yandexmetrikacounter
Can Dündar ve Erdem Gül'e sahip çıkıyoruz | Çanakkale Olay

Can Dündar ve Erdem Gül'e sahip çıkıyoruz

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, "MİT Tırları" haberi nedeni ile önceki gün çıkarıldıkları İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Dündar ve Gül'ün tutuklanması Türkiye genelinde ve dünyada yankı uyandırdı.

Gazeteci örgütleri, siyasiler, demokratik kitle örgütleri açıklamalar yaparak tutuklamaları kınadılar. "Gazeteciliğin tutuklandığı" ifade edilen açıklamalarda Can Dündar ve Erdem Gül'e sahip çıkılarak, serbest bırakılmaları istendi.

698

 İşte Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmalarının ardından yapılan açıklama ve gösterilen tepkiler…

ÇGD: İnadına Gazetecilik!
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nden yapılan açıklamada; “Ülke içinde sıkıyönetim uygulamaları, ülke dışında da uluslararası kirli ilişkilerin taşeronu olarak savaş siyasetini uygulamaya koyan Recep Tayyip Erdoğan ile AKP hükümetinin yeni dönemde üstlendiği temel misyonun ‘Savaş Hükümeti’ olduğu net olarak görülmektedir. ‘Halkın doğru haber alma hakkı’ çerçevesinde mesleklerinin gereği olarak eleştirel haberler yapan basın yayın kuruluşları çeşitli yollarla cezalandırılmaktadır. Gazete binalarının taşlanması, gazetecilerin sivil faşistlerce darp edilmesi, basın kuruluşlarına el konması, bu cezalandırma sisteminin uygulamalarıdır. Son olarak bugün iki meslektaşımıza yönelik baskı ve sindirme politikasıyla halkın doğru bilgilenme hakkının önüne geçilmek istenmiştir. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül, artık herkes tarafından açık açık seslendirilen Recep Tayyip Erdoğan ile AKP Hükümeti’nin terör örgütü IŞİD’e verdiği desteği belgeleriyle kanıtladıkları için tutuklanmışlardır. IŞİD’e silah gönderilmesi ve bu örgüte nasıl militan sağlandığına ilişkin süreçleri tartışmasız gerçeklerle kamuoyu ile paylaşan iki gazetecinin haberleri nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin yöneticilerinin uluslararası mahkemelerde yargılanması gerekirken, tersi oldu ve iki meslektaşımız ağır suçlamalarla hâkim karşısına çıkmak zorunda bırakıldı. Gazeteciler Dündar ile Gül haberlerinden dolayı ‘Örgüte üye olmadan bilerek ve isteyerek yardım etme’, ‘Siyasi ve askeri casusluk’ ile ‘Gizli kalması gereken bilgileri açıklamak’ ile suçlandı.  Karşı karşıya kaldığımız baskılar sadece basına yönelik değildir. Bu baskıla, düşünmeyen, konuşmayan ve hakkını savunamayan antidemokratik bir toplum yaratmak isteyenlerin politikalarıdır. Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak ‘inadına gazetecilik’ diyoruz ve gazeteciler Dündar ile Gül’ün yanında olduğumuzu bildiriyoruz” denildi. 
 
IPI; “Dündar ve Gül’ün yanındayız”
Uluslararası Basın Enstitüsü`nün (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi`ni oluşturan Basın Enstitüsü Derneği; “Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül`ün ‘MİT Tırları’ soruşturması kapsamında tutuklanmasını şiddetle kınıyoruz. Dündar ‘gazetecilik yargılanıyor’ diyerek girdiği duruşma salonundan çıktığında, gazetecilik tutuklanmıştı. İki gazeteci, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamanın yanı sıra silahlı örgüte üye olmakla suçlanıyor. ‘Siyasal yararları’ gözetmek gazetecinin değil siyasetçilerin işidir. Bilinmesinde kamu yararı bulunan belgeleri temin etmek ve açıklamak ise tam da gazetecilerin işidir. Gazeteciler olarak biz, gazetecilik yapan Dündar ve Gül`ün yanındayız.
 
