havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

BU KEDİ BAŞKA KEDİ

1802
               Günahların ahirete havale edilmesi gibi suçların ve suçluların sandığa havale edilmesinin meşrulaştırılmaya çalışıldığı curcunalı bir seçim sürecinin finalini yani oy sayımını ağız tadıyla yaparken ortaya çıkan bir kedi; demokrasimizin ve halkımızın ve de partilerimizin keyfini kaçırıverdi.
                Tam da demokrasimizin taçlandırılacağı gece kesilen elektriklerin akıllara kuşku, midelere bulantı getirmesine vesile olanın bir kedi olduğu Enerji Bakanı tarafından dünya âleme duyuruluverdi. Bakanın açıklaması mizah gibi karşılansa da; ben bu açıklamayı tuttum, ciddiye alarak üzerinde düşünmeye başladım.
Evet, elektrik kesintisinin sebebi bir kedi olabilir. Bunun sosyopsikolojik ve tarihsel köklerine ulaşmak gerekir. Biraz düşününce; “mavi kuşun” bana ulaştırdığı “mvitır” dedikodularını değerlendirince mesele bir anda kafamda şekilleniverdi. Bir kediyi, gece yarılarında delirtip sokağa salan bir neden olmalıydı; bir kere şunu söyleyelim; bu kedi öncelikle seçim sürecinin gerilimli ortamından rahatsız olmuş ve keyfi kaçmış olabilir. İkincisi ve en önemlisi bu kedicik “porno lobisinin” ağına düşmüş bir “mvitır” bağımlısı olabilir. Seçim meydanlarında söylenen “twitterin mviterin kökünü kazıyacağız” sözlerinden derinden etkilenmiş ve nihayetinde “mvitir”in kapatılmasıyla da çılgına dönmüş olabilir. Şimdi buradan filmi başa sararak kedinin hayat hikâyesini “mavi kuş”un belgeleri üzerinden birlikte okuyalım.
Bu kedicik her akşam ciğercide nemalandıktan sonra sessizce bir internet kafeye dalarak kuytu bir köşede olanı biteni izlemeye başlar. Bilirsiniz, bu kedicikler dikkatli ve gözlemci hayvanlardır. İnternet kafede bir takım adamların ışıklı kutuların önünde saatlerce oturmasına önceleri bir anlam veremez. Hani ayakkabı kutusu dese değil, para kasası dese hiç değil; peki bu ışıklı kutularda cezbedici olan ne!? Merakı dayanılmaz boyutlara ulaşır. Ve bir gün “mvitır” sözcüğü ile tanışır. İşte o zaman bizim kedinin hayatı değişmeye başlar artık. Şöyle düşünür; “ben ne diye ses çıkarıyorum”; mi-yav!... Peki, bu ışıklı kutudan nereye ulaşabilirim; mi-vitır!... Artık işi çözmüştür; “mvitır” twitterin kedi versiyonudur. Nihayet bir gece el ayak çekilince o ışıklı kutulardan birisinin önüne oturur; bir pati iki pati derken renkli bir dünya ile, “mvitır” ile karşılaşmıştır. Ve işte o an kediciğin “porno lobisinin” tezgâhına düştüğü andır. Ve artık o bir “mvitır” bağımlısı, bir “porno lobisi” kurbanıdır. İşte o günlerde memlekette twitterin mvitırın kökünün kazındığına cümle âlem şahit olmuştur. Kedi, “mvitır”ın kapatılmasından derin bir şekilde etkilenmiş, sosyolojisi ve psikolojisi bozulmuştur. Zaten kendisinin hiç muhatap olmadığı, seçim sürecinde de ciğerciden yeterince nemalanamadığı gibi bir de bağırıp çağıran adamların yarattığı gerilimden, çıkardığı gürültüden bütün düzeni altüst olmuştur, hayvancığın!... Yoksa sanıldığı gibi kedimiz politik değildir, herhangi bir partinin taraftarı değildir ve hatta demokrasiden pek hoşlanmadığı gibi de kişisel tercihi başkanlık sisteminden yanadır.
