindeki sorunlar,
·Taciz, istismar ve şiddet,
·Okul sorunları,
·İletişim sorunları, ön plana çıkıyor.
Stresin kaynağı her ne olursa olsun, çocukları çok etkilediği ve gelişimlerinde ciddi sorunlara yol açabileceğini unutmamak gerekiyor. Her şeyin ötesinde stresli durumlarla karşılaşıldığında çocukların tek tip tepki vermediklerini, her çocuğun yaşına ve stresten etkilenme düzeyine bağlı olarak farklı tepkiler ve davranışlar ortaya koyabileceğini bilmek önemli. Stresin yoğunluğuna göre bazı çocuklarda içe kapanma ve diğer bireylerle ilişkiyi kesme davranışı görülürken bazı çocuklarda da aksine dışa dönük saldırgan davranışlar görülebiliyor. Buradaki en önemli nokta çocuktaki stresi saptayabilmek ve zamanında doğru tutumları belirleyebilmek. Anlaşılamayan, çözüme ulaşmayan ve uzun sürelerle devam eden stres çocuklarda,
·Kaygı bozukluklarına,
·Uyku ve beslenme sorunlarına,
·Davranış ve duygu durumunda değişmelere,
·Özgüven ve öz saygıda hasarlara,
·Çevreyle ve diğer bireylerle olan ilişkilerde bozulmalara,
·Okul ve ders başarısında belirgin düşüşlere yol açabiliyor.
Ne yazık ki aile tutumlarından ve aile ortamından kaynaklanan stres faktörlerinde aile yanlış tutumlarının farkında bile olmuyor ya da çocuğa yaptıklarını doğal karşılıyor. Hatta bazı durumlarda çocuğu ‘her şeyden çabuk etkilenen süt çocuğu’ biçiminde bazı etiketlemelerle eleştiriyor.•Aile dışından kaynaklanan stres durumlarında ise aile, çocuğu diğer arkadaşlarıyla kıyaslıyor ve aynı performansı bekliyor. Oysa her çocuğun kendine has bir kişiliği olduğunu ve her çocuğun stres odaklarına birbirinden farklı tepkiler verebileceğini unutmamak gerekiyor.
Stresin zararları dışında yararları da var elbette. Stresten arındırılmış bir ortam mümkün olmadığı gibi bedenimiz de bu kadar steril ve korunaklı bir ortamı sevmiyor. Özellikle olaylar karşısında vücudumuzun savunmaya geçebilmesi için, ileriye doğru yol alabilmemiz ve sorunlarla başa çıkabilmemiz için orta düzeyde, kısa aralıklarla farklı konularda stres odaklarına ihtiyaç duyuyoruz. Aksi halde hiçbir amaç veya stres faktörü olmadığında kendimizi motive edecek ya da uğrunda savaşacak hedeflerimiz de olmuyor. Bu da vücudun kendi kendisini tüketmesine yol açabiliyor.  İlginç olan şu ki, sürekli yaşanan yüksek düzeyde stres de bu tükenmeye yol açıyor. O nedenle ne tamamen stres dolu bir ortam, ne de tamamen stresten uzak bir ortam olmamalı. Zaman zaman yaşadığımız zorluklar vücudumuzun kendisini motive etmesini sağlayan yapıcı bir stres görevi görse de çocuklar söz konusu olduğunda daha dikkatli olmak gerekiyor.
·Çocuklara yaşlarına uygun sorumluluk vermek,
·Varlığına ve kişiliğine saygı ve sevgi duyduğumuzu açıkça ifade etmek ve buna uygun davranmak,
·Başkalarıyla kıyaslamadan onu olduğu gibi kabul etmek,
·Başarısızlıklar yaşadığında bunu aşılamaz bir eksiklik olarak görmek yerine olumlu cümlelere motivasyona çevirebilmek,
·Her olumlu özelliği takdir etmek, özellikle başkalarının yanında övmek,
·Yapamadıklarını değil, yapabildiklerini gündeme getirmek,
·Zaman zaman yanlışlar yapmasını doğal karşılamak ve en az zararla o yanlışların telafisine yardımcı olmak,
·Yaşanan her ne olursa olsun, çocuğun sizin çocuğunuz olduğunu ve her daim sizin sevginize ve desteğinize ihtiyaç duyacağını unutmamak çok önemli.