GÖP: Tarihe bir kara leke daha
Gazetecilere Özgürlük Platformu, tutuklamaları kara birer leke olarak kabul ederek; “Türkiye basın tarihine dün kara bir leke daha sürüldü. İki gazeteci yaptıkları haber nedeniyle tutuklandı. Artık haber yapmakta suç sayıldı. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül MİT TIR’ları ile ilgili yaptıkları haber nedeniyle tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi. Türkiye’de artık yeni bir dönem başladı. Basın özgürlüğünün olmadığı ülkemizde artık haber yapmakta suç oldu. Bu karar ile gazetecilere ya Tayyip Erdoğan’ın istediği gibi haber yapacaksınız ya da tutuklanmayı göze alacaksınız mesajı verildi. Gazetecilik tarihimiz hep böyle baskıları gördü. Ama yılmadık, doğruları yazmaya, gerçekleri halka aktarmaya devam ettik. Yine gazetecilik yapacağız yine gerçekleri halka aktaracağız. Yıldıramayacaksınız. Bizler basın meslek örgütleri olarak bundan sonra haber hakkı ve basın özgürlüğü için daha fazla mücadele edeceğiz” açıklamasını yaptı. 
 
“Gazetecinin görevi devletin çıkarını korumak değildir”
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası ortak bir açıklama yaparak MİT TIR’larıyla ilgili yaptıkları haber nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmesini eleştirdi. Yapılan açıklamada “Söz konusu haberin yayınlanması gazetecinin halka karşı görevidir. Halkın haber alma hakkının teminatıdır.  Gazetecinin görevi devletin çıkarını korumak değildir. Devletin çıkarını koruyacak merciler bellidir. Herkes kendi görevini yapmaktadır. Tüm bunların ışığında meslektaşlarımız Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi başta TC Anayasası, 5187 Sayılı Basın Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Avrupa Birliği İnsan Hakları Sözleşmesi, Mevcut Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır. 64. hükümet reform hükümeti olarak kamuoyuna sunulmuştur. İktidara basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerindeki engelleri kaldırıp, gazetecileri tutuklanmadan mesleklerini yapabilir hale getirecek reformlara başlamayı öneriyoruz” dendi. 
 
CHP’li Erkek; “Mesele esir olmakta değil, teslim olmamakta bütün mesele”
CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ise yaptığı açıklamada; “Örneğine diktatörlükle yönetilen ülkelerde dahi ender rastlanacak bir hukuk katliamı yaşadık. Cumhurbaşkanı’nın ‘silah varsa ne olacak’ dediği ya da ‘vallahi, billahi o silahlar Türkmenlere gitmiyordu’ açıklamasını yapan kişinin Bakan atandığı konuyu haber yapan gazetecilerin tutuklanması ne hukukla ne ahlakla ne de vicdanla açıklanabilir.  Demokrasiyle yönetilen bir ülkede, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yaptığı haber gazetecilik ödülü almaya layıkken; siyasallaşmış, tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmiş yargı organlarının olduğu ülkemizde sonuç içler acısıdır. Yurttaşlarımız, şunu unutmamalıdır. Basın özgürlüğü, haberi yapan kişiden çok halkı ilgilendirir. Halkın, doğru habere ulaşma özgürlüğü temel bir haktır. Başka bir ifadeyle zaten içinde silah olduğunu siyasilerin itiraf ettiği tırlarla ilgili yapılan haber, devlet sırrı kapsamına sokulamaz. Can Dündar ve Erdem Gül’ü tutuklamak, onları esir ettiğini sanmak büyük bir gaflettir. Çünkü; bilinmelidir ki “mesele esir düşmek değil, mesele teslim olmamaktır.” Demokrasinin gereği olarak halkın haber alma özgürlüğünü savunan kişiler, asla yalnız kalmaz, asla teslim olmaz” ifadelerini kullandı. 
 
