havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Son gelişmeler ve son dönemeç…

Referandumda son haftaya girdik… Belki de "son dönemeç" demeliyiz…

5882

 

 

 

Özellikle bu hafta, moral değerlerin, kitle psikolojisinin dağıtılması, yenilgi duygusunun egemen kılınması için, şaşırtıcı saldırılara, Goebbels vari taktiklere karşı uyanık olmamız gereken bir noktadayız…

 

Örneğin, “Evet’ler açık ara önde” diye açıklamalar yapılabilir… “Bunlar  ne yapar eder, istedikleri sonucu alır” diye kulaklara fısıldanabilir ve bunun gibi bizim, daha doğrusu geniş emekçi yığınlarının ve sıradan yurttaşların, morallerini bozmak, bir biçimde sandığa gitmelerini engellemek, peşinen yenilgi duygusunu egemen kılmak için çeşitli propaganda yöntemleri ile karşı karşıya kalabiliriz.

 

Yapılacak iş çok basittir… Tüm bu söylentilere kulaklarımızı kapayarak ve bir an, bir tek kendimizin oy kullanacağımızı ve bu tek bir oyun referandumun sonucunu, Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğini düşünerek, böylesi bir yüksek sorumluluk bilinci ve duygusuyla sandıkların başına gidip oy kullanmalıyız…

 

İlk yapacağımız iş bu… İkincisi; oylar kullanıldıktan sonra, doğu illerinde sandıkların bir saat daha erken açıldığını unutmadan ve yine doğu ve güneydoğudan gelecek spekülatif, gerçeği yansıtmayan sonuçları dikkate almadan, sonuna kadar, sandıkların başından ayrılmayıp, oyumuzun güvenli bir şekilde seçim kurullarına ulaşmasını beklemeli ve uyanık olmalıyız…

 

Tüm bunlar bizim yurttaşlar olarak yapmamız gereken ve yapabileceğimiz, elimizde olan durumlardır.

 

Bu referandum, bu oylama en azından benim tanık olduğum, Türkiye’nin ve özellikle bir bütün olarak, ezilen sınıf ve tabakaların geleceğini belirlemesi açısından, en önemli oylamadır… diye düşünüyorum.

 

Ve yine ülkemizle ilintili bir diğer konu; Suriye’deki son gelişmelerdir. Kimyasal provokasyona geçmeden, 15 gün öncesini düşünelim… ABD Başkanı Suriye rejiminin ve Esad’ın geleceğini Suriye halkının belirleyeceğini söylüyor… Türkiye, Fırat Kalkanı operasyonunu bitirdiğini açıklıyor… Rusya da St. Petersburg Metrosu cihatçı çeteler tarafından bombalanıyor ve herkesin Rusya’nın yeni bir operasyonunu beklediği günler… Ayrıca Suriye içerisinde rejim güçleri mevziler kazanmaya, IŞİD ve El Nusra’yı iyice köşeye sıkıştırmaya başlamış…

 

Böylesi bir tablo içerisinde ve üstünlüğün Esad rejimine geçtiği bir anda, Esad’ın elinin neredeyse hiç olmadığı kadar güçlendiği bir dönemde, Esad yönetiminin uluslararası  bir suç olduğunu, insanlığa karşı bir suç olduğunu bile bile kimyasal silah kullanmasının, reel politik içerisinde, verili durum içerisinde izah edilmesi mümkün değildir… Esad’ın böyle bir aptallığı yapacağını beklemek düşünülemez. Böylesi bir durum, hani ‘kendi ayağına’ değil, ‘kendi ak ciğerlerine kurşun sıkmak’ anlamına geleceğini, bunca savaş deneyimi sonrasına en iyi bilecek Suriye rejimidir…

 

Bu tanımlama ve bu analiz için sadece, ortalama bir zeka, tarafsız bir analiz perspektifi yeterlidir. Ancak emperyalist çakallar, sanki Suriyeli çocukları çok seviyorlarmış gibi özellikle ABD’nin yeni yönetimi Suriye’yi bombalayarak aslında, önce halklara, sonra muhatabı olan devletlere “ben de buradayım” diyerek kırbaç sallamış ve dişini göstermiştir. Olay bundan ibarettir.   

 

Türkiye yönetimi ise, durumdan vazife çıkarmakta ve bunu özelikle referanduma malzeme yapmakta gecikmemiştir.

 

Şimdi sanki biz, ABD’nin Vietnam’daki katliamlarını, Irak savaşında yüz binlerce insanı öldürdüğünü, katlettiğini unutmuşuz gibi, hafızalardan silmişiz gibi, Suriye’de insancıl görüntülerle, dünyayı aldatmaya soyunuyor…

 

Biz, bütün Ortadoğu’da ve hatta bütün coğrafyalardaki, soyguncu, sömürücü, gerici, savaşçı, rejimlere ve sistemlere karşıyız… O nedenle, Suriye üzerinden kendi niyetlerini gizlemek isteyenler, boşuna heveslenmesin, onların politikalarını çok iyi biliyoruz.

 

Son cümlelerimiz, 17 Nisan Köy Enstitüleri’nin kuruluş günüdür… 17 Nisan 1940… Türkiye’nin aydınlanmacı ve eğitim açısından en ‘Hayır’lı günlerinden birisidir… O günü, Türkiye’ye armağan eden, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç başta olmak üzere, akıl ve emek harcayanları bir kez daha ‘Hayır’la ve saygıyla yad edelim…