1964 yılında Kordon Boyu’nda kurularak Çanakkale’nin en köklü isimlerinden biri Truva Oteli, yenilediği konsepti ile ziyaretçilerine tarihi yaşatıyor. Troya ruhuna uygun olarak adeta yeniden tasarladıkları otel ile ilgili görüştüğümüz Genel Müdür Salih Yüksel, tam 30 yıldır Büyük Truva Otel’inin her detayıyla ilgileniyor. “Truva dendiğinde insanların aklına bir tarih geliyor, bir destan geliyor. Doğrusunu isterseniz öncesinde ismimize uygun çok büyük bir görselliğimiz yoktu, sıradan bir otel görünümündeydik.Biz de bu doğrultuda bir iki ufak yeniliğe yer vermek istedik.” diyen Salih Yüksel, yaptıkları değişikliklerden bahsetti. “Bu düşüncemiz üzerine var olanın üzerine birkaç değişiklik yaptık. Örneğin bir salonumuzda halı vardı, o halıyı kaldırarak Roma dönemindeki bir hamamın zeminindeki görseli buraya işledik. Kazıdan çıkan bu görsel o dönemde tabii ki mozaik olarak kullanılmıştı fakat biz de renkleri, ebatları aynı olmak üzere taş olarak yaptırdık. Yine aynı şekilde salonumuzun tavanındaki görseller Athena Tapınağı’nda yer alan tavan taşlarıdır. Biz de oradaki kazılardan çıkan, tarih kitaplarından edindiğimiz bilgilerle tavanda gördüğünüz bu motifleri ortaya çıkardık. Başka bir ayrıntı olarak, duvardaki rölyeflerimizde Truvalı bir kadının bir müzik aleti çaldığı görülüyor. Biz de bu müzik aletini sandalyenin arkalarına işledik. Ayrıca filmde kullanılan birçok takı, kalkan, aksesuarı da otelimizin resepsiyon kısmında sergiliyoruz.” şeklinde konuştu. Dekor konusunda Truva filminden çok faydalandıklarını belirten Salih Yüksel, “Onun dışında tabii ki kazı başkanından, arkeoloji müzesi müdüründen de çok yardım aldık. Hangi renklerin kullanıldığı konusunda bordo, kiremit rengi ve turkuaz renklerinin daha çok kullanıldığını öğrendik. O yüzden bu salonda bordo ve kiremit rengine yöneldik, diğer salonumuzda ise turkuaz rengine ağırlık vereceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Burada konaklayan biri Troya’nın ruhunu herkese anlatabilecek”
Bir otelde konaklayan misafir için görmenin ve dokunmanın okumaktan daha etkili olduğunu belirten Salih Yüksel, “İnsanlar otelimizde kaldıklarında o Troya dokusunu hissedecekler ve bu onların akıllarında kalacak diye umuyoruz. Elbette Troya’nın tarihçesini tam olarak bilmek mümkün değil ancak öğrendiğimiz kadarı ile misafirlerimize bu ruhu yaşatmayı istiyoruz.” dedi.
Yapılan yeniliklerin hepsi el emeği
Otelde yapılan yeniliklerin hepsinin ayrı ayrı ustalardan çıkan el emeği olduğunu söyleyen Genel Müdür Salih Yüksel, “Bütün çalışmalar el emeği göz nuru. Hepsinde ayrı detay, ayrı özveri var. Örneğin otelimize döşenen zemin taşları için Kandıralı bir taş ustasıyla çalıştık, tavan ve sütunları heykeltıraş bir arkadaşımız yaptı, kandiller için ise Ege Üniversitesi’nden bir hocamız emeğini sarfetti. Yine iki heykeltıraş arkadaşımız duvardaki rölyefleri çalıştılar.” şeklinde konuştu. Yapılan yenilikler konusunda henüz sona gelmediklerini belirten Yüksel, 2017 kışında da oteldeki Troya esintilerinin devam edeceğini söyledi. “Filmden esinlenerek yaptırdığımız kıyafetler şu an dikiliyor. Bu kış da oda numaralarının yanlarına Homeros destanından ve Truva filminden faydalanarak isimler vereceğiz. Yani 66 odamızda da destandan Helen, Paris, Hektor gibi birer isim olacak ve onlardan birer parçaya odalarda yer vereceğiz. Bu bir kılıç, kask ya da müzik aleti olabilir, şimdilik bilemiyoruz tabii ki, hepsi bu kış içinde belirlenmiş olacak. Aynı zamanda yine filmden esinlendiğimiz doğrultuda odalarımızda filmde kullanılan kumaşlar yer alacak. Denizli’de dokunacak, biz de otelimizde kullanacağız.” dedi.
Yeni eğilim: Konsept otelcilik
Otelcilikte yeni bir trend olarak konsept otelciliğe geçiş olduğunu söyleyen tecrübeli turizmci Yüksel, “Yurtdışında da çok örneğine denk geldik, Türkiye’de de yavaş yavaş oturmaya başlıyor: Butik otelcilik, konsept otelcilik dediğimiz model gelişiyor. Örneğin bir süre önce Sırbistan’da bir otele girdiğimizde bize verilen anahtarda Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı vardı ve odada onun giysileri yer alıyordu. Bu şekilde devlet büyüklerinin hikayeleri ile bir konsept yaratmışlardı. Bu çok hoşumuza gitmişti. Yoksa biz de burada yeni bir dünya yaratmak için yola çıkmadık ama Çanakkale’de bir ilki yaratmak, standart otelciliğe bir farklılık getirmek istedik. Bu topraklarda yaşıyoruz, bu tarihi yaşatmalıyız diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. (Oya Koyuncu)