havadurum
Seçkin Sağlam

ssboreas17@gmail.com

Oldu mu şimdi Hüseyin Hocam?

1976
ÇOMÜ son günlerde Eğitim Fakültesi’nde çıkan olaylarla gündeme geliyor. “Özgürlükçü Üniversite”söyleminin çok gerilerde kaldığı bu olaylarla ayyuka çıkarken, kendi üniversitesinde baskı ile karşılaşan çok sayıda öğrenci, okudukları okulun “Üniversite olup olmadığını”ve ÇOMÜ’nün “Fikir özgürlüğü konusundaki yerini”sorgular duruma geldi.
 
Öğrencileri tehdit ve hakaretlerle sindirmeye çalışan diğer öğrenciler, ya kendi sorunlarından habersiz ya da gerçekten sorunların çözümünün bir parçası olmaktan öte bu sorunların devamlılığı ile güç buluyor. Bir başka seçenek de var ki; bunu düşünmek bile istemiyorum…
Sizce bu saldırgan öğrenciler kullanılıyor olabilir mi?
 
****
 
Öğrencilerin okulda yedikleri küfür ve işittikleri hakaretlerin yanında olayların büyümesi ile yaşam güvencelerinin ortadan kalktığı açıkça görülürken, özel güvenlik elemanlarına verilen talimatlar merak edilmeye başlandı. Zira tavırlarından inisiyatif kullanmadıkları açıkça görülen güvenlikçiler, “içeriye gazeteci almıyoruz”sözleri ile talimat aldıklarını da doğruladılar.
 
Üniversiteye giriş ve çıkışlar sanmayın sadece gazeteciler ve üniversite dışından gelenlere özgü bir uygulama. “Ben bu okulun öğrencisiyim”dediği halde bazı öğrencilerin içeriye alınmadığına bizzat şahit oldum.
 
Ancak olayların ikinci gününde Rektör Yardımcısı Prof. DR. Hüseyin Özdemir’in tavrı ise şaşılacak düzeydi. Öğrencilerin yanına gelen Hüseyin Hoca, öğrencilerin “Arkadaşlarımızı neden okula almıyorsunuz?”şeklindeki sorusuna “Güvenliğiniz için”yanıtını verdi.
 
Öncelikle hem ilgili öğrencilerin hem de benim garibime giden olayda kimin güvenliğinin kime karşı korunduğu, öğrencilerin güvenliğinin nasıl sağlanmak istendiği gibi sorulara cevap veremeyen Hüseyin Hoca, ardından ikinci bombayı patlattı; “Biz okulumuzdaki öğrencilerin yüzlerinin gülmesini istiyoruz”dedi.
 
İyi ama nasıl?
 
Hocam, siz durumun farkına varmamış olabilirsiniz. Ancak saldırıya uğramış bir insana, “senin gülmen gerekir”gibi bir söylem, sizce de çok saçma değil mi?
 
Peki, siz o çocukların yüzlerinin gülmesi için ne yaptınız?
 
Gerçekten de iddia ettiğiniz gibi üniversite, fikirlerin havada uçuştuğu, demokrat bir yönetime mi sahip?
 
Siz o çocukların yüzlerinin gülmesi için nasıl bir üniversite yarattınız?
 
Üniversite yönetimi öğrencilerin aksine herkesle barışık mı?
 
Bunlar belki de durumu anlamamız için yeterli doneler olabilir.
 
Ancak, Hüseyin Hoca’nın yönetimindeki, fikrindeki Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde bir gece yarısı yurtlar basılıp, öğrenciler hastanelik olana kadar dövülebiliyor.
 
Hocam belki de bu yüzden yüzleri gülmüyor olabilir mi bu gençlerin?
 
Peki, hocam sizin bu konuyla ilgili bilimsel (!) yaklaşımınız nedir?
 
Çok merak ediyoruz…