havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Akıllı şehir/aklı çalınmış şehirli!...

"Aklım Fikrim Çanakkale" projesini gazetemizden okuyunca, gözlerim yaşardı…

8547

 

Bilmez miyiz sizin/sizlerin aklınızın fikrinizin hep Çanakkale’de olduğunu!... Hiç bilmez miyiz!?

 

Termik santraller, Kaz Dağları’na zehir saçarken, Bayramiç’in o güzelim elmaları zehirlenirken, ne kadar da gür sesler çıkarmıştınız(!) Suskunluğunuzdan kulaklarımız sağır olmuştu… Sizi bilmez miyiz!?

 

Çimento fabrikasının tozları ile Troia’nın ve o çevrenin nefes alamaz hale geldiğini söyleyen Osman Korfmann’ın çağrılarına nasıl da duyarlıydınız… Hiç unutur muyuz!?

 

Altın madencileri Kaz Dağları’nı mitolojiyi, su kaynaklarını, o güzelim coğrafyayı, delik deşik ederken, siyanürle zehirlerken aklınızın fikrinizin Çanakkale’de olduğunu o günlerden biliyoruz… Suskunluğunuz, sessizliğiniz, Kaz Dağları’nın yeşilini bile ağlatmıştı… Sizi bilmez miyiz!?

 

Ortak akla ne kadar değer verdiğinizi, akıllı şehirlere sevdalı olduğunuzu, İstanbul yaşanamaz hale gelirken, nasıl da savaştığınızı hiç unutur muyuz!?

 

Birden bire, ansızın, aklınızın fikrinizin Çanakkale’ye uçtuğunu anlamıştık… Duydunuz ki, Çanakkale Köprüsü yapılacak, uçuverdi aklınız, memleketimize…

 

Önceden, hani bir yaşam mimarı var ya, helikopterle, Çanakkale semalarında, kuş bakışıyla alan taraması yapmıştı zaten… Toplantıya neden katılmadığına şaşırmadık değil!...

 

Ha sahi tam da toplantı günlerinde şu zeytin yasası meclisten geçiyordu… iki cümle söylemek aklınıza gelmedi mi? Ortak akıl, akıllı şehir, perspektifiniz şu zeytinler için, onların hatırı için, iki laf söylemeye yetmedi mi!? Hani tarımı, sanayiyi falan geliştirecektiniz ya!...

 

Akıllı şehir!... Neymiş bu akıllı şehir? Böyle yüce soyutlamalarla gizlenmek istenen şey nedir? Köprünün doğuracağı rant sevdanız mı!? Yoksa yaşanmaz hale gelen İstanbul’un yükünü Çanakkale’ye aktarma planları mı!? Bu iştah nereden kaynaklanıyor!? Termik santraller arka arkaya Biga’ya dizilirken hani sesiniz çıkmış olsa, rüyanızı hayra yoracağız… Ama değil!... Kuşkumuzun kaynağı sizlersiniz…

 

Projeden anlıyoruz ki, şimdi vizyon aşamasındaymışız, marka şehirlere ulaşacakmışız, akıllı şehirlerimiz olacakmış… mış… mış… mışıl… mışıl… Yani şehirliler uyutulurken…

 

Rant uğruna, şehirlerin yaşanmaz kılındığını, tarım alanlarının yok edildiğini, havanın, suyun zehirlendiğini, ırmakların nefessiz kaldığını ve boğulduğunu, denizlerin gözlerinin kan çanağına döndüğünü bilmiyor olsaydık ve bu durumdan sermayenin sorumlu olduğunu bilmiyor olsaydık, belki “Akıllı Şehir” hikayenize inanabilirdik…

 

Dahası “finansal sürdürülebilirlilik için ortak şehir fonu, akıllı şehir finansal kaynakları yaratılması…” önermeniz bu konu tereddütlerimizi daha da artırmadı değil!... Hani bu planın arkasında rant hesabının olduğu düşüncelerini aklımıza getirmedi değil!...  Hani “Ortak akıl” diyorsunuz ya, bunlar da bizim aklımıza gelenler, belki işinize yarar!...

