havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

SİZİ TANIYORUZ!...

1657
               Sizi tanıyoruz!... Zulmünüzle 2014 1 Mayısında ilk kez tanışmadık!... Ne Taksim ilk meydandır zulmünüzle tanıştığımız ne İstanbul ilk şehir ne de Türkiye ilk ülkedir!... Özel mülkiyetin ve sınıflı toplumların tarih sahnesine çıktığı günden beri; bütün zamanlarda, bütün tarihlerde, bütün coğrafyalarda, bütün ülkelerde; sokaklarda, meydanlarda zulmünüzü gördük, sizi tanıdık!... Birliğimizi, örgütlülüğümüzü, sendikalarımızı, aklımızı ve bilincimizi bölüp parçaladığınızda neler yaptığınızı, neler yapabileceğinizi, hangi haklarımızı çalabileceğinizi, çaldığınızı; bizi hangi zulümlere uğratabileceğinizi, uğratacağınızı öğrendiğimiz günden beri sizi tanıyoruz!... Bütün zamanlarda tanıyoruz, bütün ülkelerde tanıyoruz!... Sizi; kadınları ikinci cins, bedenini bir meta, emeğini değersiz, bilgisini ve bilgeliğini tehlikeli, yaratıcılığını umursamaz gördüğünüz ve onları büyücü, cadı, şeytan diye tanımlayıp “cadı avlarında” kurban ettiğiniz günden beri tanıyoruz. Sizi tanıyoruz!... Engizisyonlardan, giyotinlerden sizi tanıyoruz!...
                Kadın ve erkek işçileri kölelik koşullarında, karın tokluğuna, on iki saat çalıştırdığınız ve sekiz saatlik işgünü talebiyle karşınıza dikildiğinde fabrikalarında cayır cayır yaktığınız, kurşunların hedefi haline getirdiğiniz bütün ülkelerin tarihlerinde sizi tanıyoruz!... Çıkardığınız yasalarla; zulmünüze, adaletsizliğinize, soygun ve sömürünüze meşruiyet kazandırdığınızı sanarak sömürdüğünüz değerlerle; elde ettiğiniz şatolarınızda, villalarınızda, emeğimizin ürünüyle lükse gark olduğunuz mekanlardan sizi tanıyoruz!... Kuralsızca, ahlaksızca; sömürdüğünüz, geleceğini çaldığınız, sakat bıraktığınız çocukların göz bebeklerindeki isyandan sizi tanıyoruz!...
                Evet, bütün çağlarda ve bütün ülkelerde yaptığınız talandan, soygundan, sömürü ve zulümden, tarihe bıraktığınız karanlık ve kötü sicilden sizi tanıyoruz!...
                İşsiz bıraktığınız sınıf kardeşlerimizin bir bölümüne üniformalar giydirip 1 Mayıslarda, grevlerde, sokak gösterilerinde taleplerini haykıran diğer sınıf kardeşlerinin karşısına “kamu düzeni” adına kendi soygun ve sömürü düzeninizin, hukuksuz ve adaletsiz sisteminin korunması için zulmünüze ortak ettiğiniz günden ve tarihten beri sizi tanıyoruz!...
                Evet, sizi ilk kez 2014 1 Mayısında tanımadık ve yalnızca İstanbul’da ve yalnızca Taksim yolunda tanımadık; biz sizi; sömürüye karşı çıktığımız, haklarımızı istediğimiz her fabrikada ve meydanda, sokakta yaptıklarınızdan tanıyoruz.
                “Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar, birleşin” sözünün anlamını kavradığımız günden beri; yurtseverlikle enternasyonalizm arasında doğru bağlar ve bağlantılar kurduğumuzda, karşımıza nasıl dikildiğinizi, nasıl öfkeye ve korkuya kapıldığınızı gördüğümüz günden beri sizi tanıyoruz!... İstanbul’un işgal günlerinden, Kurtuluş Savaşında tuttuğunuz pozisyonlardan sizi tanıyoruz!... Dünyanın en kanlı, en kapsamlı, haksız savaşları olan 1. ve 2. emperyalist paylaşım savaşlarından yakın ve uzak coğrafyalarımızı kan gölüne çevirdiğiniz, yeni pazarlar, yeni kâr elde etme uğruna farklı ülkelerden sınıf kardeşlerimizi birbirine karşı kışkırtarak boğazlattığınız o kanlı günlerden sizi tanıyoruz!...
                Sizi Türkiye işçi sınıfının en görkemli direnişlerinden olan 15-16 Haziranlarda karşımıza diktiğiniz tanklardan, panzerlerden, ortaya koyduğunuz zulümlerden sizi tanıyoruz!... Sizi; 77 1 Mayısında yaptığınız katliamlardan, kontrgerilla cinayetlerinden tanıyoruz. Sizi Çorumdan, sizi Maraştan, sizi Madımakta işlediğiniz cinayetlerden, kurduğunuz karanlık tezgâhlardan tanıyoruz.
