havadurum

Usta gazeteciler "Görsel Medyada Umut"u aradı

756

 Kepez Belediyesi ve Rating Academy iş birliğinde düzenlenen 2’inci Uluslararası Umut Kongresi ikinci gününde ‘Görsel Medya ve Umut’ konusu ile devam etti. Gazeteci Yazar Yalçın Bayer, Dr. Oktay Saydam ve Aynalıpazar Gazetesi sahibi Murat Kıray’ın konuşmacı olarak yer aldığı oturumda yazılı ve görsel basının ulusal ve yerel sorunları konuşuldu.  Usta gazeteci Yalçın Bayer, günümüz gazeteciliğinin son 15 yılda gerilediğini ve gazetecilikte baskıların arttığını dile getirdi. Profesyonel gazetecilik anlayışının son bulduğunu ifade eden Bayer,  gazete tirajlarına yaşanan değişikliklere değindi. Görsel ve yazılı medyada yerel basının sorunlarını aktaran Kıray,   gazetecilerin yaşadığı baskıların uluslararası istatistiklerini paylaştı.   Kıray’ın ardından Dr. Saydam sosyal medyada vidolarını paylaşarak, sosyal medya habercilik anlayışı ile ilgili bilgilendirmede bulundu. 

 
“Eskiden gazetecilikte ayrım yapılmazdı”
İlk olarak eski ve yeni gazetecilik anlayışı arasındaki farkları anlatan Bayer; “Artık yeni gazetelerde haberlere kimse dikkat etmiyor. Eskiden haberin maliyeti çok daha pahalıydı şimdi ise çok daha ucuz. Bir haber ajansına bağlanacaksınız. Anadolu Ajansına güvenemiyorsunuz, İhlas Haber Ajansı var ona da güvenemiyorsunuz. Doğan Haber Ajansının kıymetini bilmemiz gerekiyor. İki ay öncesine kadar satma durumları da yoktu.  Aydın Doğan cebinden 600-700 bin TL gibi takviyede bulunuyordu. Kendisini kutluyorum. Doğan Haber Ajansını bu durumda diğerlerinden ayırıyorum. Çanakkale gibi bir yerde asgari ücretli 3 kişi istihdam etmek zorundasınız. Edirne, Kocaeli, biraz daha yukarı çıkarsanız Bolu aynı şekilde oralarda bir muhabirle olmuyor.  Türkiye’de yabancı gazetecilerin temsilcileri var. Buradan Ankara’ya geldiğiniz zaman 10-15 kişi tutmanız lazım. Samsun, Eskişehir aynı şekilde. Bu kişiler tarafsız gazeteci statüsünde olmalı. Yanlışlıklar yapmamalı, yaptığı zaman işten çıkartılmalı. Gazeteciliğin böyle ciddi ve tutarlı bir yapı olması lazım. Bu şekilde Doğan Haber Ajansı bu günlere kadar geldi. Aydın Doğan hepsini sattı. Ben patronalara karşı ön yargılı değilim gazetedekiler hala aynı sistemde çalışıyor” dedi.  
 
“İki satır bir şey yazıyorsunuz. Sekretarya korkuyor”
Basında son yıllarda taraflı ve yanlı habercilik yapma zorunluluğu oluştuğunu dile getiren Bayer; “Simavi ailesinden sonra Doğan ailesine gelinceye kadar hiçbir şey için ayrımcılık yapılamazdı. Fakat ne zamanki 15 yıl önce AKP iktidara geldi orada ayrımcılık başladı. Sen ben ayrımcılığı başladı. Ne yapıyor, sana ilan vermemeye başlıyor. Bunların yerine dinci gazetecilere kaynak ayrıldı. Onlara her ay 150 bin TL tutarında resmi ilanlar verildi. Geldiğimiz noktada bu dengeler nasıl oluşacak? Basın ne zaman özgür ve bağımsız olacak? Sonuçta açılan telefonlar var. Yani bizim bilmediğimiz durumlarda var tabi. Bu durumda Doğan bütün gazetelerini verdi. Umarız bu yeni gelen aile de ağlamak gibi manzaraların dışında birkaç yıl içerisinde tecrübe kazanır ve biraz daha onurlu olur. Bunu yapmak zorunda. Tabi, neler olacak bunları zaman içerisinde göreceğiz. Bazı arkadaşlar gazeteciliğin iyi gittiğini düşünüyor. Hayır iyi gitmiyor. Siz iki satır bir şey yazıyorsunuz. Sekretarya korkuyor. Ben 54 yıldır bu meslekteyim böyle bir sistem içerisinde çalışmaktan utanıyorum. Yeni gazeteciler bir şey yapmalı ve gözükmeli. İyi bir yazı yazmalı, iyi bir araştırma yapmalı, iyi bir fotoğraf çekmeli. Bu umutlar içerisindeyiz. Ancak bu durumda başka bir meslek seçmelerini önerirdim. 50-60 tane iletişim fakültesi var.  Onlarda işin ciddiyeti içerisinde değiller. Aydın bey hem lisesini, hem üniversitesini kurdu. Bunlar işlevsiz halde kaldı. Almanya’da eskiden Türk gazetesi olarak Hürriyet ve Milliyet çok önemliydi. Şu anda bitti öyle bir şey yok.  Artık herkeste telefon var herkes gazeteci oldu. Ben çocukların başka bir şey okumasını tavsiye ederim. Başka bir şey okusun, ekonomi okusun derim” dedi. 
 
