havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Savaş Politikalarına Hayır!...

Yazımıza başlarken ilk söz olarak Ankara`da askeri servis araçlarına karşı yapılan saldırıyı kınıyor ve lanetliyoruz!... Ölenlere rahmet dileyerek yakınlarının acılarını ve üzüntülerini paylaşıyoruz...

549

                 Son altı ay içerisinde Suruç`tan başlayarak, son saldırıya uzanan bombalı saldırıların sorumlularının ve arka plan ilişkilerinin henüz ikna edici bir biçimde açığa çıkarılamamış olmasının da altını bir kez daha çiziyoruz!...

                Askeri servis araçlarına yapılan saldırıdan hemen sonra hükümet saldırının PYD-YPG tarafından yapıldığının belge, bilgi ve irtibatlarına ulaşıldığını açıkladı. Adı geçen örgütleri ``terörist örgüt`` saymayan ABD ve diğer ülkelere de; önceden yaptığı çağrı, eleştiri ve sitemlerini bir kez daha yineledi.

                Bizim açımızdan hükümetin yaptığı bu acele açıklamanın kuşkuyla  karşılandığını söylemeliyiz. Şimdi uzun uzun sıralamayalım ama bugün Suriye ve Ortadoğu`daki ilişkiler açısından bakıldığında PYD ve YPG`nin bu eylemi yapmasının siyasal ve askeri açıdan, stratejik ve taktik açısından rasyonel hiçbir mantığının olmadığını söylemeliyiz.

                Öyle anlaşılıyor ki AKP hükümeti bu ve benzer tüm olayları ve provokatif eylemleri kendi iç ve dış politikasının bir argümanı olarak değerlendiriyor görünmektedir.

                Birçok  tarafsız çevrenin de ifade ettiği gibi hükümetin başta Suriye politikası olmak üzere tüm Ortadoğu`ya ilişkin öngörüleri , politik-diplomatik paradigmaları çökmüş ve iflas etmiştir!... Bu nedenlerledir ki son saldırı da dahil olmak üzere benzer tüm eylemleri iflas eden AKP politikalarının yenilenmesinde ve düştüğü açmazdan çıkmasında bir olanak olarak değerlendirme taktiğini izlemektir. Tüm propagandalarını bu eksen üzerinden değerlendirmektedir.

                Yukarıda özetlediğimiz genel politik atmosfer içerisinde ülkemiz; her türlü saldırıya açık bir iklimin içerisine sürüklenmiştir!...

                Hükümet benzeri tüm olaylardan sonra ``milli birlik`` söylemleriyle, tüm çevreleri ve partileri kendi politik-diplomatik ekseni etrafında birleştirmek ve seferber etmek istemektedir!... Ancak hükümetin yanlış politikaları eleştirilmeden bu politik çizgiye; bu savaş kışkırtıcı, politik, diplomatik ve askeri eksene tam cepheden karşı çıkılmadan tekil saldırı ve olayları gerçekçi biçimde değerlendirip anlamak mümkün olmayacaktır!...

                Bölgesel-ulusal gerçekliklerle örtüşmeyen, halkların çıkarına olmayan, sonu belirsiz maceralara sürüklenme tehlikesini içeren AKP politikaları eleştirilip etkisizleştirilmeden Türkiye`nin barışa demokrasiye ve özgürlüklere ulaşması olanaklı değildir!...

                Ulusal çıkarlarla örtüşmeyen AKP`nin söylemiyle ``milli birlik ve beraberlik`` söylemlerine ve politikalarına eklemlenmek Türkiye`yi milli çıkarlara doğru değil bu çıkarlardan uzaklaşmaya götürür (kaldı ki AKP hükümetinin millilik diye ortaya koyduğu kavram, kendi içinde tartışmalıdır; millilik derken hangi sınıf ve tabakaların çıkarını savunduğu bu yazının konusu değildir).

                Bugün yapılması gereken şey, ülke çıkarına olan şey emekçilerin halkların çıkarına olan şey; AKP`nin içeride ve dışarıda uyguladığı savaş politikalarına, savaş kışkırtıcılığına, ulusları düşmanlaştırıcı söylemlerine karşı çıkmak olmalıdır!...

                İçeride ve dışarda barış talebini, demokrasi ve özgürlük talebini en geniş birlikteliklerle savunmak; en az AKP hükümetinin savaş politikalarına karşı çıkmak kadar yaşamsal bir öneme sahiptir. Savaştan çıkarı olmayan tüm sınıf ve tabakaların birleşik mücadelesinin örülmesi; bugünümüz açısından olduğu kadar geleceğimiz açısından da büyük bir değer taşımaktadır.

                Yazımızı sonlandırırken bu düşüncelerin ışığında Ankara`da askeri servis araçlarına yapılan saldırıyı bir kez daha kınıyor, ailelerin ve yakınlarının üzüntülerini ve acılarını paylaşıyoruz, yaralılara şifa diliyoruz...