havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

ANLAMLI BİR ÖYK܅

Değerli okurlarım, e-postama gelen bir öyküyü paylaşmak istiyorum. Aşağıdaki öyküyü ilginç bir kıssadan-hisse yerine de koyabilirsiniz!

1295

 Bir kurdu avcılar fena halde kıstırmışlar. Kurt ormanda canhıraş bir şekilde bir oraya bir buraya koşmakta, ancak peşindeki avcıları bir türlü atlatamamaktadır. Canını kurtarmak için deli gibi koşarken bir köylüye rastlar. Köylü elindeki yabasıyla tarlasına girmektedir.

Kurt adamın önüne çöker ve yalvarmaya başlar: “Ey insan ne olur yardım et bana, peşimdeki avcılardan kaçacak nefesim kalmadı, eğer sen yardım etmezsen biraz sonra avcılar beni yakalayıp öldürecekler.”

Köylü bir an düşündükten sonra yanındaki boş çuvalı açar, kurda içine girmesini söyler. Çuvalın ağzını bağlar, sırtına vurur ve yürümeye devam eder. Birkaç dakika sonra da avcılara rastlar. Avcılar köylüye bu civarda bir kurt görüp görmediğini sorarlar, köylü “görmedim” der ve avcılar uzaklaşır. Avcıların iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra köylü sırtındaki torbayı indirir, ağzını açar, kurdu dışarı salar.

“Çok teşekkür ederim” der kurt, “bana büyük bir iyilik yaptın…”

“Önemli değil” der köylü ve tarlasına gitmek üzere yürümeye başlar.

“Bir dakika” diye seslenir kurt: “Çok uzun zamandır bu avcılardan kaçıyorum, çok bitkin düştüm, açım, kuvvetimi toplamam için bir şeyler yemem lazım ve burada senden başka yiyecek yok!”

Köylü şaşırır:

“Olur mu, ben senin hayatını kurtardım.”

“Yapılan iyiliklerden, daha çabuk unutulan bir şey yoktur” der kurt! “Bende kendi çıkarım için senin bana yaptığın iyiliği unutmak ve seni yemek zorundayım!”

Bir süre tartıştıktan sonra, ormanda karşılarına çıkacak olan 3 kişiye bu konuyu sormaya ve ona göre davranmaya karar verirler.

- Karşılarına önce yaşlı bir kısrak çıkar. “Ne vefası” der kısrak: “Ben sahibime yıllarca hizmet ettim, arabasını çektim, taylar doğurdum, gezdirdim. Ve yaşlanıp bir işe yaramadığımda beni böylece kapıya koydu…”

            - Bir sıfır öne geçen kurt sevinirken bir köpeğe rastlarlar. “Ben hizmetin değerini bilen bir efendi görmedim” der köpek:

            “Yıllardır sadakatle hizmet ederim sahibime, koyunlarını korurum, yabancılara saldırırım, ama o beni her gün tekmeler, sopayla vurur…”

            Kurt köylüye döner, “işte gördün” der.

            Köylü de son bir çabayla “Ama 3 diye konuşmuştuk, birine daha soralım, sonra beni ye!” diye cevap verir.

-Bu kez karşılarına bir tilki çıkar. Başlarından geçenleri, tartışmalarını anlatırlar. Tilki hep nefret ettiği kurda bir oyun oynayacağı için keyiflenir.

“Her şeyi anladım da” der tilki, “Bu küçücük torbaya sen nasıl sığdın?” Kurt bir şeyler söyler, tilki inanmamış gibi yapar ve “Gözümle görmeden inanmam…” der.

Kurt torbaya girer girmez, tilki köylüye işaret eder ve köylü torbanın ağzını sıkıca bağlar, eline bir taş alır ve “Beni yemeye kalktın ha nankör yaratık” diyerek torbanın içindeki kurdu bir süre pataklar.

Sonra tilkiye döner “sana minnettarım beni kurttan kurtardın” der. Tiki de “benim için zevkti” diye cevap verir.

O an köylünün gözü tilkinin parlak kürküne takılır, bu kürkü satarsa alacağı parayı düşünür ve hiç beklemeden elindeki taşı kafasına vurup tilkiyi öldürür.

*Sonrada torbanın içindeki kurdu ayağıyla dürter: “HAKLIYMIŞSIN KURT, YAPILAN İYİLİKTEN DAHA ÇABUK UNUTULAN BİR ŞEY YOKMUŞ…”