yusuf@canakkaleolay.com
Her toplumun kendine özgü inanışı, davranışı, yeme-içme, yatıp-kalkma, oturma, konuşma biçimi vardır. Değiştirme ne kültürle ne de çevreyle mümkün değildir. Bu ayrıcalığı bir meziyet olarak algılandığı gibi, toplumun bir kısmı da kendi gibi konuşandan kendine daha yakın hisseder. O bizden diyerek sempati, güven duyar. Özellikle politikacılarımız bu tür konuşma ve davranışlardan büyük rant sağlar.
Toplumu arkasına takar istediği yere götürür. Hitler, Mussolini, Salazar, Frako, Pinoche gibi faşizme felaketine götüren liderler yakın tarihimizde pek çoğumuzun bildiği isimlerdir. Bu almanlar, İtalyanlar, İspanyollar, Portekizliler, Şilililer, kültür, sanat, edebiyat, teknolojide ileri toplumlardı ama sonunda insan hakları, demokrasi, adalet, özgürlüklere yenik düştüler, dünyaca lanetle anılıyorlar.
Türk toplumu batı uygarlığının yaptığı Rönesans ve reform hareketlerini yüce önder Atatürk ve Kemalizm sayesinde 90 yıl önce gerçekleştirdi, tam olgunlaşıp meyvelerini alacağımız yıllarda, ikinci dünya savaşından yorgun yıkılmış bir dünyada savaşa bulaşmama başarısını gösteren genç dinamik Türk toplumuna çok partili demokrasi toplumu parçalama ayrıştırma oyununun devreye sokan İngiliz, Amerikan, İsrail 3 şeytanın işine yenik düştük.
Türk işi Anayasa, kişisel verilerin korunması yasası, Türk tipi terörizm, silahsız terörizm, Türk tipi bakanlık, Türk tipi kadın hakları, 18 Mart törenlerini siyasi Arenaya çevir, arkasından özür dile, sonra da aynaya bakmaya çağır, özrü kabahatinden büyük milletvekili 2000 ne yakın kutsal makamda oturan kişi kim olursa olsun adalete intikal etmiş hakaretleri üzüntü kaygı ve gerçek olanları nefretle karşılıyoruz. Ama arkasından aynaya bakma önerisinde bululanları da aynı nefretle karşılarız, Türk toplumunun sevgiye adalete özgürlüğe saygıya susamışlığı var.
Hoşçakalınız.
