TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe ve Çanakkale, Balıkesir, Bursa, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ Şube Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Çanakkale’de bir araya geldi. Truva Otel’de düzenlenen toplantıda ‘Kazdağları’ ve ‘17 Ağustos Depremi’ konuşuldu. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, toplantıda Kazdağları’nda yapılan ağaç katliamı ve altın madeni faaliyeti ile ilgili olarak, çalışmalar sürdürülmesi halinde Kazdağları’nda temiz havaya, suya ulaşmak mümkün olmayacağını ve yaşam iksiri olarak adlandırılan bu bölgenin özelliğini yitireceğini ifade etti. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe; “Kaz Dağlarında doğa katliamı ve talanı sürüyor. Sorun sadece ağaç kesilmesi sorunu değildir. Hava su ve toprağın kirlenmesi ve çevreyi zehirlemesi sorunudur. Eğer çalışmalar sürdürülür ve altın madeni işletilmeye başlanırsa, Kaz Dağları’nda temiz havaya ve suya ulaşmak mümkün olmayacak, yaşam iksiri olarak adlandırılan bu bölge özelliğini yitirecektir. Bugün ortaya çıkmış olan tablo yapılacakların çok küçük bir parçasıdır. Madalyonun çok daha büyük olduğunu gören gözler, duyan kulaklar ve düşünen beyinler küçük bir incelemeyle ortaya çıkacak olan katliamı görebilirler.
“Çanakkale halkı, ’Kaz Dağları’ndan elinizi çekin, bölgemizi terk edin’ dedi”
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe; “İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu nedenle buradayız. ‘Su ve vicdan nöbetine’ duran doğa ve yurtseverlere destek için buradayız. Çanakkale Belediyesi önemli bir duyarlılık yarattı. Çanakkale halkı ve yurttaşlarımız bu duyarlılığa ses verdiler, destek oldular. ’Kaz Dağları’ndan elinizi çekin, bölgemizi terk edin’ dediler. Biz de; Çanakkale’de yaşayan meslektaşlarımızın ve Çanakkale Şubemizin sesine yeni bir ses eklemek için geldik. Daha da geleceğiz. Deniyor ki; ’biz siyanürle arama yapmıyoruz’. Bir algı operasyonu yapılıyor her zaman yapıldığı gibi. Altını ayırma, ayrıştırma havuzunda kil mi kullanıyorsunuz? 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depremi’nin 20.yılını yaşıyoruz. Ortaya çıkan acı tabloyu biliyoruz. Yedi ve üzeri büyüklükte bir deprem yine olacak. Geçmişte yaşanan acı tabloyu biliyoruz. “Geçmişini bilmeyenler geleceği kuramazlar.” Kuzey Anadolu Fay Hattının batı kesiminde beklenen deprem, Çanakkale başta olmak üzere bu fayın etki alanında bulunan illerimizi önemli ölçüde etkileyecek. Çanakkale’de büyük oranda bu depremden etkilenecek. Altın ayrıştırma havuzunun çatlaması, hasar görmesi olasılıklar arasında bulunan bir konudur. Havuzdan sızacak siyanürlü su tüm çevreye zarar verecek. Doğa zehirlenecek, tüm çevre zarar görecek” dedi.
“Kaz Dağlarında altın aranması doğru değildir”
Oda Başkanı Gökçe; “Çanakkale Bölgesinde 43 maden arama ruhsatının verildiğini hatırlatmak isterim. Bu madenlerin 30’u altın madeni, yani siyanürle ayrıştırma yapılacak madenler. Açıklıkla ifade etmeliyiz ki, siyanür kullanılmasa bile bu kadar büyük sahada yapılacak maden aranmasının, bir doğa ve ağaç katliamına neden olacağının bilinmesini isteriz. Yerin üstü yerin altında bulunan madenlerden çok daha değerlidir, altından daha kıymetlidir. O halde turizm merkezi olarak geliştirilebilecek, dünyanın dikkatini çekebilecek çalışma ve düzenlemelerin sağlayacağı gelirler daha mı az değerlidir. Yerli işbirlikçileri ile birlikte birkaç şirketin çıkarı için bu doğa harikası olan Kaz Dağları yok edilemez. Bu dünya harikası dağları ve sağlık merkezini korumamız gerekir. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak, ülkemiz de bulunan tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın bilimsel bir ölçüde kamu yararı sağlaması için kullanılmasından yanayız. Bu tür üretimler yapılacaksa, ekonomik yarar ve toplumsal fayda ile birlikte çevresel değerler de bir bütün olarak dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Mutlaka fayda-zarar analizlerinin yapılarak toplumsal fayda ve kamu yararı öne alınmalıdır. Kazdağları oksijen bakımından oldukça zengin olan bir bölgedir. Ören yerleri ile birlikte mitoloji de özel bir yere sahiptir. Milyonlarca ton kaya yığını öğütülüp siyanürle ayrıştırıldıktan sonra depolanacaklar. Depolanan siyanürlü kaya yığınının depolandıkları yerlerde sızmaya neden olabileceğini düşünmek gerekir. Ayrıca altın ayrıştırma evresinde milyonlarca ton su tüketiminin kullanılmış olması; havayı, suyu ve toprağı kirletecektir. Bu nedenle de, Kaz Dağlarında altın aranması doğru değildir. Altın madeni arama ve ağaç kesme işlemlerine hemen son verilmelidir” dedi.
