havadurum
Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

"YOK", YOKMUŞ!

Bir varmış, bir kez daha varmış!.. "Yok", yokmuş!.. "Bundan tam 72-73 yıl önce Mersin?in Arslan köyünde muhtarlık seçimini hatırlayın.. CHP'yi o zamanlardan tanıyın.." Diye hatırlatmalar yapılıyor!

7226

 

 

Hani bugüne dair; iktidardaki 17 yılın sonunda söylenecek söz kalmayınca, eski defterlerden medet umuluyor galiba… O kadar uzaklara gitmeye gerek yok. Geçen seçimlerde silahlı külahlı adamların Urfa’da ve ilçelerde, köylerdeki “tak tak” basarak sandıkları doldurduğu görüntüleri henüz hafızalarda çok taze. Bunu da biz hatırlatmış olalım!..

“Yok”, yokmuş dedik ya. Bak fesli Kadir ne diyor: Önce “Keşke Yunan kazansaydı” demişti, şimdi laiklik ve cumhuriyet düşmanlığın bir adım daha ileri götürerek: “Şeriat gelsin de isterse Türkiye batsın ben razıyım”

Fesli Kadir kim mi? 9 Kasım günü diyanet işleri başkanının evinde ziyaret ettiği, 10 Kasım Atatürk’ün anıldığı gün bu ziyaretin fotoğraflarının paylaşıldığı şahıs olan Kadir Mısıroğlu… Ve dahi sarayın iltifatına mazhar olan şahsiyet!

Eh laiklik ve Cumhuriyet düşmanlığında sınır tanınmıyor!..

“Yok”, yokmuş dedik ya, Sedat Peker yine sahnede, bu kez silahlanma çağrısı yapıyor... İktidarın estirdiği korku, baskı ve sindirme politikalarına kendi cephesinden katkı sunuyor!

Savcılar mı dediniz? Yasalar mı dediniz? Hukuk mu dediniz? Pardon…

Semih Yalçın geri mi duracak? O da, gazeteci Deniz Zeyrek için açmış ağzını yummuş gözünü; hakaret, küfür, tehdit… Ne ararsan var! Ne diyelim, hani sayın Bahçeli ile, sayın Erdoğan’ın birbirleri hakkında söylediklerini duymamış olsak, Semih Yalçın’ı anlardık…

Unutmadan, ne söylenmişti; “HDP eşittir PKK eşittir YPG eşittir PYD”; etti mi 6-7 milyon… Bir eşitleme daha var. Tüm bu sıralananlardan sonra “CHP de bu eşitliğe dahil edildi!” (mi), şimdi hesaplayalım, şöyle kabaca 25-30 milyonu terörist hanesine yazdık mı!? Biz de şöyle söyleriz, 15-16 yılda memleketin yarısını “terörist” hanesine yazar duruma gelmişiz!? Ve elbette bütün bunlar, bütün bu rasyonalitesi olmayan söylemler, seçim kazanma uğruna ve yine elbette HDP ve CHP’nin yasal partiler olduğu gerçeğini unutarak/unutturmak isteyerek!…

Bütün bunları duyunca, doğaldır ki aklımıza Müjdat Gezen, Metin Akpınar ve Uğur Dündar’ın programının başına gelenler takılıyor…

Velhasılı “bir varmış, bir kez daha varmış” dedik ya, geleceğe dair sözünü tüketenler, geçmişi tekrar etmek zorunda kalıyor. Propagandanın merkezine CHP’nin geçmiş hatalarından, laikliği ve Cumhuriyeti, Cumhuriyet’in demokratikleşememesinin doğurduğu sonuçlar üzerinden CHP’yi önümüzdeki yerel seçimlerde etkisiz kılma retorikleri… İster uysun, ister uymasın… İster hata yapmış olsun ister yapmamış olsun çok önemli değil. Nasılsa egemen siyasetin “hık” deyicisi medya hazır ve nazır bekliyor.

Ekonomik kriz, yoksulluk, yasaklamalar ve bütün bu ilişkilerin sosyal ve toplumsal hayata yansımaları, sosyal ve toplumsal ilişkileri çürütmesi ve bu çürümenin, egemen siyasetin ve onun emrine amade her türden siyasi gerici odakların tam bir seferberlik halinde olmaları!..

Leyla Güven, Eren Erdem ve birçok tutuklu ve hükümlünün açlık grevlerinin ulaştığı boyut!.. Yukarıya sıraladığımız tehdit savuranların onda birini, örneğin muhalefet diye tanımlanan kesimlerden birisi yapmış olsa, anında harekete geçecek olan erklerin, bu derin sessizliği ve suskunluğu!..

Her şey yukarıdan aşağıya; bıkkınlık, suskunluk, korku yaratmaya yöneliktir. Susmak yok! Korkmak yok! Birlikte, birleşerek bu karanlığı, bu gerici ablukayı püskürtmek mümkündür…

“Yok”, yokmuş dedik ya, bir de Fazıl Say. “Say” babam “Say”!… Ne ilk örnektir, ne de son olacaktır. Herkes kendisinden ve kendi eyleminden sorumludur elbette!... Bak tarihten, Pir Sultan’dan bir dörtlükle cevap gönderelim: “Kadılar müftüler fetva yazarsa/ İşte kemend, işte boynum asarsa/ İşte hançer, işte kellem keserse/ Dönen dönsün ben dönmeze yolumdan”.

Ha bütün bunların halk indindeki değeri ve tuttuğu yer ise emin olun, soğandan ve patlıcandan çok çok gerilerde kalmaktadır.

Son sözümüz şu olsun; memleketin haline bak, milletin derdine bak, bir de beylerin söylemine bak!..