havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

ALTMIŞİKİ EŞİTTİR DÜNYANIN YARISI!...

Haberi duymuş ya da okumuşsunuzdur. Dünyada altmış iki kişinin servetinin toplamı üçbuçuk milyar insanın gelirlerinin toplamına eşitmiş. Ne ala ne ala!... Bir yana altmış iki aileyi koyun, öbür yana dünyanın yarısını... Bu mucizevi(!) sonucu doğuran nedenleri düşünelim mi, yoksa altmış iki şahsiyeti başarılarından (!) dolayı alkışlayalım mı? Aslında eveleyip gevelemeden işin özünü biraz irdeleyelim. Bu sonuç; kapitalist emperyalist sistemin, tekelciliğin ve bu sistemi koruyup güvence altına alarak sonsuza değin sürdürmek isteyen siyasal sistemlerin ve devletlerin yarattığı bir sonuçtur!... İşçiler, emekçiler ve halklar yoksullaşırken; sermayenin ve varlıkların kapitalist emperyalist tekellerde yoğunlaşıp birikmesinin bir sonucu ve somut göstergesidir. Sermaye, kendi başına bir değer yaratmaz. Değeri yaratan emektir.

819

 Kapitalizm yaratılan bu değerlere el koyar ve onları tekelci burjuvaların hanelerine aktarır. Ülkemizde de tanıklık ettiğimiz gibi düşük ücretler, işçilerin örgütsüz bırakılması, güçlü sendikaların olmaması, hakların kısıtlanması ,esnek çalışma, çeşitli ince hesaplar ve oyunlarla emek sömürüsünün yoğunlaştırılmış olması iş gücünün  olabildiğince ucuza satın alınması vb. nedenlerle altmış iki ailenin servetinin toplamı üçbuçuk milyar insanın gelirinin ve varlığının toplamına eşit hale geliyor, getiriliyor!...

                 Özellikle Sovyetler Birliği`nin ve sosyalizmin pratik ve güncel olarak yenilgiye uğratılmış olması, kapitalist sömürüyü dünya ölçeğinde yoğunlaştırıp azgınlaştırdı. Devletler ve hükümetler bu sömürüyü garanti altına almak için, emek karşıtı politikaları ve yasaları gündemleştirip uygulamaktan geri durmadılar. Ve yine, dünya ölçeğinde sınıf iş birlikçisi sarı sendikacılığın yaygınlaşıp gelişmesi, işçi sınıfına ihanetleri  bu azgın yoğun sömürüde kolaylaştırıcı bir rol oynadı.

                Ancak sorunun yani bu eşitsizliğin ve adaletsizliğin gözü doymaz ,azgın sömürünün kesin ve nihai çözümü; ortadan kaldırılması, bütünüyle kapitalist emperyalist sistemin değiştirilmesiyle olanaklıdır. Yeni bir sistemin, yeni bir dünya düzeninin eşit ve adil, insana uygun bir sistemin kurulmasıyla mümkündür. İktidarların, işçiler emekçiler ve ezilen halklar lehine değiştirilmesiyle mümkündür!... Sosyalizmle mümkündür!... Bu sonuç,  bu eşitsizlik, adil olmayan sistem ve uygulanan politikalar ;bir başka yön ve açıdan sosyalizmin devrimci mücadelelerin olanaklarını genişletmekte; yeni argümanlar , yeni araçlar ve yeni söylemler üretmenin alanını zenginleştirmektedir. Bu durum aynı zamanda işçi ve emekçi halklarla kapitalist emperyalist sistem ve tekelci burjuvazi arasındaki çelişkinin giderek daha çok keskinleşip yoğunlaşmasının da bir işaretidir. İnsanlık, bu çelişki ile birlikte uzun süre yaşayamaz. Başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere ezilen halkların ulusal ve uluslararası birlikteliklerinin de olanakları zenginleşip çeşitlenmektedir.

                Geleceği; merkezinde işçi sınıfının ve onun devrimci örgütlerinin, sınıftan yana sendikacıların, halktan yana aydınların olduğu güçlerin; bir program temelinde yığınları birleştirip kazanarak, mücadeleye seferber edebilmeleri belirleyecektir!...Devrimci bir program etrafında siyasi iktidarın ve kapitalist emperyalist sistemin devrilmesini hedeflemeden, bu azgın sömürüden kurtulmak mümkün değildir!... Reformlar uğruna mücadeleyi, kapitalizm koşullarında iyileştirici çabaları ve mücadeleleri bu nihai ve genel perspektife bağlayıp sürdüren bir mücadeleyi de bilince çıkararak ,doğru bir eksen üzerinden ilerlemek kaçınılmaz bir zorunluluktur!...

                Son söz olarak ve tersinden söylersek -aslında kitabın ortasından konuşmak gerekirse- o altmışiki ailenin servetlerinin kaynağı; üçbuçuk milyar insanın emeğinin, alınterinin ve iş gücünün sömürülmesinin doğal ve doğrudan bir sonucudur. Ve bu sonuç; kapitalizmin, kapitalist emperyalist sistemin asalaklığının ve tarihsel olarak tükenmiş olmasının, insanlığa yabancılaşmasının somut ve canlı bir örneğidir. Şimdi sıra tarihsel olarak tükenmiş olan , çürümüş olan bu asalak sistemi fiilen değiştirmenin sırasıdır!...