2011 yılından bu yana Esenler Mahallesi’nde bulunan Cevatpaşa Ortaokulu kantinini işleten Selahattin Kodci, okul yönetimi ile yaşadıkları kişisel sorunlar nedeni ile kantin işletmesinin elinden alındığını iddia etti. Daha önce yaşanan sorunlar nedeni ile olayı yargıya taşıdığını belirten Kodci, mahkeme kararı beklenmeden kantin işletmesinin elinden alındığını belirtti. Yaşadıklarını gazetemiz Çanakkale OLAY’a anlatan Kodci; “2011’de okul aile birliğinin açmış olduğu ihale ile kantini kiraladım. 2015 yılının Kasım ayına kadar orayı çalıştırdım. 2015 4 Kasım’da sözleşmeyi okul aile birliği bir tostu bahane ederek, 22’inci maddeye göre anlaşmayı feshetti. Bozuk gıda üretiliyor diye, ama ellerinde bir delil yok. Yani bir gün okul idarecileri geldiler, benmarinin içerisine baktılar ve orada 10 tane tost vardı. Baktılar herhangi bir şey yok. Bir fotoğraf çekmişler. Fotoğrafı göstererek bana ‘Bu ne?’ dediler. Fotoğraftaki tostun üzerinde bir iki tane küf var. Ben de ‘Bunun ne olduğunu bilmiyorum’ dedim. Buna istinaden de sözleşmeyi feshettiler. Ben de Tarım İl Müdürlüğünden denetim istedim. Tarım İl Müdürlüğü’nden denetime geldiler. Aynı zamanda da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçe verdim, mağduriyetimin giderilmesi için. Milli Eğitim de Tarım İl Müdürlüğünden denetim istemiş. İki denetimde de hijyen kurallarına uygundur diye rapor verdiler. Şimdi okul yönetimi ürettiğim ürünün bozuk olduğunu iddia ediyor. O zaman ben de ‘Bunu Tarım İl Müdürlüğü’ne gönderin, sağlığa zararlı bir şey var mı, zehirli bir şey var mı diye’ dedim. Velinin şikayet dilekçesi bile yok, ama bozuk diyorlar” dedi.
“Bunlar zaten kurgulu”
Kantin işletmesinin kendisinden alınması için okul yönetiminin asılsız bahaneler ürettiğini iddia eden Kodci; “Okulda oluşturulan bir komisyonla öğretmenler denetime geliyorlar, havalandırmayı söz konusu ediyorlar. Havalandırmayı ben takmadım. Müteahhit takmış. Ben bunu 4 yıl boyunca kullanmışım, o 4 yıl içerisinde sorun olmadı da son sene mi yapmamaya başladı. Ürünlerin hazırlanması sırasında eldiven, bone ve maske kullanıyoruz. ‘Akşama kadar bone ve maske takılı kalacak’ diyorlar. Kendilerine de bunu söyledim, çocuklar karşılarında bizi öyle görünce ‘Abi sen hastalıklı mısın’ diye soruyorlar. Sürekli karşılarında maske ile görünce psikolojik olarak da rahatsız oluyorlar. Tarım İl Müdürlüğü de diyor ki, ‘Ürünlerin hazırlanması sırasında bunları kullanacaksınız, satışta paketlendiği için eldiven takmanıza bile gerek yok’ Ama okul ‘Akşama kadar maske yüzünde olacak’ diyor. Bu tip şeyleri sebep göstererek anlaşmayı iptal ettiler. Milli Eğitim iki tane müfettiş gönderdi. Benim ifademi aldılar ve ifademe de birçok şeyi anlattım, ama benim söylediğim şeyler okul müdürüne tamamen iletilmiş. Çayı ücretsiz içmek istedikleri, okul aile birliğine bunların ödetilmek istendiği gibi şeyleri söylemişler. Bunlar zaten kurgulu. Bunlar benim 2012’de çıkan 5 yıllık hakkımı kullandırmamak için yapılan bir çalışma. Sonuçta ben Sulh Hukuk Mahkemesine dava açtım. Dosyamı gönderdim. Mahkeme sürecini bekliyordum. Bunlar okul aile birliğinin yazması gereken yazıyı okul müdürlüğü Milli Eğitim’e, Milli Eğitim de okul müdürlüğüne yazı yazarak kantinin tahliyesini istiyor. Ben burada kiracıyım, dava açtım, yargıya herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Yargı benim aleyhime karar verirse, boynumu eğer, eşyalarımı toplar giderim. Ama yargının kararı olmadan idari tasarrufla beni çıkarmaya çalıştılar” dedi.
“Araç gereçlerin bir kısmını çöpe, bir kısmını da bahçeye atmışlar”
Okul yönetiminin kantinde bulunan eşyaları kilidi kırarak çöpe attığını ve kantinin kilidinin değiştirildiğini iddia eden Kodci; “En son 6 Eylül’de geldiler. 2 tane de polis getirmişler. ‘Burayı tahliye edeceksin’ dediler. Ben de ‘Mahkeme kararınız varsa tahliye ederim, ama mahkeme kararınız yoksa ben burayı tahliye etmeyeceğim, mahkemenin sonucunu bekleyeceğiz’ dedim. Yine bu arada okul aile birliğinden hiç kimse yok. Okul müdürü, idareciler ve tanımadığım, kendisinin avukat olduğunu söyleyen bir öğrenci velisi geldi. ‘Burayı tahliye edeceksin’ dediler. Polise söylediler, polis de ‘Biz burada aşayiş için bulunuyoruz, buranın tahliyesi için burada değiliz’ dediler. ‘Tutanak tutacağız’ dediler. Polisler de ‘biz imza atmayız’ dediler. Sonra öğle oldu. Kantini kapattım ve Valiliğe gittim. Orada Vali Yardımcısı ile görüşerek durumu anlattım. O da bana ‘Oranın tahliyesi ile ilgili bir talimat vermedim, sadece bir avukat geldi, biz orayı tahliye edeceğiz, bize asayiş için memur görevlendirir misiniz? dediler, bende iki polis görevlendirdim. Onun dışında da onay vermedim’ dedi. Akşam evime giderken, okul kantininde kullandığım masa, dolap, araç gereçlerin bir kısmını çöpe, bir kısmını da bahçeye atmışlar” dedi.
“Yargıya saygım var”
Mahkemeden çıkacak olan karara saygı göstereceğini söyleyen Kodci; “Ben de bunları fotoğrafladım ve ertesi gün Savcılığa suç duyurusunda bulundum. Yaşananlardan dolayı mağduriyet yaşıyorum. Bunların ardından yeni ihale yaptıkları kişiyi de getirip içeri koydular. Şu anda orada benim masa sandalyem kullanılıyor. Taşınmaz mallarım kullanılıyor. Onunla ilgili de ayrı sözleşme yapıyorlar. Sözleşmede diyor ki, içindeki kiracının taşınmaz malları ihaleyi alan kiracı tarafından ödenir. Öyle bir işlem de yapılmadı. Yani şu anda okul aile birliğinin yapmış olduğu yeni sözleşme geçerli değil. Çünkü o madde uygulanmadı. Tamamen benim mağduriyetime yönelik, beni oradan tamamen silmek için yapılan bir iş bu. Ancak yargıya saygım var. Mahkeme devam ediyor, mahkemenin verdiği karara göre de hareket edeceğim” dedi.
(Burhan Mert Balcı)