“Yerel basında baskılara maruz kalabiliyorsunuz”
Bayer’in ardından yerel gazetelerin sorunlarını aktaran Kıray; “Türkiye’de gazeteciliği ve umudu konuşacaksak ortama bakmamız gerekiyor. Türkiye son 15 yıldır gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler arasındaymış. Sınır tanımayan gazetecilerin istatistiğine göre 80 ülke arasında 55’nci sırada ve geçen yılda bu yana 4 sıra gerilemişiz. Tutuklu gazeteci sayısı 123. 157 yayın organı 2016 yılında kapanmış. Ulusal boyuttu bu şekilde yereldekileri saymıyorum. Tabi vahim tablonun yerel yansımaları var. Bizde bu yerel yansımanın içerisinde bu mesleği yapmaya çalışan insanlarız. Günümüzde iki tip gazeteci var. Eskiden çok sesli bir şeyler söyleyen gazeteciler vardı. Fikirleri tartışırdık. Şimdi ise Polyannacılık oynayan iktidar yanlısı bir gazeteci var. Bir de ekmeği aslanın ağzında olan mesleğini yapabilmenin çok zor olduğu bir gazetecilik modeli var. Ulusal gazetelerde muhalif ve yandaş gazetecileri çok iyi ayırt edebiliyoruz. Ancak bu yerelde biraz daha zor oluyor. Yerelde muhalif gazeteci olduğunuz zaman yandınız. Mesela, sahibi Aynur Ganiler’in de aramızda olduğu Olay Gazetesi Çanakkale’de yerel basının amiral gemisi. Bu şehre gazetecilik öğretildiyse, gazete ve haber öğretildiyse amiral gazetesi Olay Gazetesi’dir. Olay Gazetesi muhaliftir. Ama bir sabah uyanır ki resmi ilanları kaldırılmış. Sadece muhalif olduğu için. Cemal Oral diye gazeteci bir arkadaşımız var. Bundan üç yıl önce bir gece evine giderken dövüldü. Sopa ile kafasına vuruldu. Faili üç buçuk yıl olmasına rağmen bulunamadı. Çanakkale’nin her yeri mobesse kamerası olmasına rağmen saldıran şahıs bulunamadı. Ben gazeteciyim biraz muhalifim. Üç yılda tam 6 defa vergi incelemesi gördüm. 3 yüz bin lira vergi cezası kesildi. Gazeteyi satsam o kadar para etmez. Devlet Hastanesi’nde hemşire olan eşim ben Çanakkale Devlet Hastanesi yemeklerinde çıkan böcekleri haber yaptıktan sonra başka yerlere sürüldü. Yani yerel basında bu şekilde haberler yaptıysanız, başınıza böyle şeyler gelmesi çok normal. Umutsuz muyuz? Ben umutsuz değilim. Bu topluluk olduğu sürece, Yalçın beyi okuduğum sürece, ben gazetecilik yaptığım süre içerisinde umutluyum” dedi.  
Kıray’ın ardından son olarak sosyal medyada habercilik anlayışını anlatan Dr.  Saydam, sosyal medyada paylaşılan içerikleri vidolarla izletti. Saydam, sosyal medya içerik üretimi hakkında bilgilendirmede bulundu.
(Eren Aşnaz)
Paylaş