havadurum

Tabipler uyardı; "Sınırlı sayıda insan zenginleşecek bize pisliği kalacak"

1234

 Çanakkale Tabip Odası Çevre Komisyonu Çanakkale’de artan termik santral ve madenlerin getirdiği çevresel ve sağlık sorunlarına dikkat çekti. Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Coşkun Bakar tarafından yapılan açıklamada Tabip Odası Toplantı Salonu’nda yapılan açıklamada;  “Çanakkale Tabip Odası’nın hekimleri olarak çevremizde olup bitenleri yakından izlemeye devam ediyoruz. Çok iyi biliyoruz ki uğruna yeminler ettiğimiz ve gerçekleştirebilmek için hayatımızı adadığımız sağlıklı yaşam ancak ve ancak temiz ve sağlıklı bir doğal çevre ile mümkün olabilmektedir. Toprağın, havanın ve suyun temiz olması, üzerinde yaşayan canlıların varlığı için olmazsa olmaz bir ön koşuldur. Ancak son günlerde, Çanakkale ilinde var olan termik santrallere iki tanesinin daha eklendiği ve yenilerinin yapılması için çalışmaların olanca hızıyla devam ettiği görülmektedir. Bu da yetmezmiş gibi Şahinli ve Kocabaşlar köylerinin sınırları içerisinde altın ve gümüş madeni ve zenginleştirme tesisinin faaliyete geçtiği ve Kirazlı’dakinin de ruhsat aldığı ve başlamak üzere olduğu görülmektedir.  Bu iki madeni, başka maden projelerinin de beklediğini biliyoruz. Eğer birilerinin rüyaları gerçekleşebilirse ormanları ve doğa güzellikleri ile övünen Çanakkale’nin altın ve gümüş madenleri ile birlikte bir termik santral cenneti olacağının farkındayız” ifadelerine yer verildi.

 
“Sağlığa sadece hastalık olarak bakmıyoruz” 
Çanakkale Tabip Odası hekimleri olarak hastalık ve sağlığı, sadece hastaneye gelen hastaların tedavisi olarak algılamadıkları belirtilen açıklamada; “Bize göre öncelikli olan hastalık değil sağlıktır. Sağlık ise fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik hali demektir. Sosyal iyilik hali de fiziksel, biyolojik, kültürel çevrenin var olabilmesi ile mümkündür. Çanakkale ili fiziksel ve sosyal çevresi ile bir insanın sağlıklı yaşayabilmesi için ülkemizde ve hatta dünyada nadir, az kirletilmiş yerlerden birisidir. Şunu da belirtmeden geçmeyelim, asla kalkınma ve sanayi karşıtı bir düşüncemiz bulunmamaktadır. Eleştirilerimiz ve kaygılarımız sanayileşmenin akıl ve bilim karşıtı yöntemlerle temiz bir çevreyi yok etme pahasına yapılıyor olmasınadır. Bu yatırımları yapanlar, yapılmasını kolaylaştıranlar ya da destekleyenler düşünüyorlar ki; kalkınmak ve zenginleşmek için kömür yakmak, yer altındaki bütün madenleri çıkarmak gerekmektedir. Böylece ülke olarak zenginleşeceğiz. Öyle demiyor mu yerel gazetelerden birisi müjdeli haberi verirken, ‘Çanakkale’nin taşı da toprağı da altın!’ Evet, bu yatırımlar bazı insanları zengin edecektir. Ancak onlar buralara neredeyse hiç gelmeyen büyük patronlar ile yatırımların yöneticileri ve nitelikli iş yapan mühendisler olacaktır. Bölgeden bazı insanlara iş de verilecektir. Ancak bu verilenlerle Çanakkale ili hiçbir zaman şimdi olduğundan çok daha zengin olmayacaktır. Bunun yanında tahrip edilen ormanlar, kirletilen su, toprak ve hava ile yaratılan sosyal maliyetler en fazla birkaç kuşak sonra yaşayanların omzuna yüklenecektir. Yani çocuklarınız ya da torunlarınızın omzuna…” denildi.
 
“Altın madenleri ormanları cehenneme çevirdi”
Altın madenlerinin Çanakkale’nin doğasını cehenneme çevirdiği ifade edilen açıklamada; “Altın madenleri, bakmaya kıyamadığımız, yaz aylarında yangın olacak diye diken üzerinde olduğumuz ormanlarımızı birer atık cehennemine çeviriyor. Yanmasın diye üzerine titrediğimiz ormanların yok edilmesine herkes seyirci kalıyor. Kimse biz hekimlerin, toprağın içindeki altının ve gümüşün elde edilme işleminin çevreci bir faaliyet olduğunu ve bu şirketlerin de çevreyi çok sevdikleri yalanına, inanmamızı beklemesin. Üzeri ormanlarla kaplı dağları eriten ve yerine milyonlarca ton atık bırakan bir faaliyetin, bulunduğu çevreye iyilik yapmasını bekleyemeyiz. Madenlerine diktikleri yalancı hatıra ormanları da ancak masallara inanmak isteyen çocukları kandırabilir.  Çan ilçesindeki hava kirliliği herkesin malumuyken, Biga sınırlarında termik santraller ve kirli sanayi; bölgenin yaşam kayaklarını kurutmaya yüz tutmuşken, yeni termik santrallere izin vermek akılla açıklanamaz. Hava kirliliği tüm dünyada en fazla tartışılan konulardan birisidir. Kapitalist dünya bile artık kömür ya da fosil yakıt yakmadan elektrik üretmenin yollarını aramaktayken, bazı ülkeler önümüzdeki birkaç on yılda güneş ya da rüzgârla elektrik üretmeye kendilerini adamışken, kömür yakmaktan başka bir çaremiz olmadığını düşünenlerin ancak başka bir masalın kötü karakterleri olmaktan daha ileri gitme şansları bulunmamaktadır” denildi.
 
“Lütfen uyarılarımıza kulak verin”
Çanakkale Tabip Odası hekimleri olarak neredeyse 10 yılı aşkın bir süreden beri sürekli olarak uyarıda bulunulduğu belirtilen açıklamada son olarak; “Kömür yakarak ve ormanların altını eşeleyerek zengin olmanız mümkün değildir… Böylece ancak çok sınırlı sayıda insan zenginleşecek size de pisliği kalacak. Nasıl mı biliyoruz? Bakın petrol zengini ülkelere hiçbirisinde Avrupa Ülkelerindeki yaşam standardı bulunmamaktadır. Zenginlik üç beş kişinin elinde kalmakta halkın gerisi sefalet içinde yaşamaktadır. Hatta bazı Arap ülkelerinde petrolün laneti savaş olmaktadır. Bu yüzden halen vakit varken, ormanların çoğu doğal yaşamın içindeyken, hava Çan dışında henüz o kadar da kirlenmemişken hekimlerin bu çağrısına kulak verin. Toprağın altı yerine üstünü değerlendirin. Toprağın yüzlerce metre altından gelen kömür yakmak yerine bize her gün enerji olanağı sunan güneşi ya da rüzgârı değerlendirmenin yolunu arayın. Unutmayın, o kömürün çıkarılması için Soma’da 300 kişiyi toprağa gömdük. Her yıl o kadar olmasa da üçer beşer canımızı gömmeye de devam ediyoruz. Enerji üretmek için bu maliyetlere katlanmak zorunda değiliz ya da merkez bankalarının kasalarında saklayacağız diye ormanları eşelemek zorunda da değiliz… Hala vakit varken lütfen uyarılarımıza kulak verin ve geç kalmayın…” ifadelerine yer verildi.
(Atilla Akın)
Paylaş