“Çanakkale de dahil 16 İl Marmara Depreminden önemli ölçüde etkilenecek”
Oda Başkanı Gökçe; “Biz de bu tür bilgilendirme toplantısını Mühendisler Odası Yönetim Kurulu olarak, daha önce İstanbul’da, Kuzey Anadolu Fay Hattının bölgede oluşturduğu deprem nedeni ile ilgili şubelerimiz ile beraber bir toplantı gerçekleştirdik. Daha sonra Bursa, Sakarya, Tekirdağ ve Çanakkale’de toplantılarımızı gerçekleştirdik. Hem fiziki, hem sosyal, hem de ekonomik anlamda ülkemiz, bu günlerde hiç de iyi durumda değil. Çok ciddi sorunlar yaşıyor. Gölcük depreminden sonra bir deprem daha bekliyoruz ve bu depremden Çanakkale de önemli ölçüde etkilenecek. Ülkemizde çok önemli depremler yaşandı. Özellikle 1966’da Varto depremi vardır ki, Varto Depremi deyince, Muş’un Varto İlçesinden başlayıp, Marmara denizinden geçerek Yunanistan’a uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünyanın en önemli fay hatlarından biridir. Bu Fay Hattı çevresinde bulunan illeri de her zaman ürettikleri depremden dolayı etkilenmişlerdir ve zarar vermişlerdir. İşte Çanakkale’de yaşayacağımız bu depremden hakkına düşeni alacak. Başta İstanbul, Balıkesir, Tekirdağ illerimiz olmak üzere Fay Hattı üzerinde bulunan iller alacak. 17 Ağustos depreminden etkilenen 16 İlimiz en azından Marmara Depreminde yaşanacak bu depremden önemli ölçüde etkilenecek” dedi.
“17 Ağustos’ta belirlenen 493 toplanma alanının 4’te 3’ünün fazlası imara açıldı”
Oda Başkanı Gökçe; “Biz Meslek odası olarak bir inceleme yapmıştık. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da yapmış olduğu bir çalışma var. Bu çalışmaya göre yapılarımızın yüzde 25’i ciddi hasar görmüştü. Bunun yüzde 6’si yapılar yerle bir olmuştu, yüzde 7’si ağır hasar görmüştü ve yüzde 12’si de orta derecede hasar görmüştü. Bu yapıların hiçbirinde oturulamazdı. Yani yapı stokumuzun yüzde 25’in devre dışı kalması, bu gün 7 ve üzeri bir deprem yaşamak durumunda kalacağız ve bu depremde de yapı stokumuzun yüzde 25’i devre dışı kalacak. Bunun anlamı şudur; Özellikle İstanbul gibi büyük bir şehirde depremle karşılaşırsak ki karşılaşacağız, 2 Milyondan fazla insanın evsiz kalması demektir. 1999 yılında yaşamış olduğumuz depremde 1 Milyondan fazla insan evsiz kaldı. İstanbul Valiliği, İstanbul’da bir İl Afet Merkezi Kurulu oluşturdu. Çünkü İstanbul’daki yapılar da etkilenmişti. Kimse bilmez ama Gölcük depreminde İstanbul’da 30 bin bina hasar görmüştü İstanbul’da. 980 kişi hayatını kaybetmişti . 30 bin mertebesinde de yapılar ağır hasar görmüştü. Avcılarda hepimiz hatırlarız 50’den fazla yapı da yerle bir olmuştu. Dolayısı ile İstanbul Valiliği oluşturduğu İstanbul Afet Kurulu kanalıyla depreme hazırlayıp, yapı stokunun depreme hazırlıklı olmaması dolayısı ile bu yapıların deprem anında güvenlikli olmalarının sağlanması, ikinci olarak da deprem sonrası insanlar dışarıya çıkıyorlar. Yani insanlar yapıları hasar görmese bile evlerine giremiyorlar. O zaman, insanların toparlanacağı boş alanlara ihtiyacı var. Dolayısı ile bu 14 kişilik kurul, İstanbul’da 493 boş alan oluşturmuştu. Kandilli Rasathanesi Müdürünün de dahil olduğu bu 14 kişi İstanbul’u depreme hazırlıyordu bu hazırlıklar sonucunda toplanma alanları belirlendi ve dendi ki ‘bu alanlar yetersiz her mahallede birkaç tane boş alanın olması lazım’ dendi. Fakat bugün 493 toplanma alanı ve çadır kurulacak yerin 4’te 3’ünün fazlası imara açıldı, Alışveriş merkezi ve gökdelenlere dönüştürüldü. Yani, bugün İstanbul’un durumu 1999 durumundan daha iyi değil” dedi.
(Baykal Sağlam)