Bu yıl “Göç” teması ile 24 Eylül-6 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 5’inci Çanakkale Bienali etkinlikleri, İsviçreli sanatçı, küratör ve akademisyen Gaby Fierz’in Türkiye’den İsviçre’ye göç edenlerin yaşam hikayelerinin anlatıldığı “Yolda” isimli görsel sergisi ile başladı. Çanakkale Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri önünde gerçekleştirilen açılış törenine Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, İsviçreli sanatçı, küratör ve akademisyen Gaby Fierz, Çanakkale Bienali CABININ Yönetici Kuratörü Deniz Erbaş ve vatandaşlar katıldı. Törende açılış konuşmasını Çanakkale Bienali CABININ Yönetici Kuratörü Deniz Erbaş gerçekleştirdi. Erbaş, konuşmasında sergi hakkında bilgiler verdi. Erbaş’ın konuşmasının ardından ise İsviçreli sanatçı, küratör ve akademisyen Gaby Fierz, çalışması hakkında bilgiler verdi. Gaby Fierz, konuşmasında; “Şu an İsviçre’de yaşayan Türkiye kökenli 120 binin üzerinde çift vatandaşlı insan var. Bu 120 bin Türkiyeli göçmenden 45 binden fazlası şu anda İsviçre vatandaşlığına geçmiş durumda. Bu Türkiye’den İsviçre’ye doğru olan göç hareketi son yıllarda azaldı ve aslında bir geriye dönüş yaşanıyor. Dolayısı ile daha çok İsviçre’den Türkiye’ye dönen Türklerden söz ediyoruz. 2016 yılının ilk verilerine göre şu an Türkiye’de 4 bin136 Türkiye vatandaşı İsviçre’de yaşıyor. Bunların 3 binden fazlası da çifte vatandaşlığa sahip. Dolayısı ile İsviçre’ye göç etmiş Türklerin büyük bir kısmının Türkiye’ye dönüş trendinde olduğunu söyleyebiliriz. Fakat şu anda Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullardan kaynaklı olarak bu durumun değişip değişmeyeceğini bilemiyoruz. Kültürler ve uluslararası kimlikler üzerine yaptığım çalışma iki yıl önce başladı. İsviçre kültür fonunun desteği ile 6 ay kadar Türkiye’de bulundum bu araştırma için. Bu proje kapsamında 5 kadın, 4 erkek ve 1 evli çift ile çalışma yürüttüm. Onların yaşamlarına ortak oldum. Bunların hepsi Türkiye kökenli İsviçre’de yaşamış insanlardı. Burada benim merak ettiğim olgu, farklı diller, kültürler arasındaki geçişin ve bunun bireylerin yaşamı üzerinde neler olduğu üzerine idi. Elde ettiğim sonuçlar çok çarpıcıydı. Gerçekten insanların becerilerini bir dilden diğerine, bir kültürden diğerine çevirme ve dönüştürme kapasitelerinden gerçekten çok etkilendim. Bu karşılaşmalardan çoklu yeni bir kültür ortaya çıkıyor. Ne oralı, ne buralı olan yeni bir kültür doğuyor” dedi.
“1960’lardan beri Avrupa’ya göç etmiş bir milletiz”
“Yolda” sergisinin yaratıcısı İsviçreli sanatçı, küratör ve akademisyen Gaby Fierz’in konuşmasının ardından törende konuşan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise; “Bienal etkinlikleri yavaş yavaş başlıyor. Yaz geldi tabii Çanakkale’de sanatsal etkinlikler hızla devam edecek. Bu da değişik bir konsept. Çanakkale Bienali’nin konusu ile ilgili. Aslında göç ya da sığınmacı son günlerde yaşanan bir şeymiş gibi algılıyoruz, ama aslında biz de 1960’lardan beri Avrupa’ya göç etmiş bir milletiz. Oradaki yurttaşlarımız da çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı ve kalmaya da devam ediyorlar. Onların oraya gidiş şartları ile Ortadoğu veya da Afrika’dan oraya göçen insanların konumları farklı, ama sonuç itibari ile biz de gittiğimizde hiçbir dil bilmeden, doğru düzgün cebinde paraları olmadan oraya, gurbete çalışmaya gittiler. Kültürel farklılıklar var, dini farklılıklar var, anlayış farklılıkları, yaşamsal farklılıklar var. Elbette ki buralardaki insanlarla uyum sağlama noktasında büyük sıkıntılar yaşadılar. Hatta eski giden neslin oradaki yaşama hala daha uyum sağlayamadığını görüyoruz. Bu bakımdan göçmen olmak, sığınmacı olmak zor iştir. Vatanından uzakta çalışmak ya da orada yaşamaya mecbur olmak gerçekten zor bir iştir. Bunu yaşayanlar, oralara gidenler anlatıyorlar. Oradakilerle konuştuğumuz zaman bunu anlatıyorlar. Buraya geldiklerinde de bunları dinliyoruz” dedi.