CHP’li Öz’den ‘ileri demokrasi’ vurgusu 
CHP Çanakkale Milletvekili Bülent Öz, açıklamasında “Halkın haber alma hakkının gereğini yapan iki yürekli gazeteci, demir parmaklıklar ardına gönderildi, yöneticilerimizin ileri demokrasi masalı anlattığı ülkemizde.  Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, sevk edildikleri İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandılar. Dündar ve Gül’ü tutuklama istemiyle mahkemeye sevkeden savcılık, ‘Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek’, ‘Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek’ ve ‘Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamak’ suçlarının işlediğini iddia ediyor.  Ne yaptı peki bu yürekli gazeteciler? Gerçekten silahlı terör örgütü üyeleri mi bunlar? Yoksa açıktan terör örgütleriyle iş tutan ve ülkemizi Ortadoğu’nun kör bataklığına saplamak için çaba sarf edenlerin tezgâhlarını, halkın gözleri önüne sermek adına işlerini yapan onurlu, ahlaklı, gazeteciler mi? Elbetteki içinizden sizlerinde söylediği gibi kamunun haber alma hakkının gereğini yapan namuslu gazeteciler. Üstelik bu gazeteciler öyle utanılacak bir iş de yapmamışlar, yatak odalarında para sayma makineleri, evlerindeki ayakkabı kutularında, makamlarındaki çikolata kutularında milyonlarca Dolar ve EURO ile de yakalanmamışlar. Gizli kapaklı bir işde çevirmemişler. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir Cumhuriyet Savcısının verdiği arama yakalama kararını meslekleri icabı yerinde takip etmiş ve haberleştirmişler. Peki bu başarının karşılığı ne olmuş? Ödül yerine ileri Demokrasi uygulanan ülkemizde; MİT TIR’larıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle haklarında başlatılan soruşturma kapsamında savcılıkça ifadeleri alınarak nöbetçi mahkemeye sevk edilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül tutuklanmışlar. Mahkemenin verdiği bu karar, halkın haber alma özgürlüğüne indirilen bir darbe niteliğindedir. Bekleriz ki Türk Mahkemeleri kararlarını açıklarken Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ve usulüne uygun olarak yürürlüğe giren uluslararası hukuk normlarını yok saymasınlar. Bu karar Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecektir” dendi. 
 
CHP’li Gezen; “Tahliye edileceklerine inanıyorum”
CHP Merkez İlçe Başkan Adayı Avukat Erdal Gezen, yaptığı açıklamada; “Basına, özgür kalemlere Anayasanız ile güvence altına alınmış olan düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı yapılan saldırılar artık dayanılmaz hale gelmiştir. Gazeteci-yazar Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün toplumu bilgilendirmek amacıyla yapmış olduğu haber nedeniyle tutuklanması, ülkemizde kuvvetler ayrılığı ilkesinin işlevsiz kaldığını ve adaletin bağımsızlığını yitirdiğini açıkça göstermektedir. Üzgünüz, tutuklama basın özgürlüğüne ve eleştiri hakkına, halkın haber alma özgürlüğüne indirilen bir darbe niteliğindedir. Ayrıca gelecek için Türk basınında haber oluşturulurken korkunun yaratılmasına neden olacağından bu baskıcı, kısıtlayıcı, hukuku hiçe sayan anlayışı kınıyorum. Kısa bir süre içerisinde Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliye edileceği inancındayım. Yargının yürüttüğü bir soruşturma hakkında değerlendirme yapılırken de herkesin sağduyu bilinci içerisinde hareket etmesi gerektiğini de hukukçu olarak ifade etmek isterim” ifadelerine yer verdi.
 
HDP: “Dündar ve Gül’ün tutuklanmasını kınıyoruz”
HDP’den yapılan açıklamada; “Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün yaptıkları haberden dolayı tutuklanmalarını en sert biçimde kınıyoruz. Atılan bu adım Türkiye’deki bazı gerçeklerin bir kez daha görülmesine yol açmıştır. Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma ve basın özgürlüğü her gün ayaklar altına alınmakta ve çiğnenmektedir. Evrensel ve demokratik hiçbir ölçü geçerli değildir. Adalet mekanizması iktidarın ve Saray’ın denetimi altında davranmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan haberin bedelini ödetmek için tutuklatmayı dayatmıştır. Yıllardır El Kaide türevi El Nusra, IŞİD ve Ahrar-ul Şam gibi örgütlere maddi ve manevi yardım yapanlar, lojistik destek sağlayanlar, silah ve para yardımında bulunanlar, bu konuların konuşulmasını yasaklamak için çabalamaktadır. Ancak bu çabalar hem uluslararası hem de bağımsız ve tarafsız ulusal hukuk önünde hesap vermeyi engelleyemeyecektir. Günün ve dönemin gereği, demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde her vicdan sahibi yurttaşın birlikte hareket etmesi, nerede ve hangi şekilde olursa olsun baskı ve zulme karşı durmasıdır” ifadelerine yer verildi.  
                   
