havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

HUKUK KARŞISINDA ÇOCUKLAR

1376
NOT: Gazeteci arkadaşımız Cemal Oral arkadaşımıza yapılan saldırıyı kınıyor ve sorumluların gecikmeden yargı önüne çıkarılmasını bekliyoruz.
               Bir ülkenin sağlıklı bir gelecek kurma projesinin en temel, vazgeçilmez göstergelerinden ve unsurlarından birisi de çocuklara sunduğu olanaklar, onların sağlıklı bir ortamda gelişimini gerçekleştirmesi için gösterdiği çabaların bütününden anlaşılır. Ancak biz bu yazıda çizilen genel çerçeveyi değil; çocuk-hukuk/ çocuk-yasa ilişkisine yönelik birkaç söz söylemek istiyoruz.
                Burada konuya geçmeden bir anımsatma ve alıntı paylaşmak istiyorum; bilindiği gibi Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği, Türkiye’nin de üç maddesine(17-29-30 maddeler) çekince koyarak imzaladığı “Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme” ve bu sözleşmenin maddelerine esas teşkil eden perspektifi kısaca alıntılayarak çocuk-hukuk/ çocuk-suç,ceza ilişkisi üzerine düşüncelerimizi paylaşmanın yararlı olacağını sanıyorum.
                “…çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Antlaşmasında ilan edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini göz önünde bulundurarak, çocuğa özel bir ilgi gösterme gerekliliğinin, 1924 tarihli, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisinde ve 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk hakları Bildirisinde belirtildiğini…”
“…Çocuğun korunması ve esenliğine ilişkin toplumsal ve hukuksal ilkeler bildirisi; Çocuk Mahkemelerinin yönetimi hakkında Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları…”
Şimdi burada Birleşmiş Milletler örgütünün genel olarak insanlık âlemi ve çocuklar için ilkesel düzeyde karar altına aldığı; “özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma”nın yaşanabilir kılınması için etkinliğini, müdahalesini ayrı bir tartışmanın konusu olarak saklı tutmak kaydıyla şunu söylemeliyiz; BM, burada üye devletlerin başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere diğer hak kategorilerine ve hukukun üstünlüğü evrensel ilkesine saygılı olduğu, saygılı olması gerektiği ve bunları başta anayasalar olmak üzere iç hukuk sisteminin esasları haline getirmiş olduğu öngörülmektedir. Genel perspektif ve paradigmalar böyle…
Peki, ülkemiz ve diğer üye devletler açısından gerçekten ve özellikle çocuklara karşı “özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma” hayat içerisinde günlük tüm ilişkilerde karşılık bulabiliyor mu!?
Burada doğrudan devletin gözetimi ve denetimindeki kurumlarda; yetiştirme yurtları, cezaevlerindeki çocukların karşılaştıkları insanlık dışı uygulamaları tartışma dışı bırakarak birkaç çarpıcı örneği anımsatalım. Tebeşirle duvarlara yazı yazan Manisalı çocuklar, Gaziantep’te baklava çaldıkları için cezaevini boylayan çocuklar, ekmek almaya giderken gaz fişeği ile aylardır komada yatan Berkin Elvan ve en son Çanakkale’de yerlere yazı yazdığı için Kamu malına zarar verme “atılı suç” iddiasıyla adalet sistemiyle tanışmış olan 13 yaşındaki B.T.İ!...
Biz; toplum olarak, adalet sistemi olarak şu soruyu sormayız; çocuklar neden baklava çalmak zorunda kalır, neden büyüklerin dünyasını eleştirecek noktaya gelir, çocukları soru sormaya, tepki göstermeye iten nedenler ve bu nedenlerin arka planındaki çelişkilerin çocukları nasıl etkileyeceğini/etkilediğini hiç düşünmeyiz!...
Çocuk için en temel hareketlendirici motivasyon kaynaklarından birisi oyundur. Onların, baklava çalarken gerçekleştirdikleri eylem, tebeşirlerle duvarlara yazı yazarken yaptıkları şey veya kaldırıma ağabeylerine özenerek slogan yazmaları aslında biraz anlayarak bakarsak oyun oynama isteğidir.  Eğer kamu düzeni ve kamu zararı kavramlarını suç-ceza ilişkisi bağlamında özellikle de çocukların özne olduğu olaylarda teknik-mekanik bir tarzda ele aldığımızda belki yasanın gereğini yerine getirmiş sayılabiliriz; ama aynı ölçüde Birleşmiş Milletlerin kayıt altına aldığı “barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma”, “çocuğun korunması ve esenliğine ilişkin…” ilkelerden hangi ölçülerde uzaklaşmış olduğumuzu oturup düşünmemiz gerekir. Adalet sistemini, çocuklara sağladığımız olanakları yeniden ve yeniden sorgulamamız gerekmez mi!...
Ve çocuklar bize, ülkeyi yönetenlere ve bir bütün olarak adalet sağlayıcılara büyükler eliyle gerçekleştirilen kamu düzeni ihlallerini, kamu zararı fiillerini ve bunların nasıl hukuk sistemi içerisinde örtbas edilme çabalarını sorarlarsa, onların gözlerinin içine bakarak cevap verebilir miyiz!?
B.T.İ bir televizyon kanalında şöyle diyordu; “ağabeyler yazı yazıyorlardı, bende yazmak istedim, boyayı aldım ve yazdım…” Evet, kendi yolsuzluklarını, yarattıkları kamu zararını halkın gözünden gizlemek için binbir türlü yalana başvuran, hukuk sistemini altüst eden, yargı kararlarını uygulatmayan büyüklerine ders verircesine bir açıklama yapıyor B.T.İ!...
Evet, B.T.İ yazı yazıyor ağabeylerine öykünerek; onun için bu bir suç değil, çocuk aklı ile bu bir oyundur!... Biz ise bu oyunun adını “kamu zararı” diye tanımlıyoruz. Eğer, “kamu zararına” buradan bakarsak her şeyi en küçük kabahati bile “kamu zararı” kapsamına sokabiliriz.
Ve günlerdir “kamu düzeni, kamu zararı” adına başka örneklerde olduğu gibi B.T.İ ‘yi hırpalıyoruz. Buradan B.T.İ’nin ceza alıp almaması hiç önemli değil; “şuyuu vukuundan beter” derler ya; burada diğerlerini bir yana bırakırsak Çocuk Hakları Sözleşmesinin perspektifini, paradigmasını oluşturan hoşgörü nerede!...
Şimdi; 21 Ocak günü B.T.İ mahkeme karşısına çıkacak. “atılı suç” nedeniyle… Yasa böyle diyor; “atılı suç”!... Büyükler, ülkeyi yönetenler, himayesinde gerçekleştirildiği iddia olunan “atılı suçları” örtbas etme gayretleri üzerinden kızılca kıyametler koparılırken; savcıların ve güvenlik güçlerinin yerleri değiştirilirken böylesine büyük ve önemli işler olurken; B.T.İ’nin yaşadıklarının ne önemi var diyebilirsiniz; ama biz “çocuklar geleceğimizdir” demeye ve onlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. 
Sakın unutmayın; bugünün efendileri sakın unutmayın; yarın çocukların elleri yakalarınızda olacak!...