“Bu insanlık dramıdır”
Bu yılki bienali göç konusuna dikkat çekmek için planladıklarını belirten Başkan Gökhan; “Sadece Avrupa’da değil, Avusturalya’da da Türkler var. Onlar da oraya çalışmaya gittiler. Ekmeklerini kazanmak için emeklerini sunuyorlar. Dolayısı ile bu bienalde sadece güncel göçler, sığınmalar değil, genelde ekonomik olarak, emeğin sunumu noktasında şartları zorlayan, her türlü imkansızlıklara göğüs gereni orada barınmaya çalışan, ama aynı zamanda da üreten, hatta çocuklarını yetiştiren, bütün zorluklara rağmen orada tutunmaya çalışan insanları görüyoruz. Bunların da başında Türkler geliyor. Sonuç itibari ile göç sorunu dünyanın temel sorunu. Çünkü bu bir kültür meselesi. İnsanı birebir ilgilendiren bir konu. İnsanın yaşamını, moralini, performansını, düzenini yakından ilgilendiren bir konu. Mühim olan dünyada insanların göçe mecbur olmadan, zorlanmadan bulundukları ortamda insanca yaşam şartlarının oluşması. Yani hiç kimse bulunduğu topraklardan, kültürü ile yoğrulduğu topraklardan başka bir topraklarda gelecek aramamalı. Bu topraklar Asya da olsa, Afrika da olsa, Türkiye de olsa rahatlıkla yaşama şartlarını elde edebilmeliler. Bu mümkündür. Bunun mümkün olduğunu hepimiz biliyoruz, ama maalesef kapitalizm denilen vahşi sistem insanları bulundukları topraktan doyamama, tatmin olamama, hatta bazen sadece ekonomik değil, siyasi olarak da barınamama, düşüncelerinden dolayı dışlanma veya başka nedenlerden, etniksel, mezhepsel nedenlerden dolayı dışlanma noktasında olup başka ülkelere göç ettiğini görüyoruz. Bu insanlık dramıdır. Biz de bu sene bu drama dikkat çekme noktasında bienali planladık” dedi.
“Sergi 11 farklı portreden oluşuyor”
“Yolda” görsel sergisi hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY’a konuşan Çanakkale Bienali CABININ Yönetici Kuratörü Deniz Erbaş; “Yolda projesi İsviçre Konsolosluğu desteği ile hayata geçirildi. Sanatçı, küratör ve akademisyen Gaby Fierz, kendisi İsviçre’ye göç etmiş Türkiye kökenli insanlarla bir araştırma çalışması yaptı ve bu sergi de o araştırmanın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Sergi 11 farklı portreden oluşuyor. Her biri farklı dönemlerde, farklı nedenlerle İsviçre’ye göç etmiş Türkleri içeriyor. Dolayısı ile bu göç meselesi üzerinden, Türk kimlikli, Türk dilli, yaşamın nasıl olduğuna dair bir kesit sunuyor bu sergi. Video köşkü de, yani kiosk, bu kamusal alanda bizim de Osmanlı kültürüne dayanan bir mimari üslup. Açık alanda insanların bir araya geldiği ve özellikle 19’uncu yüzyılda Avrupa’da yaygınlaşmaya başlamış bir alan. Dolayısı ile Gaby Fierz da böyle bir kamusal alanda insanların bu hayat hikayelerini dinleyebileceği bir projeyi buraya getirdi. Çanakkaleliler 19 Haziran tarihine kadar Çanakkale Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri önünde bulunan Yolda kioskunda, video köşkünde ziyaret ederek İsviçreli ve Türkiyeli göçmenlerin hikayelerini dinleyebilirler. Onların hikayelerine, göç serüvenlerine şahitlik edebilirler” dedi.
“Sanat çalışmaları ve atölyeler devam edecek”
Erbaş, Bienal tarihine kadar çeşitli etkinliklerin devam edeceğini belirterek; “Sanatçımız 11 kişi ile çalışmayı yürütüyor. Bu hem sosyolojik bir çalışma, hem sanatsal bir çalışma. Bütün bu iki yıllık sürecin Gaby Fierz tarafından üretilen bir sonucu. Çanakkale Bienali’nin bu seneki teması göç olduğu için, Çanakkale Bienali kapsamında başladığımız etkinliklerden bir tanesi. Bienal Eylül sonunda gerçekleşecek, ama Çanakkale’de göç meselesini farklı yönleri ile ele alındığı, daha geniş bir zamana yayılan bu tarz etkinliklerle Bienal’e doğru çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bienal’de de tabi bunun sonuç ürünleri ile 40 kadar uluslararası sanatçının katılımı ile göç ve anavatan temasını ele alacağız. Bu projenin buraya gelmesi İsviçre Konsolosluğu ve Çanakkale Belediyesi’nin katkıları ile gerçekleşti. Biz de Çanakkale Bienali olarak ev sahipliğini üstlendik. Bu tarz etkinliklerimiz devam edecek, ama herhangi bir tarih verme şansımız yok. Hem görünür sergi gibi etkinlikler, hem bizim Bienalin bileşeni olan Bienal Genç, Bienal Kadın, Bienal Engelsiz gibi farklı grupların sanat çalışmaları ve atölyeleri ile devam edecek. Bunlar çok görünür olmayabilir, ama bu tarz sosyal çalışmalarımız başladı. Bienale doğru gelişerek devam edecek” dedi.
(Burhan Mert Balcı)