havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

Daha kitlesel 1 Mayıs için alanlara

1 Mayıs'ın öngünlerindeyiz. İşçi sınıfına ve emekçilere doğrudan ve dolaylı saldırıların yaşandığı, yeni saldırıların planlandığı bu tarihsel dönemeçte sendika Konfederasyonları neler yapıyor 1 Mayıs kutlamaları için; birlik, mücadele ve dayanışma için nasıl bir tutum içerisinde diye bekliyoruz.

846

             Hak-İş Sakarya’da olacakmış, Türk-İş Çanakkale’de, DİSK Taksim’e kilitlenmiş. En azından bu yazının kaleme alındığı saatlerde Taksim kilidi daha doğrusu kilitlenmesi çözülebilmiş değil. Neden Sakarya? Neden Çanakkale? Ve neden Taksim? Evet, Taksim’in Türkiye İşçi Sınıfı açısından değerini biliyoruz. Ancak sınıfın sendikal bölünmüşlüğü, verili güncel politik koşullar ve genel anlamda güç ilişkilerine baktığımızda Taksim zor görünüyor. Meseleye sınıfın ve diğer emekçi kitlelerin birleştirilmesi, hükümetin sınıf karşıtı politikalarının geri püskürtülmesi ekseninden baktığımızda 1 Mayıs kutlamalarının alan tartışmalarına indirgenmesi; bugün açısından birleştirici, geniş yığınları harekete geçirici bir politik taktik olarak görünmüyor.

            Hak- İş açısından ise zaten söylenecek fazla bir şey yok!... Hükümet politikalarına eklemlenmiş- yedeklenmiş bir çizgide ilerlediği bir sır değildir!... Gelelim Türk-İş’e; “Neden Çanakkale’desiniz?” diye bir soru sorduğunuzda konfederasyon yönetimi bu soruya; “Vatan için ter dökenler vatan için can verenlerin izinde” diye tarihin, savaşların, emperyalist savaşların, sınıf ve insanlık açısından taşıdığı anlamla hiç örtüşmeyen, günümüz açısından ise işçi sınıfı ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı ekonomik, sosyal ve politik, baskı ve saldırılara artan ve ağırlaşan sömürü koşullarına cevap vermeyen bir retorikle yanıt veriyor. Türk-İş’in söylediği bu sloganın gerçek anlamı; sınıf işbirlikçiliğinin, sınıfı egemen politikalara tutsak etmenin, daha açık söylersek, sarı sendikacılık tutumunun açık bir kanıtıdır. Fabrikalarda sömürülen, cephelerde can veren milyonlarca emekçiyi sermayenin çıkarlarına ve sermaye düzenine “vatan” diyerek, “şehitler” diyerek sonsuza kadar tutsak etme ideolojisinin felsefesinin ve politikasının pespayece ifade edilmesinden başka bir anlam taşımıyor. Aslında bu sözü, “Türk-İş üst yönetimi sermayenin ve egemen politikanın izinde” diye tercüme etmek daha anlamlı ve daha gerçekçidir.

Dahası “Yeni Osmanlıcı” propagandanın tarihsel gerçekleri de ters yüz ederek estirdiği rüzgardan etkilenerek emperyalist haksız savaşları egemen siyasetin perspektifi ile değerlendirip; Türk- İslam sentezciliğinin yerine Osmanlı- İslam sentezciliğini ve yurttaş kavramı yerine ümmet kavramını ikame etmek isteyen anlayışın dümen suyuna girmiş ve sınıfa bir kez daha yabancılaşmış olmanın kanıtını ortaya koymaktan başka bir şey yapmıyorsunuz demektir.

            Sınıf adına Çanakkale’de özel bir sorun mu var? Hangi anlamlar yükleyerek işçi sınıfının en yoğun merkezlerini, işçi havzalarını terk edip Çanakkale’de 1 Mayıs günü “1 Mayıs’ı kutluyoruz” iddialarıyla arz-ı endam eyliyorsunuz.  Türk-İş’in bu tutumuna Çanakkale rüzgarları eşliğinde sınıftan kopuş, 1Mayıs’ın gerçek anlamından kaçış, yasak savma kabilinden ortalıkta görünme tutumundan başka bir değer biçilemez!...

            Türk-İş’ e yöneltilen bu eleştiriler bütünüyle Konfederasyon üst yönetimine egemen olan politikalara yöneliktir!... Biliyoruz ki Türk-İş’e bağlı birçok sendika şubesi ve üye işçiler Konfederasyon üst yönetiminin bu politikalarına karşı diğer sendikalardan sınıf kardeşleri ve emekçilerle birlikte alanlarda olacaklardır. Bütün Konfederasyonlar, sendika şubeleri, işçiler ve ülkenin büyük çoğunluğu biliyor ki; kıdem tazminatı gasp edilmek isteniyor. Kiralık işçi büroları, taşeron uygulaması, esnek çalışmanın yoğunlaştırılması hayata geçirilmek için hükümet ve sermaye tarafından en uygun an kollanmaktadır. Ülkede yaşayanları etkileyen diğer sorunları sıralamanın gereği bile yok!... Bu ülkede yaşayan herkes, hepimizi kuşatan sorunları; her gün bütün ağırlığıyla yeniden ve yeniden yaşamaktadır!... 

Tam da bu nedenlerle ve şimdi bütün bu politikaları geri püskürtmek için merkezinde işçi sınıfının olduğu en geniş emekçi kitlelerin 1 Mayıs’ta alanlara taşıması gerekmektedir!... Sınıfın birleşik ve örgütlü gücünün dayanışmasının alanlara taşınması tarihsel bir öneme sahiptir. Sermayenin çıkarına hükümetin sahnelemek istediği politikalar ancak işçi sınıfının gücüyle, mücadelesiyle etkisizleştirilip geçersiz kılınabilir!...

Çanakkale halkına, Çanakkale’nin demokratik toplumsal değerlerine yaraşan görkemli 1 Mayıs için; Çanakkaleli emekçilerin kite örgütlerinin, siyasi partilerin, saat 15’te Eski Salı Pazarı’ndan başlayacak olan 1 Mayıs kutlamalarına katılmaları sınıfı bölen, 1 Mayıs’ı bölen anlayışlara karşı bir cevap olacaktır. Sınıfı bölen, egemen politikalara, Osmanlı- İslam sentezciliğine lojistik ve psikolojik destek sunmak isteyenlere karşı tüm Çanakkale halkının alanlarda olması; yalnızca Türkiye’nin değil Dünya’nın birçok merkezindeki kardeşleriyle sloganlarını, taleplerini, coşkularını, duygularını birleştirmeleri büyük bir değere sahip olacaktır.

İş için, barış için, özgürlük için, insan onuruna yakışır bir dünya kurmak için 1Mayıs’a alanlara!...