Eğitim-Sen Genel Merkezi tarafından yapılan çağrı ile 28 Mayıs’ta 9 ilde gerçekleştirilecek olan mitinler ile ilgili açıklamada bulunan Eğitim-Sen Çanakkale Şube Başkanı Telat Koç, Eğitim-Sen Şube binasında yaptığı açıklamada; “Öncelikle ifade etmek isteriz ki ‘laiklik’ konusu yalnızca haklar, özgürlükler, adalet ve demokrasiye emek vermemiz nedeniyle ilgilendiğimiz bir konu değil. ‘Laiklik’ olmadan eğitim ve bilim olamaz. Bu nedenle ‘Laiklik’ konusu ile eğitim, bilim ve yaşamın konusu olduğu için ilgileniyoruz. Bu konuyu biraz daha açıklama ihtiyacı hissediyoruz. Eğitimin hangi aşamasında olursa olsun derse giren öğretmen ve/veya bilim insanının laik olması ve bu ortamdaki iletişimin tamamen laiklik esaslarına göre işlemesi zorunludur. Çünkü Eğitim Sen olarak bizim için eğitimin hangi aşamasında olursa olsun öğrencilerimiz arasında herhangi bir nedenle ayrım yapmamız beklenemez ve bu şekilde bir ayrımın olduğu ortam da eğitim ve/veya bilim ortamı olamaz. Bu ilkeden hareketle düşündüğümüzde derse giren eğitimci laiklik ilkesinden hareket etmediğinde öğrencilerinin hangisinin inancına göre davranacaktır? İnanç olarak çok olanlara göre mi? Eğer var ise resmi inanca göre mi? Kendi inancına göre mi? Eğitimci ders ortamında hangi inancı seçerse seçsin mutlaka yanlış yapmış olacaktır. Çünkü farklı inançta olanlara baskı yapmış, onları dışlamış/ötekileştirmiş ve onların inanç özgürlüğünü engellemiş olacaktır. Yaşamda ama özellikle eğitim ortamından hiç kimsenin öğrencilere/bireylere bu şekilde davranma hakkı yoktur. Eğitim ve bilim ortamında laikliğin olmaması sonucunda yaşayacağımız kayıp yukarıdaki hak kayıplarından daha çok öğrencimizi kaybedecek olmamızdır. Düşüncesine, inancına saygı gösterilmeyen öğrencinin bütün bilgi ve yeteneğini gerçekleştirebilecek şekilde derse katılması, özgür düşünmeyi yaşayarak öğrenmesi ve buradan hareketle mutlu/başarılı olması mümkün değildir. Eğitim ve bilim sürecinde öğrencinin kendisini tanıyarak potansiyelini gerçekleştirebilmesi temel hedef olması gerektiğine göre öğrenciye hiçbir dayatma yapılamaz/yapılmamalı. Yapılması gereken öğrencinin özgürce düşünebileceği, sorgulayabileceği ve arayışlar içinde olabileceği bir ortam oluşturmaktır. Kendisine herhangi bir inanç dayatılan birey/öğrenci bu inancı kendi iradesi ile değil, kendisine yapılan dayatma sonucunda veya o şekilde görünmek için seçecek ve/veya yaşayacak. Özetle kendi kişiliği ve kimliği ile ilgili bir davranışı kendi iradesi ile seçmemiş olacaktır. Bu durum topluma ve insana yapılmış en temel kötülüktür. Kişiliği ve kimliği kendi iradesine göre şekillenmeyen bireylerin olduğu toplumlar demokrasiyi gerçekleştiremez. Bu nedenledir ki eğitimden başlayarak yaşamın her alanında laiklik kaçınılmaz gerekliliktir” dedi.