havadurum
Damla Yeltekin

damlayeltekin@gmail.com

Yoksulluk mevsimi

1265
Mevsim normallerine başkaldıran bir Aralık ayı içinde, bazen soğuklarla bazen ise hastalıklarla boğuşuyoruz.
Hastalıklarla mücadelemizin içinde yer alacak olan ilaçlar, meyve ve diğer gıdalar; müttefikimizken; birden bire düşman sathına geçiyorlar. 
 
Ekonomik kriz mi daha büyük yoksa şu dönemin salgın hastalığı mı? Yani mevsimsel gribal enfeksiyon mu daha büyük, ekonomik kriz mi?
Rant mı?
Yoksa eczanelerde bir türlü bulunamayan ilaçlar mı, daha büyük?
Kış tüm soğukluğuyla oturdu, yurttaşın omuzlarına. 
Artan doğalgaz faturaları cep yakıyor desek de daha çok yürek donduruyor...
 
Halimiz duman ama daha çok soğuk sisli bir duman...
Hani şu çocuklar, hangi mevsim olursa olsun bacasından renkli dumanlar çıkan sıcak evler çizerler ya... o evlerin sisi değil. Kibritçi Kız`ın, son kibritinden çıkan bir sisli bir duman gibi....
 
Haberlerde soğuk bu mevsimde sohbetlerde...
Yaz ayları sanki daha iyi değil mi? Okul telaşesi yok. Okul masrafı yok. Kırtasiye derdi yok. Masraflar yarı yarıya belki de 3`te 2 oranla daha az...
 
Derdimiz de büyük. Mevsim normallerinin dışında olan Aralık ayına mı üzülelim?
İklim krizine mi?
Küresel ısınmanın göbeğine ateşle giden termik santraller, kimyasal madencilik faaliyetleri, bacasız fabrikalara mı üzülelim?
Artan hava sıcakları nedeniyle günlerce haftalarca yanan ormanlara mı?
 
Yoksa yakaca kömür-odun bulamayanlara mı?
 
Hava çok soğuk olmadığı için şanslıyız birde...
Faturalar az geldi. Evinde doğalgaz olanlara, yakacak iki parça odunu olanlara, en azından fatura geldi. 
 
Hasta olanlar ne kadar hastaneye, doktora gidebildi? 
Bir ilaç ne kadar? Ya da ilaç nerede? 
Eczacılar, ilaç bulamadıklarından; hastalar ilaç alamadıklarından yakınıyor. 
 
Ya eczanede alacak ilaç yok ya da cepte para.
Yanlış duymadınız. Eczanelerde ilaç yok. 
 
Ama ilaç alacak para da...
Eczanenin önünde biraz durun. Herhangi biri olur. Çaresiz gözleri görüverirsiniz hemencik... bir yurttaş içeri girer, alması gereken ilaçların bir kısmını alabilir, şanslıysa ya da eczanede çalışanları tanıyorsa; veresiye ilaç alma şansı bulur. 
 
Şanslı olmayanları görmeniz de öyle zor değil. Birkaç saatte görürsünüz.
Artık grip salgınımı, yoksulluk salgını mı bilemiyorum...
Yoksa çaresizlik salgını mı?
 
 
Peki ya şiirler...
Sennur Sezer`in "Aralıkta Bir Akşam" şiirinde dediği gibi:
"Aşk diyorsunuz gülünç bu kentte
Neden gülünç değil işbirlikçinin neşesi
Çocuk yuvaları, hastaneler ve mezarlar
Sınıf sınıf
Ama sınıf ayrımından söz etmek yasak
En doğal şekilde.
Tutup kırmak gerek
Neyi bilmiyorum
Kalemleri değil, değil düşünen beyinleri
Onu kırmak şimdi paranın işi.
Kırmak gerek bir gönülsüz çiçeği
Ve sokmak toprağa
Yeşersin, çoğalsın
Direnç örneği..."