havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

TAŞERON-RESTORASYON HÜKÜMETİ!

1399
      Değerli okurlarım, 10 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana geçen 25 günlük süreçte biledemokrasinin ‘olmazsa-olmaz’ kurallarından olan “erkler ayrımına’ (Yasama-Yargı-Yürütme) tahammül edemeyen bir iktidara sahibiz ne yazık ki.. İktidar mensuplarının tutum ve davranışlarına baktığımızda Türkiye’nin geleceği pek parlak görünmüyor!
                                                           ***
Yazının başlığını biraz açalım…
Taşeron: Bir işin bir kısmını yerine getiren.
Restorasyon:Bu kelimenin birçok anlamı vardır. En çok kabul gören tanım ‘aslını bozmadan’ onarmaktır. Buraya bir mim koyduktan sonra geliniz “Adli Yıl” açılışını ele alalım.
*Açılışlara 71 yıldan bu yana Cumhurbaşkanlarının ve Başbakanların katılmaları gelenektir ve ayni zamanda Hukuk Devletine yüksek yargıya olan saygının bir gereğidir.
*Yargıtay Başkanlar Kurulu, Barolar Birliği Başkanının açılışta konuşması ‘İfade özgürlüğünün gereğidir’ kararını vererek hukukçuların mesleki onurunu korumuş oldu…
“Adli yılın açılışına Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin FEYZİOĞLU gelirse ben gelmem!”diye R.T.Erdoğan rest çekmişti.
Erdoğan 10 Ağustosta Cumhurbaşkanı seçildi. 15 Ağustostan bu yana tüm tutum ve davranışları Anayasayı tanımadığının kanıtı. Örneğin; seçildiği gün partiden de Milletvekilliğinden de istifa etmesi gerekiyordu. Bu anayasa hükmünü tanımadı.
Bakınız, 14 Ağustos tarihinde Birgüngazetesinde yazdığı makalesinde Anayasa Profesörü İbrahim KABOĞLU ne demiş:
“Bu durum, halk tarafından seçilen CB tarafından anayasanın askıya alındığı anlamına gelir ve seçilme anı ile göreve başlama anı arasındaki dönem, anayasa hukuku dilinde ‘Anayasa darbesi’ olarak nitelendirilir.”
Anayasa Profesörü Erdoğan TEZİÇ’te; Cumhurbaşkanı GÜL, TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK ve seçimin kesin sonucunu zamanında Resmi Gazetede yayımlatmayan Başbakanlık da ‘Anayasayı ihlal suçu’ işlemiştir” diyor.
(Hukukçular her şeyi özetlemiş.. Başka söze gerek var mı?)
***
            Sevgili Çanakkale OLAY okurları, hiçbir eleştiriye tahammüllü olmayan Erdoğan ‘Adli yıl’ açılışına katılmıyor da taze Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU’na peki ne oluyor!?.O da Başbakanlık koltuğuna oturduğunun ilk gününde “Erdoğan’ın olmadığı yerde ben de yokum!  diyerek; “Taşeron-Restorasyon Hükümetinin Başbakanı olacağını açıkça ilan etmiş olmuyor mu!?.Oysa, seçilmiş 12. Sn. Cumhurbaşkanının temel görevi Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmektir.
            Taze Cumhurbaşkanı Taze Başbakana; “Ben restimle kendimi bağladım, gelmem dedim! Siz Başbakansınız, katılmazsanız ben devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme görevimi yerine getirmemiş olurum…” diyemez miydi? Dememiş olmalı ki; Davutoğlu’da “Taşeron-Emanetçi Başbakan” nasıl olunur onu kanıtladı!
            Demek ki “Yeni Türkiye’nin” Başbakanının da hukukçuların demokratik hakkı olan ifade özgürlüğüne zerre kadar tahammülü yok! Merak ediyorum; böyle bir davranışa hangi demokratik ülkede anlayış gösterilebilir?
            Bir diğer merakım da şu: (İzninizle az-biraz niyet okuyacağım!)
            *Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini, kuruluş ilkesini bu zevat acaba niçin “eskimiş” olarak kabul ettirme eğiliminde… Öyle olmasa sabah-akşam “YENİ TÜRKİYE”şarkısını söylemezler değil mi!
SON SORU: Açıkça söyleyin.. ‘ASLINI BOZARAK’ NEYİ RESTORE EDECEKSİNİZ???