_resize(2).jpg)
Ekim ayında yayın hayatına başlayan Komünist Partisi’nin haftalık dergisi Boyun Eğme okurları, Duvar Cafe & Bar da düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi. Düzenlenen kahvaltıda Boyun Eğme okurları, 1 Kasım seçimleri sürecini ve seçim sonuçlarını değerlendirdiler. Kahvaltıda seçim sonuçlarına dair konuşan Komünist Partisi üyesi Özer Yatanaslan; “Boyun Eğme gazetesi okurları olarak bugün bir araya geldik. Öncelikle herkese gazetemiz emekçileri adına hoş geldiniz diyorum. Bugün burada sadece kahvaltı yapmak için buluşmadık. Aynı zamanda bizleri yalnızlığa, umutsuzluğa terk etmek isteyenlere karşı sözümüzü hep birlikte söylemek, haykırmak ve yakın zamanda yaşadığımız iki farklı seçimin sonucunu konuşmak içinde toplandık. Bugünü anlamak ve daha sağlıklı tartışmak için 1 Kasım öncesinde yaşananlara bakmakta fayda var” ifadelerini kullandı.
“AKP’nin savaşını meşru hale getirdiler”
7 Haziran sürecine değinen Yatanaslan; “7 Haziran seçimleri öncesinde ülkede büyük bir ‘demokrasi rüzgarı’ esiyordu. Eşitlik, özgürlük, barış ve adalet seçimlerle birlikte ülkemizde kendisine yer bulacaktı. Başımıza bela olmuş bir diktatör vardı ve seçimlerle birlikte gidecekti. Ülke normalleşecek, herkes rahat bir nefes alacaktı. Diktatör gitsin, yerine ne gelirse gelsin, hiç fark etmiyordu. HDP barajı aşmalıydı, barış kazanmalıydı. AKP en azından tek başına iktidar olmamalıydı. Neticede seçimler oldu, AKP tek başına iktidar olamadı ve sandıktan kimilerine göre demokrasi kazanarak çıkmıştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. HDP barajı aşmıştı. Fakat nasıl aştığı önemli değildi. Söylemeden geçmeyelim, barajı gericilikle aştılar. AKP’ye benzeyerek aştılar. Ardından koalisyon tartışmaları yaşandı, hükümet kurulamadı ve yeniden seçim kararı alındı. AKP iktidarının halka karşı savaş ilan ettiği bir dönemde Suruç’ta onlarca devrimci, sosyalist, ilerici arkadaşımızı bir canlı bombayla katledildi. Geçici savaş hükümeti ‘barış isteyenlere’ savaş hükümetinde kendilerine ayrılan kontenjana tabi oldular ve AKP’nin savaşını meşru hale getirdiler. Kimilerine göre ‘normalleşen’ ülkemizde işçi katliamları, kadın cinayetleri devam ediyordu” dedi.
“550 boyun eğmeyen kadın milletvekili”
Konuşmasını sürdüren Yatanaslan; “Ancak tüm bunlar yaşanırken kendisini AKP diktatörlüğüne teslim etmek istemeyen ve bu düzeni değiştirme iradesini ortaya koyan başkaları da vardı. 550 boyun eğmeyen kadın milletvekili ile seçimlere giren sosyalistler vardı. Kadın cinayetlerinin ülke gündemine yerleştiği bir süreçte 550 kadın büyük anlam taşıyordu. Kadınların eskisinden daha fazla yok sayıldığı, hor görüldüğü bir zamanda en çok onların söz söylemeye hakkı vardı. Kadınların işçileri, emekçileri temsil edebileceği bir kez daha ve daha güçlü ifade edilmiş oldu. Çünkü kadınlar işçiydi, emekçiydi, öğrenciydi. Yani bu ülkenin üretenleriydi” ifadelerini kullandı.
“Hepsi gericiydi, piyasacıydı”
1 Kasım seçimleri değerlendiren Yatanaslan; “7 Haziran seçimleri sonucunda bir sonuç çıkmayınca, 1 Kasım seçimleri için yarış tekrardan başladı. AKP ‘Bismillah’ dedi. CHP ‘her CHP’li evinden besmeleyle çıkar’ naraları attı. AKP ‘Bismillah’ dedi, HDP Said-i Nursi’yi referans gösterdi, ‘Çocuk Gelinler Tecavüzdür’ afişlerini kaldırttı ve bir emekçinin işine son verdi. Yalnız gibi görünen AKP aslında yalnız değildi. Çünkü meclis içinde tüm muhalefet partileri, meclis dışında ise sermaye sahipleri zaten kendisini temsil ediyordu. Hepsi gericiydi, piyasacıydı. Sonuç olarak 1 Kasım seçimlerden AKP karanlığı tek başına iktidar olarak çıktı. Zaten tek başına iktidardı” dedi.
“Bu karanlığa mahkum değiliz”
1Kasım seçiminden çıkan sonucun, mücadeleyi yükseltmek anlamına geldiğini belirten Yatanaslan; “Önce ki seçimlerde alabileceği en düşük oyu alan komünistler ortak kurtuluşun sosyalizmde ve örgütlü mücadelede olduğunun altını çizerek yenilenen seçimlere girdi. Oylarını belirgin bir şekilde arttırdı ve umudunu kaybetmiş insanları heyecanlandırdı, örgütlü mücadelenin önemini tekrardan vurguladı.