Siyasi yasaklar!

18.05.2022         



 Değerli Okurlarım,

 

Siyasi yasaklar ayyuka çıktı. Bu yasaklara, daha önce siyasi yasaklı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sessiz kalması bende anlama güçlüğüne yol açtı. AKP hükümeti 2002 yılında kurulduğunda, Başbakan Abdullah Gül’dü. Recep Tayyip Erdoğan o zamanlarda siyasi yasaklıydı. Başbakan Abdullah Gül Ankara’da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer iken Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı iken AKP genel başkanı seçiliyor. ABD’ye gidiyor ve oval ofiste George W. Bush’un karşısına geçiyor Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ya da Cumhurbaşkanı gibi ağırlanıyor. Orada ne sözü verdi ise önce CHP genel başkanı Deniz Baykal’ın da desteği ile siyasi yasağı kaldırılıyor. Siirt’te yaşanan usulsüz seçim bahane edilerek Siirt’ten aday gösterilip tekrar siyasetin yolu açılıyor. Ve akabinde Başbakan oluveriyor.

 

Birincisi; hiçbir sıfatı olmadan siyasi yasaklı olarak seçilmiş ve bu devletin ne generali,  ne emniyet müdürü ne başsavcısı, ne sivil toplum örgütü lideri bile değilken gidip Türkiye’yi nasıl yöneteceğini anlatarak BOP eş başkanı benim demişlerdi. Bu siyasi yasaklar maalesef ülkemize hiç yakışmadığı gibi kara bir leke olarak kalıveriyor.

 

Devleti sadece devlet başkanlarının yönetmesi gerektiğini düşünüyorum. Vatandaş olarak savcılarımız ve hakimlerimiz de kim iktidarda olursa olsun ülkeyi yönetemeyen haksızlık hukuksuzluk yolsuzluk yapanın yanında değil ensesinde olmasını vazifelerini layıkıyla yerine getirmelerini istiyorum.

 

Hiç bir hukukçu siyasetçilerin önünde önünü iliklememelidir. Dışarıdan bir yabancı ülke ajanı yakalanırsa siyasetçilerin değil en doğru kararı verecek olan kişilerin yargıçlar olduğu unutulmamalıdır. En ufak yolsuzluğa bulaşmış birini Türkiye Büyük Millet Meclisimize girmek değil kapısının önünden geçmesini istemiyorum.

 

Bunları bir vatandaş olarak istiyorum. Bu vatanın biatçıların değil liyakatçıların vatanı olmasını istiyorum. Evlatlarımızın geleceğinin emin ellerde olabilmesi için torpille değil kıran kırana liyakatla yarışan gençleri istiyorum.

 

Ülkemizde her yeni gelen iktidar önce kolluk kuvvetlerinin üzerinde baskı kurarak çok radikal değişiklikler yapıyor, istemiyorum bir polis İstanbul’da görevine başlarsa İstanbul’da bitirsin isterim. Kolluk kuvvetlerinin her iki yılda bir yerini değiştirirseniz bulunduğu bölgenin semtinde, ilçesinde, şehrindeki kriminale hakim olamazsınız ve asayişi sağlayamazsınız.

Çevresine adapte olmaya çalışırken tayini çıkıyor kendisi de faydalı olamıyor çocukları da eğitim alamıyor ailesiyle birlikte oradan buraya savurulup duruyor.

 

Emekli olana kadar devletin polisi, askeri, yargıcı siyasilerin elinde oyuncak oluyor. Ve tamamen şahıslarına hizmet edilsin diye yapılan bir uygulamaya dönüşüyor.

 

Önce bunlar düzene girmeli. Ben Hacı Baları ve aynı zamanda bu vatanın bir evladı olarak, hangi siyasi parti gelirse gelsin bu vatanın, bu kutsal toprakların tapusunun kendilerine verildiği düşüncesinden bir an evvel arınmalılar. Hepsinin gelip geçici olduğunu devletin baki kaldığını bilmeliler. Bizleri ve bu günlerimizi düşünmüyorsanız yarınımızı kendi evlatlarınızı ve geleceğinizi düşünün. Dünya sizin etrafınızda dönmüyor bugünlerin bedelini onlarca yıl birlikte ödeyeceğiz.

 

Artık dünya eskisi gibi değil herkes her bilgiye çok hızlı ulaşıyor, duyuyor, görüyor ve zamanı geldiğinde hesabını soruyor. Sizin de uyanmanızı kendinize gelmenizi kindarlığınızı bir tarafa bırakıp sarılın birbirinize af dileyin birbirinizden hainleri, hırsızları, zorbaları, yolsuzluk yapanlardan hesap sorun. Devletten çalınan tüm hesaplarını kuruşu kuruşuna geri ödeyeceklerini verecekler bunu unutmasınlar.


1365

Yazarın daha önceki yazıları

Yazarın Arşivine ulaşmak için tıklayınız.
© 1998 - 2015 Çanakkale Olay
TÜm hakları saklıdır.


E-mail adresiniz ile abone olun

POPÜLER ETİKETLER