havadurum
Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

ATATÜRK’ÜN Çılgın Kızları...

2763
DEĞERLİ okurlarım, Türkiye Atletizm Federasyonu 1922 yılında kuruldu. Atletizmde 90 yılda böyle bir tarih yazılmadı, böyle muhteşem bir sonuç alınmadı. Bize bu mutluluğu yaşatan Aslı Çakır ALPTEKİN ve Gamze BULUT’u eski bir Milli Atlet olarak yürekten kutluyorum. Bence onlar ‘Atatürk’ün Çılgın Kızları’ olduklarını 2012 Londra Olimpiyatlarında kanıtladılar…
 
***
 
Onların başarı kazandığı gün “Sözcü” Gazetesindeki bir haber de beni 45 yıl öncesine götürdü!
Yıl 1967, Çanakkale Lisesi Atletizm Takımı olarak; kız-erkek 17 sporcu ile Konya’ya Kros yarışmalarına otobüsle gitmiştik. Ramazan ayı idi. Otelimize yerleştik, eşofmanlarımız üzerimizde lokantaya gitmeye karar verdik. İftara 2.5 saat vardı, acıkmıştık.. Belki inanmayacaksınız, tam 7 Lokantaya uğradık ama yemek yiyemedik!
 
Gerekçeye bakar mısınız? – Ramazan Topu patlamadığı için yemek veremezlermiş!..
-“Biz sporcuyuz, yoldan geldik oruçlu değiliz, yarın yarışacağız, biz seferiyiz.. yemek yememiz gerekiyor.” Dedik, ama ne yazık ki top patlamadan karnımızı doyuramadık.
Ertesi gün Pazar (yarış günü) kahvaltı yapmadınız mı diye soruyorsunuz değil mi?
Yine inanamayacaksınız; bir pastaneye gittik, kahvaltı yapmak istedik, ama ne mümkün.
-“Ramazanda kahvaltı vermiyoruz!” yanıtını aldık.. Başka pastane arayışından vazgeçerek bir manavdan limon, otelin çay ocağından toz şeker temin edip limonata yaptık ve birer bardak içerek koşmak zorunda bırakıldık.
 
* Bu çaresizliği ve bize reva görüleni hiçbir zaman unutmadım ve de kabullenemedim. Nitekim, Atletizm Federasyonunun Yıllık Yarışma Takviminde; Ramazan ayında Konya’da yarışma varsa- federasyondan affımı isteyerek ve her türlü cezayı da göze alarak- bir daha asla Konya’ya gitmedim.
 
(Bendeniz, 1967-1973 yılları arasında ‘5000-10000 metre’ Atletizm Milli Takımımızda yer aldım. 25 kez yurtdışında ülkemi onur ve gururla temsil ettim. Spor etkinliklerim nedeniyle Avrupa’da; İngiltere ve Norveç hariç, diğer Avrupa ülkelerini görme ve gözlemleme olanağını buldum. 5000 metre(Pist) ve 10000 metre (Kros)ta Türkiye Şampiyonu idim. Üniversite ve Yüksek Okullar arası Atatürk Koşusunu 1970-1971 yıllarında kazandım. Bizim dönemimizde Amatör Sporlar ‘üvey evlat’ muamelesi görürdü. Artık sponsorlar var.. Hiç unutamadığım anılarımdan biri de şudur:
 
-Yıl 1971, Atina’da Balkan Atletizm Oyunlarına gittik. Sporcu başına Merkez Bankasından verilen harcırah 24 dolar idi. Federasyon ve kulüpler doğru düzgün malzeme veremiyorlardı. Atina’da 20 dolar verip bir çift çivili ayakkabı almıştım. Arkadaşım Veli BALLI Japonya’da Fukuoka Maratonuna gitmişti. Ona da Tiger Marka Kros ayakkabısı siparişi vermiş ve o ayakkabı ile 2 kez ATATÜRK KOŞUSU’nu kazanmıştım.)
 
***
 
Şimdi de kızlarımızın Londra Olimpiyatlarında olağanüstü başarı kazandıkları gün, Konya mahreçli gazete haberini okumayanlar için bir kez daha okuyalım:
 
‘Hızırım’ diyerek vatandaşı çarptı!
“Konya’da market işleten Ersen G.’nin yanına sakallı Saffet Demir yaklaştı. Ersen G’ye ‘sen seçilmiş insansın. Ben Hızır Aleyhisselamım, ben Peygamber efendimizin temsilcisiyim, fakir çocuklara yardım ediyorum, sen de yardım et’ diyerek dua okumaya başladı. Ersen G. 400 TL verdi. Polis, Ersen G. ile Saffet Demir’in yanından geçerken konuşmaları dikkatini çektiği için takibe aldı. Saffet Demir daha fazla para istedi. Ersen G., bankadan çekebileceğini belirtti. Ersen G. bir bankanın ATM’sinden 1000 TL çekip Demir’e uzatırken polis baskın yaptı. Dolandırıcı gözaltına alındı.”
 
*Tabii ki, tüm Konyalılar benzer davranış içinde değildirler. 45 yıl önce ki Konya ile şimdi ki Konya arasında ne gibi gelişmeler oldu bilemiyorum!.. Ancak, üzülerek ifade ediyorum ki yukarıda ki gazete haberi benim yıllar yıllar önce Konya’da yaşadıklarımı sizlerle paylaşmama neden oldu!
 
***
 
Sevgili Çanakkale OLAY okurları, Ülkemizde Milli eğitim değil, ümmet eğitimi yaygınlaştırılmak isteniyor. ‘Ben Hızırım’ diyenler nasıl peydah oluyor? Ayrıntılar vardır, rota kıpırtıları vardır. Ama pusula kuzeyi gösteriyor diye gemi kuzeye karadan gitmez, denizden gider. Yoksa Atatürk’ün çılgın kızları böylesine bir başarıya ulaşabilir miydi?
 
NOT: Ramazan bayramınız kutlu olsun. 29 Ağustos Çarşamba günü buluşmak dileğiyle, esen kalınız…