havadurum

Sabiha Güler Koçer

1680
ÇANAKKALE`NİN RENGİ
 
Her şey çürüyor canım kardeşim bu dünyada hatıralar bile.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
Ne güzel söylemiş Bedri Rahmi.Bizler büyüdükçe hatıralar,yaşanmışlıklar çürüyor.Sonrasında da kocaman bir hiçliğe doğru gidiyoruz.
Geçen haftaki acı kaybımızın ardından bu hafta da Çanakkale`nin sevilen ve bilinen isimlerinden Handan Karaca`nın aramızdan ayrılışının üzerinden tam bir yıl geçtiğini sevgili dostum Hilal Karaca Karaoğlu`nun bana yolladığı bir iletiyle öğrendim.
Bize göre ne kadar çabuk geçmiş zaman, su gibi akmış.Sevgili kızları ve eşine göre ise tarifi olmayan bir boşluk.Bana yolladığı iletide 365 günden beri annemin ne yüzünü gördüm nede sesini duydum diyor Hilal.İleti elime geçtikten sonra uzun uzun düşündüm,o duyguyu anlamaya yada algılamaya çabaladım,ama olmadı,oldurtmadım.
Sonra Çanakkale’ye geldiğimiz 1983 yılından beri yüzünü görmeye alışık olduğum, sevecenliği,sıcaklığıyla insanları kendine çeken Handan Karacayı düşündüm. 13-14 yaşlarımdayken Truva Otelinde yapılan bir Yıl Başı yemeğinde ilk olarak tanımıştım Handan teyzeyi ve o anda kanım kaynamıştı.
Her şeyden önce hayat dolu,sıcacık,sevecen ve samimi bir insandı.Bulunduğu her ortamda kendini sıcaklığıyla ve sevecenliğiyle fark ettirirdi.Konuşmalarını dinlediğiniz anda canı tez bir insanla konuştuğunuzu anlardınız.Geçirdiği onca sıkıntılı ameliyatlara rağmen hayatla olan bağını hiç koparmadı.Tüm yurt dışı gezilerinin aranan yüzüydü,o.
Onunla ilgili hiç unutmadığım bir anım aklıma geldi şimdi,bundan belki 20 sene öncesinden bir anı bu.Handan ve Tuncer Karaca çifti bizleri ailece Güzelyalı’da ki evlerine yemeğe davet etmişlerdi.O gece ,etlisinden,tuzlusuna,tatlısından ekşilisine her çeşit yemekten bir kaç farklı alternatif vardı.Ve bizler Handan teyze`nin ısrarlarına dayanamayarak,mide fesadı geçirebileceğimizi bile göze alıp,tüm yemeklerin tadına baktık.Yemeğin sonunda kocaman tabakların içerisinde çeşit çeşit meyveler geldi.Bu defa,nasıl olduysa tüm yediklerime rağmen,tabakta bulunan meyvelere değil ağaçta duranlara gözümü dikmiştim.Handan teyze bunu fark etti ve "İstediğini kopara bilirsin" dedi.Tabii kediye ciğer emanet edilmeyeceğini bilen annem ve babam,haklı olarak "Tabakta aynısı var oradan yesin."dediler.(Hala tabakta duran olgun meyvelerdense ağaçta olgunlaşmayı bekleyen yarı olgun meyveler beni kendine çeker.)Gelelim yemek sonrasına.Eve döndüğümüzde,en büyüğümüzden en küçüğümüze hepimiz,kordonda bir baştan bir başa yürüme ihtiyacı hissetmiştik.Ve gerçekten uzun bir zaman uyuyamadım.Hatırladığım kadarıyla hayatımda ilk defa bir insanın yemek yemem üzerine yaptığı ısrarlarının hepsine olumlu cevap vermiştim.(Karşınızda ki kişi Handan Karaca olunca, ona karşı çıkamıyorsunuz.)O akşama dair düşüncem ise "Bu akşam bana bir şey olmazsa,hiç bir zaman olmaz." düşüncesiydi.
Handan teyze`nin bana göre en belirgin özelliği misafiri çok sevmesiydi. Sizi yolda bile görse,eğer bir cafe de oturuyorsa mutlaka misafir etmek isterdi.Yada yolda mı gördü, hemen o anda evine çağırırdı.En son hatırladığım kadarıyla ayaklarıyla ilgili problemler yaşıyordu.O anlarda bile hep sosyal hayatın içerisinde oldu.Bir anda ağlar,sonrasında aniden gülmeye başlardı.Hele bir kahkahası vardı.Gülmeyi sevmeyen somurtkan insanları bile güldürürdü bence o kahkaha.
Ne güzel ki Handan teyzeyle ilgili hatırladığım hiç bir anıda onu yatakta üzgün,somurturken hatırlamıyorum.Her halde ailesi de benimle aynı görüşü paylaşır.Hani hayatın renkleri vardır ya,Handan teyzede o renklerden biriydi ve bence canlandırdığı renkte kırmızıydı.Her zaman göz alıcı, güzel ve canlı.
Ne yazık ki böyle özel insanlar artık yavaş yavaş tükeniyor. Dövünmek,üzülmek hiç bir işe yaramıyor.Şaşkın ve umarsız gözlerle bakıp duruyoruz arkalarından.Dayanıyoruz,dayanmalıyız.Çünkü onlar da bunu isterdi ve böyle mutlu olurdu.Nur içinde uyu Handan Teyzem.Tekrar sabır diliyorum sevgili Karaca ailesine.
Sevdiklerinizle birlikte uzun ve sağlıklı günler geçirmeniz dileğimle...