Eğitim-İş; “Gazetecileri angajman kuralları gereği mi tutukladınız”
Eğitim İş Sendikası Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu basın açıklamasıyla gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasını eleştirdi. Açıklamada “Türkiye’de basın özgürlüğüne kelepçe vurulmuştur. İfade özgürlüğü tutuklanmıştır.  Mit tırları ile ilgili yaptığı haberden dolayı Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara temsilcisi Erdem Gül birilerinin hoşuna gitmeyen ve birilerinin rahatsızlık duyduğu bilgileri haber yaptıkları için Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi ve Mahkemesi kararlarına rağmen tutuklanmışlardır. Mit tırlarının Suriye’deki cihatçı çetelere silah ve mühimmat taşıdığını tüm insanlık biliyordu zaten… Sınırlarımızdan geçen petrol konvoylarını, cihatçı mangalarını, canlı bombaların taşıdığı TNT kalıplarını, Türkiye’ye getirilen yaralı cihatçıları herkes biliyordu. Komşu ülke Suriye’de süren savaşı ve katliamları büyütmek için birilerinin gayret içinde olduğunu bilmeyen mi kaldı…  Tüm dünyanın bildiğini haber yaptı diye gazetecileri tutuklamak ifade ve basın özgürlüğüne vurulmuş en büyük darbedir. Bunun adı Faşizmdir… Bu gazetecileri de angajman kuralları gereğimi tutukladınız? ‘Bunun haberini yapan bedelini ağır ödeyecek, bunu bırakmam’ diyenler… Şimdi bedel ödetmeye çalışıyor…  Bir taraftan da ‘Türkiye ifade ve basın özgürlüğü konusunda hiçbir Avrupa ülkesinden geri değildir’ denilerek nasıl da kafa karışıklığı yaratmaya gayret ediliyor…  Bu nasıl yargıdır ki uluslararası hukuk normlarının dışına çıkarak ısmarlama kararlar verebiliyor.  Eğitim İş Çanakkale Şubesi olarak Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün bağımsızlığı tartışılan emrivaki bir yargı kararıyla tutuklamalarını şiddetle, nefretle kınıyoruz…  Bu değerli gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.  İfade ve Basın Özgürlüğü hapsedilemez. - Kahrolsun faşizm…” görüşlerine yer verildi.
 