                Sizi; Sabahattin Ali’den Uğur Mumcu’ya, Çetin Emeç’ten Metin Göktepe’ye, Abdi İpekçi’den Musa Anter’e uzanan kanlı, karanlık cinayetlerden tanıyoruz. Sizi faili meçhullerden, “bin operasyonlardan”, Susurluktan gizlemeye, saklamaya, üstünü örtmeye çalıştığınız bütün kontra cinayetlerinden tanıyoruz. Sizi tanıyoruz!... Sizi; provokasyonlardan, gizli tanıklarla ve özel yetkili mahkemelerden, ürettiğiniz sahte delil ve belgelerden tanıyoruz. Sizi Ziver Bey köşkünden, araba lastiklerinin içine sokarak yaptığınız işkencelerden tanıyoruz. Sizi; 12 Martlardan, 12 Eylüllerden, faşist cuntalardan, idam sehpalarına gönderdiğiniz Denizlerden, Yusuflardan, Hüseyinlerden, Erdallardan, Necdet Adalı’dan; Kızıldere’de katlettiğiniz Mahirlerden, Cihanlardan; sokak ortasında kurşunladığınız Ulaşlardan; işkencede katlettiğiniz Hasan Asker Özmen’den tanıyoruz!... Sizi; karanlık suratlarınızdan, devrimcilerin kanına bulanmış ellerinizden ve cellâtlarınızdan tanıyoruz. Gizlediğiniz bilumum kontrgerilla faaliyetlerinden ve şimdilerde o kontrgerilla şeflerinin akıl hocalığından yararlanarak, onlardan aldığınız danışmanlıklarla sokak gösterilerine karşı yürüttüğünüz planlardan, Gezi’de katlettiğiniz, kör ettiğiniz, sakat bıraktığınız gençlerin bedenlerinden, boyun eğmez direnişlerinden ve onlara uzattığınız yalan ve iftira dolu dilden, propagandadan, yürüttüğünüz kampanyadan sizi tanıyoruz!...
                Kirlettiğiniz ve zehirlediğiniz coğrafyalarımızdan, altın tekellerine peşkeş çektiğiniz Kazdağları’ndan, kuruttuğunuz derelerden, akarsulardan; maden ocaklarının göçüklerinde bıraktığınız işçi bedenlerinden, iş cinayetlerinden; kadına uygulanan şiddetten, kaybolan çocuklardan, ocaklara düşürdüğünüz ateşlerden ve acılardan sizi tanıyoruz!... Komşu ülkelere karşı izlediğiniz düşmanca politikalardan sizi tanıyoruz. Geleceğini çaldığınız gençlikten, bilimsel ve akademik özerkliğini ve özgürlüğünü yok ettiğiniz üniversitelerden, yürütmenin emrine soktuğunuz yargıdan, askıya aldığınız evrensel hukuk değerlerinden, din istismarcılığından sizi tanıyoruz!...
                Rant uğruna yaşanmaz kıldığınız şehirlerden, “iliştirilmiş” medyanızdan, vicdanını ve onurunu dolar uğruna peşkeş çeken kalem erbabından, yörüngenize giren bilumum yalaka takımından sizi tanıyoruz. Sizi; sıfırlayamadığınız paralarınızdan, ayakkabı kutularından, para kasalarınızdan, yolsuzluklardan tanıyoruz!...
                Evet, sizi tanıyoruz!... Geziden tanıyoruz, 1 Mayıslardan tanıyoruz. Emekçilerin içine soktuğunuz yeni Truva atlarına rağmen, sarı sendikacılara rağmen, danışmanlarınıza ve propagandistlerinize rağmen sizi tanıyoruz!... Halkın aklı, vicdanı, ahlakı ve insan onuruna yakışır bir gelecek kurma bilinci sizi tanıyor. Adresiniz ve kimliğiniz belli, yeriniz yurdunuz belli, halk sizi biliyor ve tanıyor. Ve emin olun bugüne değin hiç kimseye yaşatmadığınız kadar adil, adaletli bir mahkemenin karşısına çıkacağınız güne değin gözü hep üzerinizde, iki eli hep yakanızda olacak; örtbas etme, gizleme, baskılama, bölme çabalarınız bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün mutlaka boşa çıkacak, iflas edecek!... Sakin unutmayın; “herkesi bir defa, bazılarını her zaman kandırabilirsiniz. Ama herkesi her zaman kandıramazsınız”…
                Evet; halk sizi tanıyor, tarih sizi tanıyor!...