havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

YEREL SEÇİMLERE "BEŞ KALA"!

İktidar partisinin, yerel seçim startını verdiği çok oldu. AKP Genel başkanı ve üst yönetim, yaptıkları tüm toplantılarda propagandaların ağırlık merkezine yerel yönetimleri ve yerel seçimleri aldılar

7663

 

 
Genel olarak tüm partilerde iki yönlü bir hazırlık gözlemleniyor; aday belirleme ve buna bağlı olarak diğer partilerin yerel yönetim uygulamalarına ve politikalarına yönelik eleştiriler… 
31 Mart tarihine kadar, biz de konuyu hem genel yönü hem de Çanakkale özelinde bilebildiğimiz ve görebildiğimiz ölçülerde bir kentli yurttaş olarak değerlendirmeye devam edeceğiz.
Ancak bugün çok genel ve özet olarak Çanakkale açısından, yerel yönetimler ve önümüzdeki seçimlere ilişkin ve belki de bir anlamda ve bir yönü ile de demokratik kitle örgütlerine ve kamuoyuna bir çağrı niteliğinde görüşlerimizi paylaşmak istedik…
Çanakkale tarihsel ve toplumsal birikimleri, sosyal hayatın demokratik dokusu, ilişkileri, değerleri ve yönelimleri açısından “kendine özgü” nitelikler arz eden bir kenttir. Demokratik refleksleri, bilinci ve örgütlülüğü özellikle son 30-35 yılda genişleyip derinleşen bir hat üzerinden ilerleyerek çeşitli hak kategorilerinde örnek bir kentli yaşam değerlerine sahip olmuş, tarihsel birikimlerini yeniden ve yeniden üreterek, güncelleme ve bunu belli ölçülerde hayata geçirebilen bir noktaya ulaşmıştır. 
Kuşkusuz Çanakkale açısından ve Çanakkale’nin demokratik örgütlenme düzeyi ve örgütlü kesimleri açısından henüz çok önemli talepler, ulaşılmayı ve uğruna mücadele edilmeyi beklemektedir. 
Bilinir ki kentli yaşam, hak kategorileri ve talepleri açısından kentliler için yeni “hak kuşaklarının” yaşama geçirilmesini, elde edilerek yaşanılabilir kılınmasını, kent yöneticilerinin sorumluluğu ve kentli yurttaşların demokratik talepleri açısından ertelenemez bir sorumluluk olarak her gün yeniden güncellenme gereksinimi ile ortaya çıkmaktadır. 
Ne demek istiyoruz; örneğin, hak kategorilerinden en vazgeçilemez olan kentli hakları. Ve yine ve özellikle günümüzde, özel bir önem kazanmış olan çocuk hakları, çevre hakları… belki çevre haklarını sağlıklı bir kentsel çevrede özgürce yaşayabilme hakkı olarak not düşmek daha doğru olacaktır. Dahası, özellikle son zamanlarda Atikhisar barajını tehdit eden siyanürle altın çıkarma faaliyetlerinin yoğunlaştığı günümüzde; sağlıklı bir çevrede yaşam hakkı özel bir önem kazanmıştır. Ve yine özel bir önem taşıyan kadın hakları gibi kazanılmış tüm hak manzumelerine uygun bir yönetsel paradigma, kentlileri yönetime katmayı hedefleyen demokratik örgütlenme modellerini yaratabilme ve o kentin kendi özgünlüklerini koruyup geliştirme perspektifi ile hareket eden bir politikanın egemen olması, elde edilebilmesi ve uygulanabilmesi için mücadele… olabildiğince örgütlü, demokratik, kentin ulaşılabilir en uzak köşelerini harekete geçirebilecek mücadele…
Ki kaldı ki, sıralamaya çalıştığımız talepler, toplumsal kentsel yaşam açısından, devrimci mücadele-reformlar uğruna mücadele ilişkisi açısından ancak asgari talepler olarak değerlendirilebilir.
Şimdi dönersek iktidar, mevzilerini korumak, büyütmek, büyük kentleri yeniden kazanmak adına giderek cumhuriyet perspektifinden uzaklaşmış olan, Cumhur İttifakı ile seçimlere girecek gibi görünüyor. Cumhur İttifakı’nın uyumlu bir süreç yaşayıp yaşayamayacağını göreceğiz. Ama şimdilik konumuz bu değil. 
Genel olarak, halk güçleri açısından yerel seçimlere olabildiğince ortaklaştırılmış programlar, değerler ve adaylarla girebilmek için özverili bir çabaya ihtiyaç, tarihsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış görünmektedir. Bu arada geçerken ve sadece bir belirleme olarak ve genel olarak CHP’nin Abant kampı sonrası açıkladığı görüşlerden birisi olarak; “ entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aşıp sağ partilere oy veren kitlenin diliyle konuşma” önerisine de değinmeden geçmeyelim. Hani sözün kendisi insanı “entelektüel, elitist” bir tartışmaya davet ediyor. Ama biz, şimdilik bir fren atarak ortadan ve objektif olarak , daha doğrusu CHP’nin “muhafazakar seçmen” diye tanımladığı kesimlere yönelik yaşadığımız iki örneği dil açısından paylaşalım; bu örneklerden birisi “Ecevitçe konuşmak”, ikincisi ise “Ekmeleddince konuşmak”… biz yorumsuz olarak sadece aktardık.
Çanakkale açısından şimdilik ve kısaca yerel seçimler öncesi demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların ve diğer kuruluşların; muhtarların ve hatta tek tek yurttaşların; demokratik bir kent yönetimi, Çanakkale’nin mitolojik, tarihsel, toplumsal, kültürel ve sosyal alanda bugüne değin biriktirdiği değerler ve yerel yönetim deneyimlerinin kent halkında oluşturduğu bilincin bir sonucu ve gereği olarak önümüzdeki seçimlerde sıralamaya çalıştığımız ve katkıya ihtiyaç duyan önermeler bağlamında bir tavır belirlemesinin, kentimizin geleceği açısından taşıdığı önemi vurgulamak ve paylaşmak isteriz.
Son olarak, doğru bir toplumsal-siyasal analiz yapmadan Çanakkale’nin demokratik potansiyellerini “cepte sayarak” benmerkezci iddialarla ve hatta hırslarla hareket etmek, sadece bir seçimi kaybetme tehlikesini değil, geleceği kaybetme ve Çanakkale’nin barışçı iklimini ve özetle toplumu ilerleten dinamikleri, halkçı değerleri zayıflatıp yok edecek olan ve Çanakkale üzerine hurafeler üretenlere yol vermek gibi sonuçları doğurabilir. Tüm yurttaşların, demokratik örgütlenmelerin ve siyasi muhatapların içinde bulunduğumuz kentsel ve genel gerçeklikleri ve hayatın her alanını etkileyen gerçeklikleri hesaplayarak tutum almaları, davranışlarını buna göre belirlemeleri sadece sorumluluk değil, aynı zamanda bir zorunluluk olarak kendini dayatmaktadır.