havadurum
Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Savaşa hayır!

Emperyalist paylaşım savaşlarının tamamı felakettir. Halklara; kan, zulüm, acı dışında hiçbir şey getirmez. Suriye'de yıllardır süren başta ABD ve Rusya olmak üzere kendi menfaatlerine göre formatlanmaya çalışılan bu savaşa en sonunda bizde karıştık, ne de olsa yeni Osmanlıcılık hayalleri… Ancak bu savaş bizim için bir bataklığa saplanış olabilir, emperyalist devletlerin politikalarına alet olmak zaten böyle bir şeydir. Türkiye'nin Suriye'de işgalci bir güç olması kabul edilemez. Suriye'nin içişlerine müdahale anlamına gelen Cerablus operasyonu tam anlamıyla Amerika ve Rusya'nın çıkarlarına uygun bir operasyondur.

1842

 Amerika, Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına müdahale etmek için; Suriye’de,  IŞİD’siz bir çözüm politikası oluşturmuşken, Rusya da Amerika’nın bölgede kontrolünü engelleyecek bir politika izlemektedir. Suriye politikaları yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı diyen AKP hükümeti de şimdi yeni politikalar izleyeceğini belirttikten sonra fiili olarak savaşın bir parçası olmuştur.

Bugüne kadar Suriyeli Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadelesinin arkasında duran ABD’ye yaranmak adına yeni bir rol alan AKP hükümeti, artık “IŞİD kötüdür” diyerek IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin müttefiki konumuyla bir taşla iki kuş vurmanın peşindedir.

Bir taraftan ABD’nin desteğini almak, diğer yandan Suriyeli Kürtlerin kendi topraklarındaki demokratik gelişimini engellemek isteyen bir politika söz konusudur.

Ancak dış siyasette başımız ne geldiyse bir taşla, iki kuş vurmak politikası yüzünden geldi.

Türkiye Suriye’de işgalci bir güç durumuna düşerse; Suriye bataklığından bu sefer biraz zor çıkar.

Ciddi bir istikrarsızlık içerisinde olduğumuz şu günlerde IŞİD terörünün onca katliamını engelleyemez iken, kendi ülkemizin yıllardır süren Kürt sorunu çözememişken, Suriye’de rol üstlenmek yeni olumsuzluklar demektir.

Suriye’de süren bu savaş Türkiye’nin savaşı değildir.

Savaş karşıtı herkes Türkiye’nin emperyalist güçlerin maşası olarak Suriye’de rol üstlenmesine karşı durmalıdır.

Suriye’nin kendi halkları kendi sorunlarını kendi iradeleriyle çözmeli, emperyalist güçler ellerini Suriye’den çekmelidir. 

Bu bağlamda, içişlerine müdahale anlamına gelecek olan Türkiye’nin bu müdahalesi ülkemizin çıkarlarına uygun değildir.

Emperyalizme hizmet etmek temelinde Suriye’de üstlenilen bu rolün, güney sınırındaki Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkını yok saymak olduğu da unutulmalıdır.

Yeri gelmişken şimdiye kadar Suriyeli Kürtlerin arkasında durmuş ABD emperyalizmin yeni gelişen dengeler itibarıyla konumunu her an farklılaştırabileceğini de hatırlatalım.

Çünkü; ‘Halkların kendi kaderini tayin hakkı’ her zaman emperyalizmin hedefindeki bir haktır.

Yılardır emperyalizm işte bunun için savaşlar çıkardı, ülkeleri birbirleriyle savaştırdı, kan, gözyaşı, yok olan hayatlar, yerle bir edilen şehirler hep bunun içindi.

Bu arada birileri yine ellerini ovuşturmakta, silah tüccarları, silah sanayi patronları; bugünlerde yine iğrenç şekilde gülümsemektedirler.

‘Kahrolsun savaş’  diyerek savaşlar karşısında halkların barış içerisinde bir arada yaşama gerçeğini, halkların kendi kaderine saygı hakkı temelinde ülkelerin içişlerine yapılan müdahalelere karşı durarak silah sanayi patronlarının sevinçlerini kursaklarında bırakalım, emperyalist devletlerin çıkarlarına alet olmayalım

Unutmayın ki her koşulda savaşın kaybedeni halklardır, masum insanlar canları pahasına bu savaşların bedelini öderler.

Bugün ABD emperyalizminin çıkarlarına uygun olarak yeni bir rol üstlenerek Suriye’de operasyona başlandığı gün Amerikan Başkan Yardımcısı Ankara’ya geldi, savaşın acı bir gerçeği olarak askerlerimiz yaşamlarını yitirip, cenazeleri ülkemize birer birer gelmeye başladığında acaba yine uçağına atlayıp gelebilecek mi?

Biz şimdiden sözümüzü insanlık için söyleyelim; Kahrolsun savaş,  Yaşasın barış!