EMEP: “AKP insanlık suçu işlemiştir”
Emek Partisi’nden yapılan açıklamada; “Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Adana’da durdurulan MİT TIR’larının içinde silah ve mühimmat bulunduğunu ortaya koyan haber ve görüntüleri yayımladıkları için ‘terör örgütüne yardım, askeri ve siyasi casusluk, devlet sırlarını ifşa etme’ iddiasıyla tutuklandı. Oysa yayınlanan haberler, Türkiye’nin Suriye politikasının resmini gösterdiği gibi, AKP hükümetinin IŞİD başta olmak üzere radikal İslamcı terör örgütlerine yaptığı silah desteğini de ortaya koymuştu. Bölgedeki Türkmen gruplar, o dönemde silahların kendilerine gönderilmediğini ifade etmiş, IŞİD, El-Kaide’nin Suriye kolu El-Nusra ve diğer terör örgütlerine gittiğini doğrulamıştı. Türkiye bu politika ve icraatlarıyla Diyarbakır, Suruç, Ankara, Beyrut ve Paris’i, elbette Irak ve Suriye’yi kan gölüne çeviren Ortaçağ zihniyetli insanlık dışı yöntemleri benimseyen terör örgütlerini destekleyerek, bütün bu suçların ortağı olmuştur. Dünyanın dört bir yanında Türkiye’nin IŞİD ile işbirliğine atıf yapılması bunun en basit göstergelerinden birisidir. AKP hükümeti uluslararası düzeyde bir insanlık suçu işlemiş ve işlemeye devam etmektedir. İşte bu politik gerçekliğin ortaya çıkarılması, uluslararası bir insanlık suçunun ifşa edilmesi, ‘milli güvenlik’ gibi gerekçelerle suç haline getirilemez. İzlediği Suriye politikasıyla ‘milli güvenliği’ ortadan kaldıran, Türkiye’yi terör örgütlerinin cirit attığı ve her an, her yerde katliam olasılığının belirdiği bir ülke haline getiren AKP hükümetidir. Türkiye kamuoyunun ve dünyanın bildiği, gördüğü gerçek devlet sırrı olamaz. AKP hükümetinin bu gerçekleri yazanları hedefe koyması ve kendi hukuklarını bile alt üst ederek Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması, Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin askıya alınmasının son örneğidir. Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamalarla yargıyı istediği şekilde yönlendirmektedir. Ülkede ne yargı bağımsızdır, ne de basın özgürlüğü vardır. AKP hükümetinin eliyle basın kuruluşlarına kayyum atanması, gazetecilerin tutuklanması, demokratik eylemlere polis saldırıları, Kürt illerinde uygulanan OHAL ve gerçekleştirilen sivil katliamlarla, tam bir gericiliğe doğru gidilmektedir. Bu gidişe dur demek için, başta Türkiye’nin gerçek sahipleri olan her milliyetten işçi ve emekçi olmak üzere tüm demokrasi güçleri, acil demokrasi ve özgürlükler için bir araya gelmeli, AKP ve sermaye gericiliğine karşı ortak mücadelede birleşmelidir” dendi. 
 
Halkevi; “Halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacağız”
Halkevi’nden yapılan açıklamada; “AKP faşizmi gerçeklerden korkuyor ve gerçekleri halka ulaştıran basını susturmaya çalışıyor. Gazeteleri havuz parasıyla ele geçirmenin ardından el koyarak başlarına yandaşlarını geçirmeye, hoşuna gitmeyen gazetecileri işten attırmaya, gazete binalarına boynukalın adamlarını yollayıp basmaya, gazetecileri evinin önünde dövdürmeye, internet haber sitelerini kapattırmaya kadar uzanan icraatlarının yetersiz kalmasıyla gerçekleri yazan gazetecileri tutuklamaya vardırdılar. Bu saydıklarımızın her biriyle ayrı ayrı birçok dönem karşılaşmıştık. Ancak hepsinin bir arada uygulanmasına hem de Cumhurbaşkanı makamından açıkça talimat verilerek yaptırılmasına ilk kez tanık oluyoruz. Tutuklamalar, tüm özgürlüklerimizin de önemli bir kesişimi olan basın özgürlüğüne yani halkın haber alma, gerçekleri öğrenme hakkına yapılmış bir saldırıdır. Halkı aldatmayı, gerçekleri tersyüz etmeyi başat bir iktidar aracı olarak kullanan tüm diktatörlükler gibi yıkılmaktan kurtulamayacaklar. İşten atarak, gözaltına alarak, tutuklayarak, coplayarak, kafasına silah dayayarak karanlığı korumaya çalışıyorlar. Ama çabaları nafile böyle böyle çıkacak karanlıklar aydınlığa. Halkevleri olarak, tüm şube ve üyeleriyle faşizme karşı Cumhuriyet Gazetesi ile omuz omuza olacak, halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacağız” dendi. 
 
KP; “Halka yalan söylemek suçtur”
Komünist Parti’den yapılan açıklamada; “Tüm yasaları ve Anayasa’yı hiçe sayarak, Suriye’yi kana bulayan çetelere tırlarla silah yollayanları yargılaması gereken mahkemeler, bu suçları belgeleyenleri tutukladı. Tutuklama kararında geçen “devletin güvenliği” ancak kendisini İslam Devleti olarak adlandıran Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak bilinen vahşet örgütünün güvenliği olabilir. Halka yalan söylemek suçtur. Halktan gerçekleri gizlemek suçtur. Halktan gerçekleri gizleyenleri korumak suçtur. Komünistler olarak bunu dün olduğu gibi bugün de, yarın da tekrar tekrar söyleyeceğiz. Bu bildiriyi her yerde yayacağız. Duvarlara asacağız. Meydanlarda dağıtacağız” dendi.
 
