havadurum
Damla Yeltekin

damlayeltekin@gmail.com

Yüreklerimiz göçük altında kaldı

4934
Bazı olaylar vardır. Unutulmaz. Unutulmak istense de mıh gibi akılda tutulur. Suya yazı yazar gibi değil; Yüreklere molozların arasından çıkan; saç teli inceliğindeki demirlerle işlenir. İnsanlığın konuşmaya yüzü tutmaz. İşte o tarihlerden biri de 6 Şubat 2023. Milattan sonra 21`inci yüzyıl.
 
Bugün tam 7 gün oldu. 7 gündür, toz ve kan kokusu alıyoruz. Kahramanmaraş Pazarcık Merkezli 7.7 şiddetindeki deprem, saat 04.17`de sularında; çevre 10 il ve Suriye`nin kentlerini vurdu geçti. Yıktı geçti. Taş üstünde taş koymadı. Türkiye ve Suriye kentlerinde köşe yazısını yazdığım saate kadar 30 bine yakın insan; öldü.
 
30 bin insanın, hayalleri, sevdikleri, yaşamları; tuzla buz oldu. Aynı o yıkılan binalar gibi, toza karıştı... Gitti. Nutkumuz tutuldu. 6 Şubat Pazartesi sabahına, ölüm yağdı. Tüm Türkiye, Suriye, komşu ülkeler, ne olduğunu anlayamadı. Kısa sürede dünya basınında, Pazarcık merkezli depremin vurduğu kentler için yardım ve destek çağrıları oluşturuldu. Çeşitli ülkelerden arama kurtarma ekiplerinde çalışan insanlar ve can dostlarımız -o öldüre öldüre bitiremediğimiz- köpekler koştu. Türkiye`nin çeşitli illerinden, yurttaşlar afet bölgesine koştu. Geçtiğimiz aylar ve yıllarda; uzman ve siyasilerin; bölgeye dair yaptığı "fay hattı" açıklamaları; bir kez daha gündem oldu. Ama testi kırıldı... Aynı o binalar gibi. İçinde demirden eser olmayan; zemin etütü yapılmamış, temeli olmayan binalar gibi.
 
Günlerce, kimi kentlere yardım bile gidemedi. 
 
Aç ve susuz, yanlarında giyecek, ısınacak hiçbir şeyi olmayan yurttaşlar, sokakta kaldı. Enkazların altından, "yaşıyorum" tweetleri atıldı. Sosyal medyanın gücü bir kez daha anlaşıldı. Aynı afete hazır olmadığımızın anlaşıldığı gibi.
 
Bazı kareler, belleğimize öyle bir kazındı ki... Fotoğraflar, soru sormaya başladı. Üzülerek, içim kan ağlarken yazıyor ve özürlerimi afeti yaşayan yurttaşlara sunuyorum. İzniniz olmadan fotoğrafları hatırlatan cümleler kurduğum için binlerce kez özür dilerim. Tek amacımız, doğa düzeninde oluşabilecek "doğal" afetlere karşı, "doğru" önlem ve tedbirler almak...
 
Her şey sınıfta kaldı. 
Tek şey hariç; dayanışma.
Bazı bazı iyi niyetleri, dayanışmayı baltalayanlar olmadı mı? Oldu. O da oldu. 
 
İnsanlık can çekişse dahi dayanışmanın, sevginin dünya üzerinde hüküm süreceğini gördüğümüz kareler; belki de son umudumuz. Bir teyzemiz; odun sobasını verdi, ekiplere. 
 
Depremzedeler soğuktan donmasın diye...
 
"Kış soğuğunda evsiz kalmanın ne olduğunu iyi biliriz" diyen Azerbaycanlı bir vatandaş, arabasına; yüklüklerini koydu, bastı gaza. Enkazdan kurtulan minik bir çocuğun avuçlarında; muhabbet kuşu; yürekleri dağladı. Küçücük bir çocuk, minicik bedenine sığmayan koca yüreğiyle, bir kuşu kurtardı.
 
Dünyanın dört bir yanından yardımlar geldi. Kimi yere çok geç gitse de... O yardımlar geldi.
 
7 gün oldu ama 7 ömür gibi sürdü.
Karanlığımızda boğulduk. 
 
Cümle aleme ibretlik fotoğraflar da unutulmasın. Kahramanmaraş`ta birçok bina yerle bir oldu. Kentler yaşanmaz hale geldi. 21`inci yüz yılın rant kavgasına karşı; bilim olanca ihtişamıyla Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri Odası`nın İl Temsilciliği binası dimdik durdu. 

Hatay ilinde taş üstünde taş kalmadı. Erzin ilçesi hariç. Tek bir binanın yıkılmadığı Hatay Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu, "Herhangi bir şekilde kaçak yapıya müsaade etmedim. Bazen de kızdılar bir belediye başkanı olarak bana `Senden başka memlekette doğru adam yok mu` dediler" diye bir açıklamada bulundu. Açıklama tarihin kanlı sayfalarına bir not olarak düştü.
 
"Sesimi duyan var mı?" cümlesini en çok maden göçüklerinde ve depremlerinde duyarız. Arama kurtarma ekipleri, enkaz altında; insanların sesini duyma umuduyla, bağırır, bağırır, bağırır... Ses geldiği gibi hemen işe koyulur, canı canlı olarak sevdiklerine kavuşturabilmek için. Bu depremde de aynısı oldu. "Sesimi duyan var mı?" cümlesi kim bilir kaç kez yankılandı, yıkılan kentin sokaklarında. Tek farkla. Afetin boyutu tarihe geçecek kadar büyüktü. Ama hazırlık da yoktu. Kimi il ve ilçelere, günler sonra gidebilen arama kurtarma ekiplerine; enkaz altında kalan vatandaşlar seslendi, "Sesimi duyan var mı?"
***
Suriye kentleri de depremle yerle bir oldu. Hayat bu ya... Bir bebek dünyaya geldi, Afrin`de enkazların arasından. Annesi, doğumun ardından gözlerini yumdu hayata. Bebeği evlat edinmek için binlerce insan başvuruda bulundu. 
***
Depremde doğan bebek, bir ders olsun. Bu acının her bir sorumlusu, yargılansın. Sorumluların mallarına el konulsun, o paralarla depremzedeler için ev yapılsın, afete karşı önlem alsın.