havadurum

Kamuda Cadı Avı

Kamu Emekçilerinin çalışma güvenceleri dâhil birçok özlük hakkının ellerinden alındığı, çalışma yaşamının kölelikle eş değer hale getirilmeye çalışıldığı bir süreçte kamu emekçileri üzerindeki baskılar artarak devam ediyor.

1087

 

SALİH ERSOY

 

17 Şubat tarihli Resmi Gazete‘de yayınlanan kamu da cadı avının başlayacağı ilan edilmiş oldu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu imzalı genelge ile yerel yönetimlerde çalışanlar dâhil tüm kamu görevlilerinin hizmet içi ve dışı davranışları `kanunların suç saydığı eylemleri işlemek amacıyla kurulan örgüt veya yapılarla hiç bir şekilde ilişki içine giremez; bu yönde faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamaz ya da bunlara yardım ve yataklık edemezler` şeklinde daha önce olduğu gibi sınırlanıyor. 
 
Bunula birlikte;
-Terör örgütleri veya legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılarla ilişki kuran veya eylem birliği içerisinde olan,
-Bu örgüt ve yapıların emir ve talimatıyla hareket eden,
-Bu örgüt ve yapılara yardım eden,
-Kamu imkan ve kaynaklarını bu örgüt veya yapıları desteklemeye yönelik kullanan veya kullandıran,
-Bu örgüt ve yapılarla mücadeleyi engelleyen,
-Bu örgüt ve yapıların propagandasını yapan kamu emekçileri için idari işlemlerin amirler tarafından `ivedilikle` başlatılması emri veriliyor. 
 
‘Neye Niyet Kime Kizmet?’
Sayılan maddelerin ucu o kadar açık ki ‘neye niyet kime hizmet?’ sorusunu akla getiriyor. İlk madde legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılar tanımlaması her niyete kullanabilecekleri bir madde olarak ilk sıraya eklenmiş. Hukuk sicili bozuk bir iktidar için de tam işine yarayan madde budur diye düşünüyorum. Yıllardır sürdürdükleri siyasi operasyonları cemaatin üzerine atıp (cemaat suçsuzdur anlamı çıkmasın!) ‘kandırıldık!’ naraları atan iktidar dönüp dolaşıp bu madde için de cemaat yaptı derse şaşırmamak gerek. 
İllegal görünümlü yapı var ise neden yasal işlem başlatılmadığı ise sorulmaması gereken bir soru. Bu tür yasa dışı yapılara izin veriyoruz ancak bu yapılarla ilişkiye izin vermiyoruz mu demek istiyorlar anlaşılır değil. Bu tanımlamayı anlamanın en iyi yolu Davutoğlu’nun `Canlı bomba listesi elimizde ama eylem yapmadan tutuklayamayız` açıklamasıdır, gerisi hikâye…
Cadı avına sadece kamu görevlileri  değil aynı zamanda `hizmet alımı ihalesiyle istihdam edilen personel` olarak ifade edilen kamuda çalışan taşeron işçilerinin de dâhil ediliyor. Kamuda taşeron işçi olmak için iktidar partisine üyelik şartının arandığı bir dönemde her halde AKP üyesi olmayanlar çalıştırılacak değillerdi. Artık asgari ücretle zar zor yaşamını idame ettirmeye çalışanların da çalışma hayatına göz dikilmiş oluyor.
 
Yüzlerce Kamu Emekçisine Haksız Tutuklandı
 Onlarca kamu görevlisine sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan soruşturma ve davalar AKP`nin kamu emekçilerine baskısı hakkında yeterince kanıt sunuyor. Daha önceki uygulamalara bakıldığında yüzlerce siyasi ve hukuksuz tutuklamalar genelgenin amacını yeterince ortaya koyuyor. Kamu emekçileri soruşturmalarla itibarsızlaştırmaya, tutuklamalarla işyerlerinde yalnızlaştırılmaya itiliyor. Herhangi bir kanıt sunulmadan yapılan tutuklamalar sonucu görevinden alınan kamu görevlileri davalar sonucu görevlerine iade edilse de işyerlerinde ya mobbinge maruz kalıyor ya da emeklilik hakkı varsa emekli oluyor. 
Kamu çalışanları için cehennem haline gelen çalışma yaşamına görünen o ki siyasi davalarla müdahale edilmeye devam edilecek. Bir yanda patronlar için güvencesiz çalışma yaşamıyla cennet yaratılırken diğer taraftan önlerine çıkacak engeller için operasyon, gözaltı, sürgün ve tutuklamaların önü açılmış oluyor.
Ortaya çıkan fiili durum artık halkın memuru değil hükümetin memuru anlayışını da tescillemiş oluyor. ‘Benim memurum işini bilir’ diyerek rüşvetin önünü açanlar şimdi de geleneklerine sahip çıkarak kamuda talanı daha rahat yürütmek için ‘hükümet memuru ’nu piyasaya sürüyor.