Şimdi, bu tür kediler biraz serseri ruhlu, biraz gözü kara, fazlasıyla kurnaz ve en önemlisi gözü kara tiplerdir. Nerede, ne zaman, ne yapacakları pek belli olmaz. Hele köşeye sıkıştırılmışlarsa nasıl tepki gösterecekleri bilinemez, bunlar esrarengiz hayvanlardır.
Şimdi gelelim o geceye; kedicik sokağa çıkar, ciğerciler kapalı, ortalıkta ne bir ayyaş ne bir sarhoş!... Bizimkisi ciğersiz kalır mı; internet kafeye gidecek takılacak “mvitır”a, “mvitır” kapalı. Biraz sokaklarda serseri serseri dolaşır, sonra bir ciğercinin kapalı dükkânının önüne uzanır. Ortalığın biraz sakinleşmesini bekler. El ayak çekilince, gözler mahmurlaşınca, yorgunluk bedenleri sarınca ve tamamen duygusal nedenlerle bizim kedi ayağa kalkar; canı biraz hareketlenmek, elektriklenmek ister. Sessiz, temkinli ve sinsi adımlarla trafoya doğru yaklaşır. Bütün bu davranışlar seçimlerden, partilerden, sandıklardan ve hatta politikanın bütününden ve hatta demokrasiden bağımsız gelişmelerdir. Bir serseri, bir serüvenci bilinçaltı esrarengizliklerle dolu bir kedidir sahneye çıkan!... Kahraman olmaya hiç niyeti yoktur, biraz elektrik alacak ve keyfine bakacaktır. Atlayıverir trafoya, pat-pat; ortalık karanlığa boğulmuştur. O ne bilsin “kurt dumanlı havayı, sahtekâr karanlık ortamı” sever! Zamanlama manidar diyorlar, kedinin zamanla da bir ilgisi yok. Çünkü o bir gezgin kedidir. Tamamen apolitik nedenlerle karanlıkların içinden trafoya süzülmüştür. Ancak, yinede benim kafamın almadığı kedi bu kısa devreyi yaptırırken, hangi patisini kullanmıştır; sağ mı, sol mu?... Durumu sağa mı çekmek lazım, sola mı çekmek lazım!... Yine meçhul olan bir şey; kedi, dozunda elektrik alabilmiş midir!? Yanmış mıdır, kavrulmuş mudur; bu nokta belirsizdir!... Ha şunu söylemeliyim; benim için suçsuzluk karinesi esastır. Kediyi henüz suçlu ilan edemeyiz. “mavi kuş” a olay gecesini anlatan görgü tanıklarının ifadelerine göre; kedinin eşkâli çizilmeye çalışılıyor. Kimilerine göre biraz tombalak ve tospalak, siyaha yakın ama hafifte kahverengi, uzuna yakın biraz da tıknazca!... Cinsi, cibiliyeti, soyu, sopu hakkında somut delil yok. Henüz kamera görüntülerine de ulaşılmış değil; tabi trafolar neden böyle sahipsiz, neden böyle kendi hallerine bırakılmış, onu da anlamış değiliz.
Bir başka karanlık nokta da; bu kedi ciğercinin kedisi mi yoksa “bir ciğerci bir ciğerciye gel beraber bir ciğerci dükkânı açmayalım” diyenlere kızarak kendini sokaklara vuran ve zaten “mvitır” bağımlısı da olan bir serseri, bir marjinal, bir eşkıya olabilir mi; henüz bilemiyoruz!...
Belki, seçimlere, demokrasiye kumpas kurmak isteyen, karanlıklardan medet uman bir serdengeçti… Velhasıl-ı kelam bu kedi başka kedi, her eve lazım bir kedi… Zaten biz kedi sever bir milletiz, kediler üzerine türküler yakmışız, maniler söylemişiz; inşallah bir gün bu kedinin heykelini de dikeriz, patlattığı trafonun önüne!...