Türk futbolu ekonomik bağlamda tarihinin en zor ve sıkıntılı dönemlerini yaşıyor. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor gibi Türkiye’de Şampiyonluklar yaşamış kulüpler, yıllardan buyana yaptıkları transfer hovardalığının faturasını hem de katma değerleriyle ödüyor. Önceki sezonlarda gelirlerinden fazla para harcayıp, rakipleri ile haksız rekabet ortamı yaratan kulüpler Avrupa Kupaları’ndan ihraç edilmekle karşı karşıya. Bir taraftan milyon Euroları bulan borçları, diğer yandan dış transfer yasağı nedenleriyle, istemeden olsa da küçülmek zorunda kalan kulüpler, artık kendi yağları ile kavrulmak zorunda. UEFA’nın kesin talimatıyla, kulüp kasasına cepten para konulamadığı, sermaye artırımına gidilse bile, bu parayla transferlerin yapılamadığı sürecini yaşayan 3 büyüklerden; Fenerbahçe Aziz Yıldırım’ın, Galatasaray Duygun Yarsuvat, Dursun Özbek ile Ünal Aysal, Beşiktaş ise Yıldırım Demirören’in başkanlığını yaptıkları kulüpleri nasıl perişan ettiklerini hepimiz gördük. Peki, bu kulüplerin küçülerek, büyümesi nasıl olacak ? Çok basit. Milli Federasyon borçlu kulüplerin, borç miktarlarına göre her birine değişik yıllarda Avrupa yasağı getirecek. Kulüplerde futbol ile diğer branşlar ayrı ayrı bütçelerle yönetilecek, her branş getirisine göre harcama yapacak. Sınırsız yabancı sayısı tarihe karışacak. Futbol Federasyonu yerli futbolcuların transferinde üst rakamı belirleyecek. Bu rakam asla aşılamayacak. Süper Lig dahil, diğer tüm profesyonel ligler, BAL ligleri gibi Bölgesel olacak. Mecbur olmadıkça hiçbir takım 200 kilometreden fazla deplasman yapmayacak. Peki bunlar yeter mi, Elbette yetmez ! Futbol Federasyonu’nda memur statüsünde görev yapanların yüzde 90’ını başka alanlar kaydırılacak ve futbolun ekonomik yükü böylelikle azaltılacak. Eğer, bunlar yapılmazsa, sınıfta öğrencisi olmayan öğretmen ne ise, profesyonel liglerde takımı olmayan Futbol Federasyonu da aynı duruma düşecek. Futbol’un arkasına sığınarak, lüks otellerde verdiğiniz resepsiyonlar, kura çekimleri, kokteyller, eğlenceler, gereksiz seminer ve panellerin artık sonu geldi. Profesyonel olsanız bile, hangi kademede bulunursanız bulunun, görev anlayışınız Amatörce yapılmıyorsa, on para etmez. Bu cümleden hareketle şunları ifade etmek zorunda hissediyorum kendimi. Ey Federasyon.... Spor Toto’nun sponsorluğunda her sezon lig sistemine göre oynanan 2’nci ve 3’ncü Ligler’i neden Bölgesel olarak oynatmıyorsunuz.? Bunca israf, bunca yorgunluk niye. Netice itibarıyla yapılacak bu müsabakalarda aynı adette Şampiyon çıkacağı gibi, aynı sayıda düşme de olacak. Lutfen, bu iki ligi, eskisi gibi coğrafi bölge esasına göre oynatın da masraflar azalsın, böylelikle de takımların moral motivasyona dayalı olarak performansları artsın.
Cahit GÖVEREN