BHH; “Bir milim bile geri adım atmayacağız”
Birleşik Haziran Hareketi’nden yapılan açıklamada; “Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Hukukun bittiğini, demokrasinin rafa kalktığını, anayasanın fiilen değiştiğini biliyoruz. Bunlara atıf yapmak dahi anlamsız artık. Her şey tüm aleniyeti ile ortada. MİT tırlarıyla cihatçı çetelere silah taşıdılar. Silahların sahipleri, bunun haberinin yapılmasını suç saydı. Haber yapanları tutuklattı. Kararı Erdoğan verdi. Erdoğan’ın mahkemesi kararı yazdı. İki onurlu gazetecinin kalemini kırdılar. Tüm topluma, ses çıkaran herkese gözdağı verdiler. Bizim cevabımızda kısa ve net. Can Dündar’ın, tutuklanmasının ardından söylediği gibi ‘içerde ve dışarıda mücadelemiz devam edecek’. Bir milim bile geri adım atmayacağız. Birlikte zalimin üstüne yürüyeceğiz. Sopayla, silahla, zorla sürdürülen bu iktidar elbet kaybedecek. Bu kararların altına imza atanlar tarih ve halk önünde mutlaka yargılanacak. Bugün sesimizi birleştirme, karanlığa karşı omuz omuza verme günüdür. Can Dündar ve Erdem Gül’ün sesini hep beraber çoğaltacağız” ifadelerine yer verildi. 
 
Eğitim-Sen; “Basın emekçilerinin yanındayız”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) ise; “Muhalif her sesin susturulmak istendiği bir dönemde, her güne yeni skandallarla başlar olduk. Her günümüz hukuk, adalet, yaşam hakkı gibi kavramlara nefes verip; hakkımız olanı ve geleceğe dair umutlarımızı diri tutmakla geçer oldu. Toplumun yalansız, dolansız, sansürsüz bilgiye ulaşma hakkı da dün itibariyle büyük bir yara daha aldı. Bilindiği üzere Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, toplumun geniş kesimlerince AKP ile IŞİD arasındaki işbirliğinin tartışıldığı ve Ortadoğu’nun kan gölüne çevrildiği bir dönemde, yayınladıkları ‘MİT tırları ile eli kanlı cihatçı çetelere ilaç değil, silah taşındığı’ içerikli haberle siyasi iktidarın hedefine oturmuştu. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından haklarında açılan dava sonucunda ise Can Dündar ve Erdem Gül, ‘terör örgütü’ ile ilişkilendirilerek ‘casusluk’ iddialarıyla tutuklandı. Belirtmek isteriz ki söz konusu tutuklama kararı, gazetecilik mesleğine ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına tehditkar bir sınır çizmiştir! Bu sınırın açık anlamı, ancak ve ancak AKP’nin arzuları doğrultusunda haber yapılabileceği, AKP’nin bilinmesini istemediği şeylerin toplumla buluşturulmasının ‘YASAK’ olduğu ve bu sınırı geçenlerin cezaevine kapatılacağıdır! Can Dündar ve Erdem Gül’ün ‘terör örgütü’ ile ilişkilendirilmesi ve ‘casusluk’ iddialarıyla tutuklanması, her geçen gün daha fazla sayıda insanın canice katledildiği bir bölgeye devletin silah taşıdığı gerçeğini değiştirmemektedir! ‘Terör’ ve ‘casus’ arayışında olanlar, öncelikle bu gerçeğin hesabını vermelidir! Baskıya, zulme, tehditlere boyun eğmeyerek emek mücadelesini kararlılıkla yürüten bir sendika olarak, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasını kınıyoruz! Mesleğine ve onuruna sahip çıkan Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün nezdinde toplumun hakikati öğrenme hakkına sahip çıkan ve bu doğrultuda mesleğini icra eden tüm basın emekçilerinin yanında olduğumuzun bilinmesini isteriz!” dendi.  (Haber Merkezi)
Paylaş