havadurum

Perinçek; "Tarihi Güzelyalı depreminden ders çıkartılmalı"

3606
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı`nın merkez üssünü Erdek Körfezi- Biga olarak belirlediği 4.0 büyüklüğündeki deprem, saat 09.42`de meydana geldi. Depremin derinliği, 6.95 kilometre olarak saptandı. Emekli Öğreti Görevlisi Doğan Perinçek, Güzelyalı`da meydana gelen tarihi depremlere örnek vererek, Erenköyde oluşabilecek heyelan tehlikesine dikkat çekti. 1875 Güzelyalı-Çanakkale Depremi`nin 6.7 ve 9 şiddetinde olduğunu belirten Perinçek, Deprem tetiklemesi sonucu Güzelyalı gerisindeki tepelerde 5 ayrı büyük heyelan ve Erenköy`ün 2,5 Km batısında diğer büyük heyelan meydana geldiğini söyledi. 1876 depreminin öğrendikten sonra Çanakkale`ye bağlı Güzelyalı Köyü dolayındaki eski heyelan döküntüsü ve ayrıca Erenköy kuzeydoğusundaki tarihsel büyük heyelanların izleri ortaya çıkarttığını, belirten Perinçek, Erenköy-Güzelyalı dolayındaki eski heyelanlar kompleksinin yayılım alanının Çanakkale dolayındaki en büyük heyelan alanlarından bir tanesi olduğunu ifade etti. Tarihsel heyelan alanının büyüklüğünün yaklaşık 3.75 km2 olduğunu belirten Perinçek, "1875 Erenköy Depreminden sonraki yıllarda alanda süregelen aşınma, heyelanın yüzeydeki verilerini kısmen silmiştir. Güzelyalı köyü yakınındaki eski heyelan döküntüsünün çok sayıda tekrarlayan heyelanlarla oluştuğu düşünülmektedir. Birbiri arasında belki de yüzyıllar olan çok sayıda tekrarlanmış olabilecek bu heyelanların bazılarının bölge ve yakın dolayında tarihsel dönemlerde meydana gelmiş depremlerle yer yer tetiklenmiş olması olasıdır. Güzelyalı heyelan döküntüsü yakın geçmişte tekrar hareket etmiştir" dedi. 
 
"Heyelan anlanındaki konutla için tehlikeli"
Eski heyelan malzemesinin Güzelyalı yerleşim alanının kuzeydoğusundaki konutlar için tehlikeli olmaya devam ettiğini belirten Perinçek; "Güzelyalı Köyü`ndeki eski heyelan ilk oluşum yaşı, Erenköy Heyelanından öncedir. Heyelanların oluşumunun başlıca iki nedeni vardır; bunlardan birincisi doğal süreçlere bağlı doğa olayları ikincisi ise insan hatalarından kaynaklanan doğal yapıyı bozan yanlış arazi kullanımıdır. Birbirini de tetikleyen bu iki neden bir araya gelince oluşabilecek heyelanların hem can kaybı hem de ekonomik açıdan korkunç boyutta zararlara yol açtığı görülür. Heyelana neden olan doğal olaylar sırasıyla; 1) su-yağmur, 2) deprem ve 3) volkanik aktivitedir. Bazen bunlardan ikisinin bir arada olması heyelanın boyutunu ve etkisini artırır" dedi. 
 
"Başlıca hata plansız bina sayısı"
Yamaç eğiminin derecesi, morfoloji, toprak tipi, bölgenin jeolojisi, kaya türlerinin doğal olayların etkisini de kontrol ettiğini belirten Perinçek; "Başlıca insan hataları ise yerleşim alanındaki plansız ve düzensiz bina sayısı, yanlış arazi kullanımı ve nüfus arttıkça insanların doğal dengeyi bozmasıdır. İnsanların doğal drenaj düzenini bozması, yamaç eğimine müdahale ederek artırması, bitki örtüsünün azaltılması / ormanın yok edilmesi, yamacın topuk kısmından yük alınması, yamacın üst kısmına ilave yük bindirilmesi zeminin taşıma gücünü azaltır ve heyelanları tetikler. Ayrıca aşırı bahçe sulaması ve yeraltı su şebekesi sızan borulardan zemine sızan ek su ilavesi de önemli insan katkısı hatalardan olup heyelana neden olur. Yol, bina ve benzeri yapılaşma sırasında jeolog ve mühendislerin yamaç duraylılığı başta olmak üzere bölgenin jeolojisini, jeomorfolojisini dikkate alarak proje hazırlamaları halinde, hesaba katılmayan sürpriz heyelanlarla karşılaşmasını önleyecektir. Çanakkale İzmir karayolunun Erenköy yakınında 2013-2014 yıllarında oluşan heyelanların yol güzergahının jeolojik ve yamaç duraylılığı vb. özellikleri dikkate alınmadan yapılmış ve genişletilmiş olması dolayısıyla insan hatasına bağlı nedenler sonucunda oluştuğu görülmüştür. Bu konudaki tüm yayınlarımıza rağmen ilgililer uyarılarımıza kulaklarını kapatmış, milli servetin zarar görmesine neden olmuşlardır" dedi. 
 
"1875 Güzelyalı depreminden alınacak dersler"
1875 Güzelyalı depreminden alınacak dersleri sıralayan Perinçek; "Çanakkale Boğazının iki yanında heyelan riski olan alanlar bulunmaktadır. Çanakkale`nin deprem riski İstanbul ve diğer kentlerimize göre daha fazladır. Kent merkezimizin kuzeyinde Şarköy, Saroz Körfezi, Bolayır, Gökçeada dolayından geçen Kuzey Anadolu Fayının ana kolu dışında kentimizin güneydoğusunda Erdek, Biga, Çan, Bayramiç dolaylarından geçen bir fay hattı daha vardır. Bu fay üzerinde son 281 yıldır 7 ve 7 den büyük deprem olmamıştır. İstatistiksel olarak 7 dolayındaki depremler 250 yılda bir tekrarlanmaktadır. Dolayısıyla son iki yıldır uyardığım gibi söz konusu alanda her an deprem olabilir. Uyarılarımıza rağmen bu alanda yer alan kasaba ve köylerde depreme karşı gerekli tedbirler alınmamıştır. Kısa vadede köylerde verilecek deprem eğitimi ve çok basit tedbirlerle can ve mal kayıpları önlenebilir. Uzun vadede ise depreme dayanıksız yapıların güçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bu konularda hiçbir plan ve program yoktur. Sözünü ettiğimiz bu deprem yaratma gücü yüksek iki fay zonu dışında daha güneyde Yenice Edremit Körfezi hattında uzanan diğer bir fay zonuda Çanakkale için yıkıcı etkisi olabilecek depremler yaratabilir. Çanakkale Boğazının iki yanında yer alan bazı killi kaya düzeyleri heyelan riski içermektedir. Deprem sonrasında da bu tip alanlarda yoğun heyelanlar olmaktadır. Çanakkale kent merkezi ve yakınında bu tip alanlardan uzak durulmalıdır. Son yıllarda Erenköy ve Güzelyalı dolayında olan heyelanlar ve 1875 yılında olan Güzelyalı depremi sonrasında olan heyelanlar killi kaya düzeylerinin başımıza ne dertler açacağını göstermiştir. Biz bilim insanlarının görevi kentimizi yönetenlere gerekli uyarıları yapmaktır. Yazdıklarımız dinlenir ya da her zaman olduğu gibi kulak ardı edilirse, olacaklardan yöneticiler sorumlu olacaktır" dedi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş