havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

USTA’NIN KARABASANI BÜYÜYOR

1494
Hükümet çevreleri ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki tartışmalar ve mücadeleler hız kesmeden devam ediyor. Başbakan Erdoğan ve diğer hükümet sözcüleri yaptıkları her konuşmaya “paralel devlet” ile başlayıp “paralel devlet” ile bitiriyorlar. Öyle anlaşılıyor ki; Başbakanın seçim propagandasının merkezine yerleştirdiği temel argümanlardan biriside Gülen cemaati ve bağlı olarak paralel devlet olacak gibi görünüyor.
               Sanki Gülen cemaati yerel seçimlere katılan bir parti!... 10-11 yıldır ülkeyi AKP hükümeti değil de paralel devlet yönetmiş!... Başbakan ve AKP sözcülerinin iddia ettikleri gibi cemaat mensupları devlet içinde bir paralel yapı oluştururken, bir çete oluşumu yaratırken; hükümetin ne iş yaptığı doğrusu bizim gibi sıradan yurttaşların aklına takılmıyor değil.
Bu duruma Başbakanın sözleriyle cevap vermek istersek; “hükümet yan gelip yatma yeri değil…” diyebiliriz. Sanki paralel devletin nasıl bir tehdit ve tehlike oluşturduğunu yeni fark etmişler gibi, vaziyeti toparlamak için binlerle ifade edilen emniyet görevlisini ve yüzlerle ifade edilen yargı mensubunu görevlerinden uzaklaştırma çabasına giriyorlar. Tabi üç beş polis, üç beş yargı mensubunun görev yerlerini değiştirseler tehlike konusunda istedikleri algıyı yaratamazlardı. Koskoca bir paralel devlet tehlikesinden söz ediliyorsa atılacak adımlarda ona uygun olmalıydı. Binlerce emniyet görevlisini, yüzlerce yargı mensubunu yerinden, görevinden oynatacaksın ki sıradan yurttaşlar ne büyük bir tehdit ve tehlikeyle karşı karşıya olduklarını düşünsünler ve anlasınlar. Algı böyle büyütülür!...
Tabi buradan birde mağduriyet üretilip ve bu mağduriyet oya tahvil edilirse, yerel seçim sandığına yansıtılabilirse, bir taşla birkaç kuş vurulmuş olacaktı. Yemede yanında yat!...
Buradan şunu söyleyebiliriz; hükümet ne söylerse söylesin, hangi adımları atarsa atsın iki şeyden kurtulamaz. Birincisi paralel devlet yapılanmasının tüm siyasi ve hatta hukuki sorumluluğundan kurtulamaz. İkincisi yolsuzluk ve rüşvet iddialarını unutturamaz.
Bakın, geçtiğimiz hafta Bülent Arınç Bursa’da partililerle yaptığı toplantıda cemaate ilişkin neler söylüyor. Arınç diyor ki; “biz varsak cemaat var biz yoksak cemaat yok olur”, ”hükümetimiz varsa siz varsınız hükümetimiz yoksa sizde yoksunuz!”.
Şimdi bu sözler üzerine eğri oturup doğru düşünelim; cemaatlerin varlığı açısından sözün tarihsel yanlışlığını bir yana bırakıyoruz. Ancak paralel devlet yapılanmasının kimlerin himayesinde gerçekleştiğinin, etkinleştiğinin, genişleyip derinleştiğinin itirafı değil midir bu sözler!? Arınç’a sormazlar mı; mademki hükümetinizin varlığı cemaatin varlık ve yaşama sebebidir, o halde bu feryadı figan niye. Sayın Arınç’ın sözlerinin; ”şecaatin arz ederken sirkatin söylemek anlamına geldiğini”, ve daha önemlisi ve aynı zamanda hukuki sorumluluk açısından ise; “tevil yollu ikrar” olduğunu söylemekle yetinelim.
Yani şimdi paralel devlet diye günah keçisi ilan ettikleri Gülen cemaatine mensup oldukları ve geçmişte yapılan tüm hukuk dışı uygulamaların sorumlusu gibi gösterdikleri kişi, oluşum ve durumların sorumlusunun hükümet olduğunu söyleyebiliriz.
Bülent Arınç’ın Bursa’da söylediklerini neresinden ele alırsanız alın bu sonuca çıkmaktadır.
Sözün özü; hükümet zor durumda!... “İç, dış” sorunlar karşılıklı etkileşim içerisinde taşınması, karşılanması zor bir basınç oluşturuyor. Ustalık döneminde olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan’ı zorluyor. Yerel seçimler yaklaşıyor. AKP’nin üzerine oturduğu zemin sarsılıyor. Sistemin doğasında var olan çelişkiler yoğunlaşıyor, keskinleşiyor. Usta zorlanıyor. Yeni ittifaklara arayışlara mağduriyetlere ihtiyaç duyuyor. Rüşvet ve yolsuzluk iddiaları belasından kurtulmak için gündeme yapay, sanal argümanlar sürmek istiyor. En azından mevzilerini güçlerini korumak istiyor. Ama bu kez USTA’nın işi gerçekten zor.
                Başbakanın seçim konuşmalarına bakılırsa neredeyse gittiği her yerde aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor. Bakarsınız yakında Merkez Bankasının faiz yükseltme kararını da “faiz lobisinin” tezgâhı diye yeni bir mağduriyet unsuru olarak gündeme getirebilir. Ancak, öyle anlaşılıyor ki paralel devlet enstrümanını seçim süresince bir mağduriyet konusu olarak sıkça duyacağız.
                Ama bu kez vaziyet çetrefilli, mağduriyet edebiyatı sökmeyecek gibi… Karabasan büyüyor, yoğunlaşıyor, dengeleri sarsıyor!...