havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

YEREL SEÇİMLERE BİR ADIM KALDI

Önce kısaca Cumhur İttifakı'nın Yenikapı Mitinginden söz edelim.

7105

  Kürsü gümbür gümbür!... ne diyor Bahçeli; “işte Avrupa’dayız, hadi gelin!...” Kimdir çağırılan, meydan okunan kimdir, savaş daveti kimin içindir!? Belirsiz!... Ortaya!... Ötesini mitinge katılanlar ve ahali bulup çıkaracak!... Aklınıza gelecek olan; “ ha işte BEKA SORUNUNU çıkaranlar” yakalandılar işte!... Zaten istenende bu!...

Bu, toplumsal psikoloji açısından daha açık ifade ile toplumları yönlendirip yönetmek için uygulanan, bilinen eski bir numaradır… Hadi numara demeyelim, yöntemdir, 30’ların Nazi Almanya’sında bol örneğini bulabilirsiniz. Bakın meraklısı bulmuş bile!...

Bilinir; belirsizlik toplumlarda korku ve panik yaratır ve insanlar beğenmeseler bile belirsizliğin tetiklediği güdü ile alışkanlıklarına/alıştıklarına, bildikleri yere ve bildikleri yöne doğru hareketlenirler.

Belirtmiştik beka sorunu verili koşullarda belirsizliği yaratma amacına yönelik esas yönlerden birisini oluşturmakta idi… Elbette sadece bu kadarla sınırlı değil; Türkiye’nin içinde bulunduğu bütün problem noktalarını gizleme, tartışma dışına çekme, ekonomik krizin yaşanan tüm negatif sonuçlarını ‘şimdilik’ perdeleme amacına da hizmet etmesi düşünülen bir belirleme olarak tanımlanmalıdır.

Yine toplumu yukarıdan aşağıya militarizasyona uğratma, davranışlarını mekanikleştirerek tek adam yönetimine itirazsız yedekleme manevraları, söylemleri!...

Atılan ve atılacak adımları, propagandaları bir ‘savaş konsepti’ mantığı ve disiplini (!) ile yönlendirip yönetmek!…

Devletin merkezinde gerçekleşmiş olan ekonomik, politik, mali, diplomatik ve militaristleşmeyi; yukarıdan aşağıya-merkezi yönetimden yerel yönetimlere doğru genişletip derinleştirerek tek adam yönetimini toplumsal hayatın bütün alanlarında ve birimlerinde gerçekleştirmek!…

Sıraladığımız esaslar ‘kendi içinde’ Türkiye’nin bütün problemlerine dayalı olarak bugün Cumhur İttifakının politik-pratik seçim çalışmalarının ana eksenini ortaya koymaktadır…

Ancak bu sadece Türkiye’nin başına, daha doğrusu Türkiye’de yaşayan büyük çoğunluğunun; işçisinden memuruna, esnafından emeklisine, çocuğundan gencine, yaşlısına, kadınına geniş yığınların ise başka türlü bir bakışları vardır/ yaşadıklarından öğrendikleri başka bir gerçeklikleri vardır!...

Kendilerini kadir-i mutlak zannedenlerin kestiremediği ve kestiremedikleri gerçeklik ve korku da buradan birikmiştir!...

Şimdi bizde bir ironi yapalım; asıl Yenikapı halkın huzuru, geleceği, insanca yaşaması için açılması gerekli olan bir başka, hayati derecede önemli Yenikapılara ihtiyacın olduğudur!...

Tek adam yönetiminin ve Cumhur İttifakının Türkiyeli emekçileri onyedi yıllık politikaları sonucunda getirdikleri; yoksulluğun, sefaletin, baskının, insan onuruna yakışmayan davranışların cenderesinden çıkarmak ve kendi kaderini gerçekleştirmek olan bir politik-pratik tutumu ortaya koymaları, çıkarmaları yoludur…

Son olarak bir çok politik gözlemcinin de ifade ettikleri gibi; 12 Mart sonrası ve 12 Eylül koşullarında yapılan seçimler de dahil olmak üzere hiçbir dönemde bu ölçüde muhaliflere, daha doğrusu iktidara karşı seçimlere giren ve varlıkları anayasal-yasal güvencede olması gereken siyasi partilere böylesine tehdit, iftira, karalama, aşağılama kuşatması yapılmamıştı hatta yargı ve devletin olması gereken meşruiyet zemini tersine çevrilip bir Demokles’in kılıcı olarak seçim meydanlarında konuşan muhaliflerin tepesinde sallandırılmamıştı.

Şimdi 31 Mart tek adam yönetimine geri adım attırmanın bir fırsatına dönüştürülmesinin de olanaklarını sunmaktadır. Bu aynı zamanda emekçiler için yeniden hukuk yeniden yargı güvencesi yeniden demokrasi ve demokratik haklar kazanmasının da yolunu açacaktır.

Ve mutlaka sandıklara gideceğiz ve bu olanağı heder etmeyeceğiz.

Çanakkale halkı kendi sesini ve iradesini her zaman olduğu gibi kadını, erkeği ve tüm kentlilik bilinci ile ve duyarlılığı ile bu genel perspektif içerisinde ortaya koyacaktır. Hepimiz ve herkes sonuca saygılı olacağız.

Son sözüm bir soru olsun; Demokrasinin bırakınız yok edildiği, küçüldüğü, küçültüldüğü bir ülkede ve tarihin hangi zaman diliminde olursa olsun emekçilerin ekmeğinin büyüdüğüne tanıklık eden ya da böyle bir bilgisi olan varsa anlatsın?

Biz kendi cevabımızı peşinen söyleyelim, Demokrasinin küçüldüğü hiçbir yerde ve zamanda ekmekler büyümemiştir!...