Şimdi “kurumsal işbirliği” falan deniyor… Bu kurumlardan aşağıdan yukarıya, örgütlenmeler değil, gerçek bilinçlenme/bilinçlendirme üzerinden bir halk katılımını sağlamak değil, daha çok projeye, yani “Aklım Fikrim Çanakkale” projesine, önceden eklemlenmiş olduğu düşüncelerini uyandıran sermaye örgütlerinin katılımı ve bu katılımı birkaç anketle meşrulaştırma çabalarından öteye bir şey göremiyoruz…

 

Bu durum doğal olarak 80’li yıllardan sonra, Dünya Finans Merkezinin ihtiyaçlarını gözeterek, Dünya Ticaret Örgütü tarafından allanıp pullanıp piyasaya sürülen “yönetişim” öğütlerini ve planlamasını aklımıza getiriyor… Daha da sadeleştirerek söyleyeyim, kendi aklınızı, planınızı ve düşüncelerinizi, sanki o kentin halkıyla birlikte oluşturuyormuşçasına davranın… Projelere halkı da katıyormuş gibi yapın, ortak akıl yaratıyormuş ve bu akla göre planları oluşturuyormuş izlenimi uyandırın, öğütlemesini, aslında yutturmacasını görüyormuş gibi oluyoruz… İşte Dünya Ticaret Örgütünün öğütlerinin tercümesi böyle… 

 

İlgimi çekti, Troia’dan tek kelime söz edilmiyor!... Çanakkale adına, dünya ölçeğinde Troia’dan daha büyük bir marka yoktur ve asla yaratılamaz… Diğer tarihsel ve coğrafik özellikleri bir yana bırakıyorum; Dardanalle!... Al sana marka, Hektor, Akhilleus (Aşil), Homeros, Paris, Helen… Koskoca bitmez, tükenmez mitoloji yatıyor yanı başımızda… Aklınıza gelmiyor ve tek kelime etmiyorsunuz…

 

Rant üzerinden kurduğunuz düşler, Troia’yı, mitolojiyi kapsamıyor galiba… 

 

Bakın, bizim böyle soyutlamalara, yüceltilmiş kavramlara, düşsel hikayelere, cilalı rant devri masallarına ihtiyacımız yok… Elinizi çekin Çanakkale’den…

 

Başkan Gökhan’a da birkaç lafımız olsun... Konuk severliğinizi, nezaketinizi anlıyoruz, o verilen fotoğrafta aykırı bir duruş çizdiğinizin de farkındayız… Ama sizin üzerinizden, ki o halk iradesi demektir aynı zamanda, bir meşrulaştırmaya hizmet edebileceğiniz tehlikesini de görmenizi sizden beklemek hakkına sahibiz… Sadece, Barış Kent ve Esenler Mahallesi’nde yatığınız yeşil alanlar, parklar, hayvanlara yönelik, onların yaşamını kolaylaştırıcı katkılarınız, kent aklının en güzel sonuçlarını yansıtıyor zaten. Bütün bunları oluştururken perspektif ne ise, bundan sonraki kentsel faaliyetlerde de aynı perspektifin geliştirilerek ilerletilmesi yeter de artar bile…

 

Kentin rant gözetmeyen ve sadece aklı fikri Çanakkale için işleyen, bu şehirde yaşayan ve bu şehirde ölecek olanların katkıları, düşüncelerinin birleştirilip merkezileştirilmesi Çanakkale’nin geleceği açısından yeter de artar bile!...

 

Boyun eğmiş, bilimi değil egemen siyaseti esas alan, söyleyeceği her sözü, atacağı her adımı egemen siyasete göre belirleyen bir üniversitenin aklına, Çanakkale’nin ihtiyacı yoktur… Çanakkale’ye küfreden, Çanakkale halkını aşağılayan palabıyıklara ve benzerlerine Çanakkale halkının ihtiyacı yoktur… Çanakkale’nin gerçek bilim adamlarına, onların bilimsel yöntem önermelerine, akılcı katkılarına, gerçek bir üniversite ve üniversitelilik tutumuna ve önermelerine ihtiyacı vardır… Bizim ihtiyacımız olan ikinci durumdur… Birinci durumları zaten elimizin tersiyle ittik, itmeye de devam edeceğiz…

 

Bilinçli olarak Truva atlarını sona sakladım… Şehir merkezinde, kocaman bir Truva atı var… Biz Çanakkaleliler her gün Truva atına bakarak, hilelere, sızmalara karşı bilincimizi, aklımızı, yeniliyor ve düşüncemizi, her gün yeniden üretiyoruz… Truva atlarını iyi tanıyoruz. Ne kadar da çok şey anlatıyor değil mi Truva atları!? Hiçbir şeyden öğrenmesek bile aklı ve aklın ulaşabileceği, mitolojik, tarihsel, güncel değerleri ve hayata dair, şehirlere dair her şeyi Truva atları bize öğretmeye devam ediyor/devam edecek…