havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

OHAL, KUBİLAY VE DENİZ

Son yayınlanan iki KHK ile OHAL'in giderek daha fazla derinleştiğini söyleyebiliriz. Ve yine giderek ilan edilme amaçlarını bir yana bırakan, onu aşan ve hatta tüm anayasal sınırları yok sayarak, bütünüyle bir yönetme mekanizmasına dönüştüğünü de söyleyebiliriz. Tek cümle ile özetlersek; Türkiye, artık katıksız bir OHAL rejimini yaşamaktadır.

6581

 

 
 
Anayasa mahkemesinin OHAL sistemine boyun eğdiği, ona yol verdiği ve neredeyse kendi eylemini bile OHAL yönetiminin siyasal amaçlarına göre düzenlediği bir AYM görüntüsü ve edilgenliği ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Artık kanun yok, neredeyse ağızdan çıkan her sözün bile kanun hükmünde olduğu bir OHAL rejiminde, ne anayasa mahkemesinden ne parlamenter demokrasiden söz etmek, bu kurumların güvencesini yurttaşlar olarak hissetmek olanaksız hale gelmiştir. Aslında 12 Eylül rejiminin 1402 sayılı sıkıyönetim kararlarından bile daha ağır KHK’larla karşı karşıyayız. Demokrasi, hukuk, insan hakları can çekişiyor. Yoksulluk ve sefalet artıyor, yolsuzluklar büyüyor. İktidara yakın olanların işlediği iddia olunan suçlar için yakasına yapışacak bir hukuk merciini ara ki bulasın! 
 
2018`e girerken OHAL rejiminin Anadolu coğrafyasındaki umumi manzarası böyle!.. Biz boyun eğmeyeceğiz ve kabul etmeyeceğiz! 
 
Hafta içinde tartışılan ikinci konu Menemen olayı oldu. 23 Aralık 1930 yılında, Hilafeti ve Şeriatı getirmek amacıyla ayaklanan Derviş Mehmet yönetimindeki irticacı güçler; Öğretmen-Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay`ı katlettiler. Ve iki bekçiyi!.. Derviş Mehmet ve onun sürüklediği güruh, laikliğe ve cumhuriyete karşı bir ayaklanmanın peşindeydiler. Onlar laikliği ortadan kaldırıp, cumhuriyeti yıkarak yerine yeniden hilafeti getirmek için ayaklanmışlardı. 
 
Bugün Kubilay`ın katledilmesini ve onu katleden güçleri, gerçekleştirmek istedikleri amaçlardan; laiklik ve cumhuriyet düşmanlığı eylemlerinden soyutlayarak, onun üzerinden atlayarak basitleştirmek, en hafifi ile bir yanılgıdır. Mustafa Fehmi Kubilay, laik cumhuriyet savunusu içerisinde olanların unutmayacakları bir isimdir. Günün siyasal egemenliğinin dümen suyunda yapılan "titrek"-"ürkek" açıklamalar, demokrasi güçlerinin hafızalarında bir ibretlik belge olarak yer edecektir. 
 
Bir başka konu, Deniz Gezmiş üzerine yapılan tartışmalardır. Kısaca biz Denizle ilgili birkaç söz söyleyelim, sonra isteyen şapkasını önüne alıp bir kez daha düşünsün!.. Deniz Gezmiş; “Hep bir ağızdan türkü söyleyip/ Hep beraber sulardan çekmek ağı,/ Demiri oya gibi işleyip hep beraber/ Hep beraber sürebilmek toprağı/Ballı incirleri hep beraber yiyebilmek/Yarin yanağından gayrı her şeyde/ Her yerde/ Hep beraber!/ diyebilmek için... " diyen, zulme başkaldıran Simavne kadısı oğlu Şeyh Bedrettin ve Torlak Kemallerin,  Hızır paşalara boyun eğmeyen, zalimden aman dilemeyen Pir Sultanların  damarından ve 15-16 Haziran büyük işçi direnişinden, üretici köylü hareketinden, ayağa kalkan, Türkiye gençliğinin mücadelesinden beslenen , laik, demokratik, özgür Filistin`in kurulması için Siyonizme karşı Filistin halkı ile birlikte savaşan bir devrimci, Amerikan Emperyalizmine karşı gözünü kırpmadan, hayatını ortaya koyan, Vietnamlı yurtsever, Nguyen van Troi ile yüreği birlikte çarpan bir enternasyonalist, Türkiye halkının; Kürdü, Türkü ile tüm ezilenlerin, bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde bayraklaşan boyun eğmeyen bir ihtilalcidir!.. 
 
İşçilerin, emekçilerin, Anadolu coğrafyasının her köşesinde, oğullarına ve kızlarına adının verildiği, Emperyalist politikalara boyun eğmeyen, faşist cellatların önünde diz çökmeyen bir devrimcidir o! Deniz ve arkadaşları,  ABD emperyalizminin askerlerini Dolmabahçe`de denize dökerken, 1930`larda, Kubilay`ı katleden güçler, bu kez Dolmabahçe’de Deniz`e ve onun önderlik ettiği gençliğe saldıran güçler olarak tarihin sayfalarına yazılmışlardır!.. Deniz`in adını, "şeytanca" kurnazlıklarla, ince çalımlarla  ağızlarına almaya yeltenenler, ancak topla birlikte "Out"a çıkabilirler!..
 
Deniz in parkası, size birkaç beden büyük gelir. O parkayı fazla çekiştirmeyin, ayağınıza dolanır düşersiniz!..